Mart ayından beri Irak ve Türkiye'nin karşılıklı olarak söylemlerine dikkat ederek ilişkilerdeki yumuşamaya zemin oluşturduğunu ifade eden Davutoğlu, Irak'ta Şii-Sünni ilişkilerindeki iyileşmenin Ankara-Bağdat hattındaki yakınlaşma için de şartları olgunlaştırdığını belirtti.
Özellikle Başbakan Nuri el-Maliki ile görüşmesini son derece samimi bulduğunu ve tam bir güven içinde ayrıldığını vurgulayan Davutoğlu, diğer Şii liderler ve halk tarafından da büyük muhabbetle karşılandığını söyledi.
Davutoğlu, tüm Iraklı grupların da Türkiye'nin katkısıyla daha da ileri taşınacağını ilettiğini ifade ederek, "Biz madem ki Irak'ta yeni bir ortam var, bunu desteklemeye hazırız. Irak'taki tüm taraflara yakınlık duyanların, Irak'a muhabbet duyan herkesin bu süreci desteklemesi lazım" dedi.
Türkiye'nin hiçbir mezhep ya da etnik grubu siyasi kart olarak görmediğinin altını çizen Davutoğlu, "Birileri bunu bir satranç oyunu, çıkar çatışması oyunu gibi görüp bunu düşünebilir ama belli bir topluluk için kutsiyet ifade eden şeyleri hiçbir zaman kart gibi görmedik. Son yıllarda Türkiye'nin artan etkisini dışarda engellemeye çalışanlar, içerde de AK Parti'nin ısrarla ve istikrarla gösterdiği uluslararası ve bölgesel etkinliği eleştirmeye çalışanlar, mezhepçilik diye olmayan birşeyi bize yapıştırmaya çalıştılar" diye konuştu.
Irak'ta olağanüstü heyecanla yeni dönem başlatma isteği olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Biz de elimizden geleni yapacağız. Bu gezinin en önemli sonuçlarından biri, özellikle Şii liderlerle görüşmelerde, Suriye bağlamında çıkartılmak istenen Sünni-Şii mezhep çatışmasına karşı Türk ve Iraklı yetkililerin birlikte davranması gerektiği oldu" diye konuştu.
Habur'da 5 kapı
Davutoğlu, iki ülke arasındaki Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi kapsamında ulaştırma projelerinin süratle devreye sokulması gerektiğine değinerek, Habur Sınır Kapısı'nda oluşan kuyrukları önlemek için Aktepe'de ikinci kapının ve üçüncü köprünün inşaatı konusunda Maliki ile anlaşıldığını belirtti.
"Habur'da 5 kapı daha açmak istiyoruz" diyen Davutoğlu, enerji konusunda da Kuzey Irak'taki Kürt Bölgesel Yönetimi ile gelişen ilişkilerin yanı sıra, Bağdat merkezi yönetimiyle de daha önce mutabık kalınan Basra'dan Türkiye üzerinden Avrupa'ya enerji aktarımı konusunda da son derece hızlı bir ivme olduğunu kaydetti.
Güvenin yansıması
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani'nin 16 Kasım'da gerçekleştireceği Diyarbakır ziyaretine ilişkin görüşleri sorulan Davutoğlu, "Türkiye Cumhruiyeti bir bütündür. Aslında bu ziyaret özgüvenin işaretidir. Sayın Başbakanımızn daveti de bu özgüvenin yansımasıdır, Barzani'nin gelmesi de aramızdaki güvenin yansımasıdır" dedi.
Davutoğlu, Ankara'ya ya da İstanbul'a gelinmesiyle Diyarbakır'a gelinmesi arasında fark olmadığını vurgulayarak, "Diyarbakır'a gelince tehdit diye düşünmeye başlarsanız, kendi zihninizde ülkenizi bölersiniz" ifadesini kullandı.
Barzani'nin ikili ilişkilerin geliştirildiği bir bölgenin lideri olarak Türkiye'nin herhangi bir yerine gelebileceğinin altını çizen Davutoğlu, "Bu gelişin sembolik bir değeri var. Bunu tehdit ya da yanlış tavır olarak değil, tam aksine özgüvenin yansıması olarak görmeliyiz. Bu Kuzey Irak'ta yaşayan kardeşlerimize de mesaj içerir" diye konuştu.
PYD, son derece ikircikli tutum takındı
Davutoğlu, PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde özerk yönetim ilan ettiğiyle ilgili iddialara ilişkin, böyle bir yönetimin tek taraflı ilan edilemeyeceğini söyledi.
"Fiili durum Suriye'nin her yerinde var" diyen Davutoğlu, "Malesef PYD, son derece ikircikli tutum takındı" dedi.
Davutoğlu, PYD lideri Salih Müslim ile görüşmelerde Esed rejimiyle aralarına mesafe koymalarını, Suriye muhalefetinin içinde yer almalarını ve ülkeyi bölecek ilanlardan kaçınmalarının tavsiye edildiğini hatırlattı.
PYD'nin başta olumlu tepki verip, Esed rejimine karşı uluslararası müeyyide ihtimali ortadan kalkınca rejimle yeniden temasa girdiğini, rejimin boşalttığı yerlerde etkinlik kurmaya çalıştığını ya da muhalefetle rejim arasında dengeyi gözeten tutum takındığını belirten Davutoğlu, "Türkiye olarak biz Suriye'e hiçbir etnik ya da mezhepsel bir grubun karşısında ya da yanında değiliz. PYD'nin yaptığı en büyük hata, kontrol altındaki bölgelerde bulunan diğer Kürt muhalifleri ezmeleri, diğer Kürtlere karşı büyük baskı uygulamaları oldu" diye konuştu.
Davutoğlu, "Ümit ederiz bu tutumlarını değiştirirler, Suriye muhalefeti içinde yer alırlar" diyerek, Türkiye'nin hiçbir fark gözetmeden, Suriye'nin geleceğinde herkesin eşit yer almasına katkıda bulunacağını vurguladı.
Türkiye'nin hiçbir zaman El Kaide ilişkisi olmadı
Türkiye'nin El Kaide ile bağlantısına ilişkin iddiaları da yanıtlayan Davutoğlu, "Türkiye Suriye krizinde, ileride Türkiye'yi tarih veya Suriye halkı önünde yanlış konumda tutacak hiçbir adım atmadı, atmaz da. El Kaide eğer kullanılmışsa, ki kullanıldı, Suriye rejimi tarafından kullanılması çok daha fazla zemini olan bir durumdur" ifadesini kullandı.
Beklentileri gözardı etmeden...
Davutoğlu, cumhurbaşkanı seçildikten sonra Türkiye'ye resmi ziyarette bulunan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'le görüşmeleri kapsamında Türkiye-Ermenistan-Azerbaycan hattındaki gelişmeleri de değerlendirdi.
Ermenistan ile normalleşme sürecinin Türkiye-Ermenistan ilişkileri, Ermenistan-Azerbaycan ilişkileri, diasporayı da kapsayan Türk-Ermeni ilişkilerinden oluşan üç ayağının birlikte yürütülmesi için çaba sarfedildiğini belirten Davutoğlu, "Ermenistan'ın bizlere olan güvensizliğini aşmak da gerekiyor ama aynı şekilde Azerbaycan'ın haklı taleplerini de hiçbir şekilde gözardı etmeden, topraklarının yüzde 20'si işgal altında olan bir toplumun beklentilerini gözardı etmeden yeni çığır açmak lazım" diye konuştu.