Daily Mail'de yayınlanan habere göre geceleri terleme, huzursuzluk ve karın ağrısı semptomların menopoza işaret ettiğini düşünen Wendy Leigh'e Non-Hodgkin lenfoma teşhisi konuldu. 40'lı yaşlarındaki kadın, kanserden habersiz 2 yıl boyunca menopoza girdiğini düşündü.
Wendy isimli kadının doktoru, semptomların menopozla alakalı olduğunu ve zamanla hafifleyeceğini söyledi ancak ilerlemeye devam etti. Problemin kaynağına ulaşmak için 3 farklı doktora giden kadın, doğru teşhis için 2 yıl bekledi.
Geceleri terleme, menopozun en yaygın görülen semptomlarından bir tanesi. Peki menopoz ve Non-Hodgkin lenfoma semptomları birbirinden nasıl ayırt edilebilir?
Lenf sistemini oluşturan damar ve bezlerde gelişen bir kanser türü olan Non-Hodgkin lenfomanın en belirgin semptomu da gece terlemesi. Ancak menopoz terlemesi adet döneminde, öncesinde ve sonrasında gerçekleşirken yatağı sırıksıklam bırakan lenfoma terlemesi ayın her gününde gerçekleşebilir.
Doktorlar, 40'lı yaşlarındaki kadınlara menopoz teşhisi koyarken erken davranabiliyor. Geçtiğimiz günler İngiltere'de 2 bin kalın bağırsak kanseri hastası baz alınarak yapılan araştırmada, erkeklere daha hızlı teşhis konulduğu, kadınların semptomlarının sık sık menopozla karıştırıldığı ortaya çıktı.
Menopoz semptomları
Terleme, halsizlik, libido kaybı, vajinal kuruluk, kilo alma, hafıza kaybı, sıcaklama gibi semptomlar menopoz öncesi kadınların %70'inde görülüyor. Ancak hormonal değişiklikler hiç bilmediğiniz semptomlara neden olabilir.
İşte o semptomlar:
-Hazımsızlık
-Esneklik kaybı
-Bacakların ağırlaşması ve ağrıması
-Kaşıntı
-Diş eti çekilmesi
-Saçların ve derinin incelmesi
-Tat ve koku alma duyusunda değişiklikler
-Baş dönmesi ve denge kaybı
Kadınlarda en sık görülen kanser türünün 'meme kanseri' olduğunu, erken menepozun ise meme kanseri riskini artırdığını söyledi.
Uzm. Dr. Halil İbrahim Eren, yaptığı açıklamada, her 8 kadından birinde meme kanseri görülebileceğini ve kadınlarda 70 yaşından sonra kansere yakalanma riskinin yüzde 7'ye düştüğünü belirtti.
Meme kanserinin belirtileri hakkında bilgi veren Eren, memedeki kitlenin genelde ağrısız, sert, dokulara yapışık, sabit ve sınırlarının da düzensiz olduğunu, çoğunlukla üst dış kadrana yerleştiği gibi en çok görülen ilk belirti olduğunu anlattı. Meme başı akıntısının yüzde 6-8 oranında, meme kanserinin ilk bulgusu olarak öne çıktığını kaydeden Eren, özellikle 60 yaş üzerindeki kadınlarda görüldüğünü belirtti.
REGL YAŞI 12'NİN ALTINDA İSE RİSK ARTAR
Meme başına yakın tümörlerin, meme başına çekilmesine neden olabileceği gibi ileri evre meme tümörlerinde deri kalınlaşması ve portakal kabuğu bir görünüm oluştuğunu dile getiren Dr. Eren, meme kanserindeki risk faktörlerine de dikkat çekti. Eren, "Meme kanseri, 30 yaş altında ender görülür. Regl yaşı 12'nin altındaysa risk artar. Menopoz yaşının beklenenden erken olması riski arttırırken, 18 yaş altında doğum yapmakla risk yüzde 30 azalır." dedi.
MEME KANSERİNİN YÜZDE 10'U GENETİK
35 yaş üzeri doğum yapanlarda meme kanseri riskinin yüzde 30 daha fazla olduğunu belirten Eren, anne ve kız kardeşte meme kanseri olma riski belirgin olarak artarken, radyoterapi yapılan kadınlarda da risk oranının yüksek olduğunu söyledi. Eren, meme kanserlerinin yüzde 10'unda genetik bulgular olduğunu ifade ederek, fazla alkol tüketimi, yağ içeriği yüksek yiyeceklerin uzun süreli tüketiminin de meme kanseri riskini arttırdığı uyarısında bulundu.
KENDİ KENDİNE MUAYENE ÖNEMLİ
Meme kanserinde kişinin kendi kendine uygulayacağı tedavinin önemli olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Halil İbrahim Eren, 20 yaşından itibaren kadınların adet kanamasının 7. ve 10. günlerinde kendi kendini muayeneye başlamasını önerdi. Eren, "Hekim muayenesi, 40 yaşında kadar ortalama 3 yılda bir yapılmalı. 40 yaşından sonra muayenenin yılda bire indirilip, mamografiye başlanması gerekir." diye konuştu.
MAMOGRAFİYE EK OLARAK ULTASONOGRAFİ
Mamografinin, 40 yaşından sonra risk faktörlerine bakılarak, yılda bir veya 2 yılda bir olarak yapılması gerektiğinin altını çizen Eren, bunun 50 yaşından sonra da yine yılda bir kez yapılması gerektiğini anlattı. Ultrasonografinin, mamografiye ek olarak yapılacağını ifade eden Eren, fibrokistik meme dokusu olan kadınların muayenesinde Axillanun (koltuk altı) incelenmesinde yararlı bir yöntem olduğunu kaydetti.