Endorfin hayattan tat ve lezzet alabilmemiz için gerekli bir nörotransmitterdir. Eğer endorfin olmasaydı, hayat işkence halini alabilirdi! Depresyon hastalarının kendilerini sabahları daha kötü hissetmelerinde, endorfinin sabah saatlerinde daha az salgılanmasının önemli rolü vardır. Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Nörolog Dr. Mehmet Yavuz konu ile ilgili görüşlerini aktardı.
Endorfinin iki önemli etkisi: Haz ve ağrı kesici etkiler Endorfinin iki önemli etkisi vardır. Biri haz verici etkisi, d,iğeri ise ağrı kesici etkisidir. Aslında azı zarar, ortası yarar, fazlalığı yine zarar bir maddedir. Ağrı kesici etkisi bilinen en güçlü ağrı kesici olan morfinin 30 mislidir. Ancak bu fayda mıdır, zarar mıdır, bilinmez. Zira eğer endorfin olmasaydı belki de savaşlar olmayabilirdi. Doğum esnasında hem endorfinin ağrı dindirici etkisi hem de annelik hazzı iş başındadır. Bunlar o esnada yüksek oranda salgılanan endorfin nedeniyledir.
Spor müsabakalarında yarış kazanma azmiyle sporcuları ivmelendiren yine endorfindir. Örneğin bir futbol maçında gol atan oyuncuda veya rekor denemesini başarı ile sonuçlandıran bir sporcuda en yüksek seviyelere çıkar.
Çapkınlıkta endorfin bağımlılık yaratıyor Çapkınlar için de aynı şey söz konusudur. Burada farklı bir kişi ile birlikte olma hazzı bağımlılık yapmıştır. Yoksa orgazm her zaman aynı orgazmdır. Dolayısıyla dağcılık da, avcılık da, kumar tutkunluğu da, çapkınlık da bir çeşit endorfin bağımlılığıdır. Ancak herhangi bir araçla endorfin temin eden kişi, genellikle aynı şekilde endorfin tatmini arar. Bir diğer deyişle dağcılıkla uğraşan ve bu şekilde sürekli endorfin temin eden bir kişinin, aynı zamanda çapkın olabilme ihtimali zayıftır.
Aşk mı tükeniyor yoksa endorfin mi O halde çapkınlıkta sadece dopaminin D1 ve D2 reseptörleri sorumlu olmayıp, endorfinin de bunda bir payı bulunmaktadır. Bilindiği gibi D1 tek eşliliği, D2 ise çok eşliliği telkin etmektedir. Bu hususiyetle evlilik öncesi çok sayıda ilişki yaşayanlar; endorfin bağımlılığının gelişmesinden dolayı, sadakatsizlik riskiyle karşı karşıyadırlar. Çünkü evliliğin ilk dönemlerinde yüksek olan endorfin düzeyleri daha sonra giderek normale dönmekte, daha önceki ilişkiler nedeni ile endorfin bağımlılığı geliştiğinden kişinin tekrar aynı hazzı arama ihtimali ortaya çıkabilmektedir. Belki de aşkın ömrü en fazla 2,5 yıl derken bahsettiğimiz şey, aşkın değil endorfinin tükenişidir.
Bazı gıdalar endorfin salgılanmasını artırabilir
Özellikle çikolata, muz, üzüm, dondurma ve acı biber kan düzeyini yükseltebilir. Bu durum kişiden kişiye değişmekle beraber, obez kişilerde asıl olay endorfin bağımlılığıdır. Zira yenilen yemeklerden duyulan haz, sürekli aynı şeyleri tüketmeye sevk etmektedir. Bu ise vücudun ihtiyaç duyduğundan daha fazla gıda alınmasına ve depolanmasına neden olmakta, sonuç obeziteye gitmektedir. Nitekim obezite tedavisinde kullanılan bazı ilaçların, endorfinin bağlandığı bazı reseptörleri bloke ederek etki gösterdiği belirlenmiştir.
Son yıllarda revaçta olan akupunktur tedavisinin temelinde de endorfin salınımının yattığı düşünülmektedir. Akupunkturun, vücuduna ok saplanmış bir Çinli askerin ancak ok çıkartıldığı zaman acıyı duyması üzerine keşfedildiği ifade edilmektedir. Bu görüş ne kadar doğrudur bilemeyiz ama vücutta ve sinir sisteminde özel bazı noktaların elektrik veya iğne ile uyarılmasının endorfin seviyelerini yükselttiği bilinmektedir.