Piramit Haber

Besinleri bir de böyle inceleyin!

Sağlık

Sonbaharın gelişiyle birlikte hayatımızı etkileyebilecek enfeksiyonlara karşı direnç kazanabilmek için renklerine göre besinlere göz atmaya ne dersiniz?

Aslında bu yeni bir buluş değil. Bundan 3000 yıl önce Çinliler sofralarında özellikle yeşil, kırmızı, mavi ve beyaz gibi bütün renklerin bir arada bulunduğu bir öğünü sağlıklı beslenmenin temel kuralı olduğunu biliyor ve de uyguluyorlardı.
Yani üstün faydalarından dolayı sadece yeşil brokoli yemek, eş zamanlı olarak diğer besinlerin renklerinden faydalanamadığımız için sınırlı bir yarar sağlayacaktır. Yani kırmızı biber mi yoksa yeşil biber mi daha sağlıklı? Ya da aralarındaki tek fark tatları mı?
Bunun cevabını almak ve sonbahar ile birlikte oluşabilecek enfeksiyonlara karşı direnç kazanabilmek için, renklerine göre özel besleyici değerleri olan ve farklı hastalıklara karşı kullanılan besinlerimize bir göz atmakta fayda var.

BEYAZ
Beyaz renkli besinler en doğal antibiyotikler lahana, kereviz, karnabahar, sarımsak, turp, soğan, kabuksuz elma, muz, balık gibi besinlerin bulunduğu bu grup besinlerden lahana, turp, soğan, pırasa, sarımsak, özellikle kükürtlü bileşiklerden zengindirler vemide kanseri riskini azaltırlar, gastrit ve ülser oluşumunu engellerler.

Muz ve balık ise beyinden seratonin hormonunun salınımını tetikleyerek mutluluk verici etki gösterir. Sarımsak bilinen en iyi antibiyotik besinlerden olup yemek ve salatalarımızda bol bol kullanılmalıdır. Sabahları aç karnına yenen bir elma ise iyi bir toksin atıcı olup kanı temizler. Bu grup besinlerin kolesterol ve tansiyon düşürücü etkileri ise son derece önemlidir.

KIRMIZI MOR
Kırmızı-mor renkli besinlerin, rengindeki canlılık kan damarlarına da can veriyor Domates, karpuz, çilek, kiraz, kırmızı biber, nar, kuşburnu, böğürtlen, kırmızı pancar, kırmızı lahana, kırmızı erik, patlıcan gibi besinlerin bulunduğu kırmızı renkli besinler oldukça etkin bir antioksidan! Alzheimer hastalığına karşı koruma sağlıyor. Kalbin kan akımını düzenleyip yüksek tansiyonu önlediği ve üriner sistemi koruduğu bilinmektedir.
Bu besinler C vitamini ve potasyum açısından zengin olup bağışıklık sistemini güçlendirici özelliğe sahiptir. Özelikle domates, kuşburnu ve karpuzda bulunan likopen bazı kanser türevleri (özellikle prostat kanseri) ve kalp hastalıklarına karşı önleyici etki göstermektedir. Bu yiyecek içecek grubunun bir diğer önemli özelliği ise hafızayı güçlendirme ve konsantrasyon yeteneğini artırmadır.

Görüldüğü gibi hiçbir grup besin bir diğerinden üstün değildir ve yaşamımızda sağladığımız besin çeşitliliği, bizleri sağlıklı kılmakta, kanser ve kalp hastalıkları riskini azaltmakta ve yaşlanmanın getirdiği pek çok olumsuz etkiyi ortadan kaldırabilmektedir. Besinlerin bireysel yararlarının, ancak bir diğer besinin içeriğiyle birleştiğinde anlamlı ve maksimum düzeyde olduğunu unutmamalı ve her grup besinden gün içinde dengeli bir şekilde tüketmeliyiz. .

YEŞİL
Ispanak, maydanoz, tere, roka, brüksel lahanası, brokoli, taze fasulye, kabak, salatalık, bezelye gibi yeşil besinler karaciğer enzimleri üzerinde oldukça etkili ve vücutta toksin atımını artırıcı etki gösteriyorlar.

Bu grup besinler yine renklerinden ötürü kansere karşı koruyucu etki göstermekle beraber içerdikleri yüksek miktarlardaki C vitamini içeriğinden ötürü bağışıklık sistemini koruyor. Yeşil renkli besinlerin en önemli özelliği ise süt yoğurt grubu dışında kalsiyum içeriği en yüksek yiyecek içecek grubu olmaları. Aynı zamanda içerdikleri antioksidanlar ‘sarı nokta hastalığı’ olarak bilinen bir çeşit retina hastalığına yakalanma riskini de azaltıyor.

SARI ve TURUNCU
Havuç, balkabağı, kayısı, portakal, turunçgiller, şeftali, kavun, ananas, sarı üzüm gibi besinlerin A vitamini ve öncü maddesi olan beta karotenden oldukça zengin olmaları, göz sağlığımız ve ağız sağlığımız için oldukça önem taşımakta. Bu grup besinlerin özellikle sindirim sistemi kanserlerine karşı koruyucu olduğunu ve bağışıklık sistemimizi güçlendirdiğini biliyoruz. Özellikle havucun salatalarda ve söğüş olarak bol miktarda tüketimi kış aylarında daha da önem kazanmaktadır.

RENKLi BiR TARİF
Bir bardak maden suyunun içine; çubuk şeklinde dilimlenmiş elma,1dilim limon ve portakal, taze nane yapraklarını, yine çubuk şeklinde dilimlenmiş şeftaliyle karıştırıp dengeli, vitamin- mineral değeri yüksek ve son derece sağlıklı bir içecek hazırlayabilirsiniz.

ENFEKSiYONLARA KARŞI PROBiYOTiKLER
Kefir gibi probiyotiklerin özellikle enfeksiyonlara ve kansere karşı koruyucu özelliğinin yanında sindirim sistemini düzenleyici etkisi vardır

Probiyotik Yunanca bir kelime olup “hayat için” anlamına gelmektedir. Probiyotiklerin tanımı çeşitli şekillerde yapılmıştır.
İlk olarak Fullar tarafından 1989 yılında “konakçı hayvanın bağırsak dengesini düzelten canlı mikroorganizma içeren yem” olarak tanımlanan probiyotik terimi 1992 yılında Havenaar tarafından “insan ve hayvanda yararlı milrofloranın yararını artıran tek veya karışık canlı mikroorganizma kültürü”olarak genişletilmiştir.

Son olarak 1998 yılında Guarner ve Schaafsman tarafından “sağlıklı yaşamayı temin etmenin ötesinde belirgin bir sağlık kazancı sağlayan belirli, sayıdaki canlı mikroorganizma” olarak tanımlanmıştır.

Probiyotikler devamlı alındığında:

1. Bağırsaklarda mikrobiyel dengeyi düzeltirler.

2. Laktaz üretirler.

3. İmmun sistemi güçlendirirler.

4. Kolon kanseri riskini azaltırlar.

5. Besin alerjilerinin tedavisine yardımcı olurlar,

6. Kan kolesterol düzeyini düşürürler,

7. İshallerin önlenmesi ve tedavisinde anahtar rol oynarlar.

8. İlave edildikleri gıdaların besleyici değerini de artırırlar.
Sıradaki Haber
Mobil Sayfaya Dön
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.