Son günlerde yabancı basınlar , "ölüp de dirilen" bir kadının öyküsüne yer verdi. Teslim Refik'in öldüğü açıklanmış, ancak 11 saat sonra kızı bir soru sorunca kadın 'uyanıvermişti'.
Zaman zaman bu tür öykülere rastlanıyor. Örneğin Nisan ayında düşüp öldüğü söylenen bir Çinli kadın da altı gün sonra tabutundan dışarı çıktı.
1996'da Cambridgeshire'lı bir çiftçinin karısı olan Daphne Banks, yılbaşı günü intihar girişiminde bulundu ve doktorlar tarafından öldüğü ilan edildi, ancak hastane morgunda hâlâ nefes aldığı görüldü.
Bayan Refik'i tedavi eden hastane, son derece yavaş attığı için, doktorların hastanın nabzını tespit edemediklerini bildirdi; ancak hasta nefes alıyordu.
Acil koğuşunun başında bulunan Dr. David Mossop, hastaya 45 dakika süreyle tıbbi protokole uygun bir şekilde kalp masajı uygulandığını, kanda büyük bir oksijen eksikliği görüldüğü için beyinde hasar oluşacağını tahmin ettiğini anlattı. Oysa böyle bir hasar görülmedi. Doktor Mossop, "bu çok olağandışı bir durum" diyor, ancak meslek hayatında daha önce bir kez böyle bir vakaya rastladığını da ekliyor.
Bütün bunlar, ölümü teşhis etmenin kolay olup olmadığı sorusunu akla getiriyor.