İçindekiler:
Panik bozukluk ve panikatak nedir? Panikatak belirtileri nelerdir? Panikatak nasıl gelişir? Panikatak risk faktörleri nelerdir? Panikatak kişinin hayatında ne gibi değişikliklere yol açar? Panikatak tanısı nasıl konur? Panikatak tedavisi nasıl yapılır? Panikatak Nasıl Hissettirir?PANİK BOZUKLUK VE PANİKATAK NEDİR? Panik bozukluk ve panikatak, psikiyatride en sık karşılaşılan problemlerin başında gelir. Panik bozukluk, tekrarlayan ve ne zaman olacağı tahmin edilemeyen panikataklar ile karakterizedir. Mental bozuklukların tanısal ve istatiksel kılavuzuna göre (DSM) ani başlayan ve dakikalar içerisinde zirveye ulaşan yoğun korku ve rahatsızlık hissi olarak tanımlanmıştır.
Genel olarak panik bozukluk, çeşitli fiziksel belirtilerin eşlik ettiği dört veya daha fazla panikatak yaşanması olarak ifade edilebilir. Çarpıntı, nefes darlığı, terleme, titreme, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı, göğüsde baskı hissi, bulantı, karın ağrısı, baş dönmesi, bayılacak gibi hissetme, sersemlik, kendini ve çevreyi başka türlü algılamak, çıldıracak gibi hissetme, ölüm korkusu, uyuşma, üşüme veya ateş basmaları, panikatak sırasında ortaya çıkabilecek bu fiziksel belirtilere örnek teşkil ederler.
Panikatak her ne kadar yaşamı tehdit edici bir durum olmasada oldukça korkutucu bir hal alabilir ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen bir durumdur. Belirtilerin tespit edilmesi ve uygun tedavinin verilmesi ile birlikte kontrol altına alınabilen bir rahatsızlık olduğu unutulmamalıdır.
PANİKATAK BELİRTİLERİ NELERDİR? Panikatak, sempatik sinir sistemini tetikleyici etki gösteren bir durumdur. Bu tetiklenme sonrasında vücutta genelde tehlikeli bir durumla karşılaşılma sonrasında ortaya çıkan “savaş ya da kaç” tepkisi meydana gelebilir. Herhangi bir uyarıcı belirti olmadan meydana gelen panikatak, başlangıcı sonrası yaklaşık olarak 10 dakika içerisinde yükselerek doruk noktasına ulaşır.
Atağın yükselişi sırasında çeşitli belirti ve bulgular kişinin panik hissine eşlik edebilir:
Göğüs ağrısı Yutkunma güçlüğü Nefes alma problemleri Nefes darlığı Çok hızlı nefes alıp verme Kalp atışının hızlanması Bayılacak gibi hissetme Sıcak basması Üşüme, titreme Terleme Bulantı Karın ağrısı Vücudun çeşitli bölgelerinde karıncalanma ya da uyuşma hissedilmesi Ölüme yakın olma hissi Gerçeklikten kopma (derealizasyon) Kendinden kopma (depersonlizasyon)Panik bozukluğua dair belirtiler genellikle erken erişkinlik dönemindeki 25 yaş civarı bireylerde ortaya çıkma eğilimindedir. Tipik olarak ataklar 10 ile 20 dakika arasında sürme eğilimindedir ancak bazı uç vakalarda bu süre 60 dakikayı bulabilir. Panikatağı herkes farklı şekilde deneyimleyebilir ve belirtiler bu nedenle oldukça çeşitlidir.
Bazı kişilerde atak sonrasında yeni bir atağın meydana gelmesine karşı aşırı derecede bir korku ve endişe hissi oluşabilir. Bu hisler panik bozukluk gelişimine dair uyarıcı özellik gösterebilir.
Panikatak yaşamı tehdit edici bir durum değildir ancak belirtileri kalp krizi gibi önemli sağlık sorunları ile benzerlik gösterebilir. Kişi bu iki rahatsızlık arasındaki ayrımı tam olarak gerçekleştiremeyeceği ve gerçekten kalp krizi geçiriyor olabileceği için önemli sağlık problemleri ile benzer panik atak belirtilerinin ortaya çıkmasını takiben sağlık kuruluşlarına başvurarak destek alması önerilir.
PANİKATAK NASIL GELİŞİR? Panikatağın ilk olarak ortaya çıkmasında etkili olabilecek faktörlere dair birçok teori mevcuttur. Bu fikirler arasında panikatağın sinir sistemindeki kimyasal bir dengesizlik durumu sonucu oluştuğu teorisi, bir adım öne çıkar. Gamma-aminobütirik asit (GABA), kortizol ve serotonin adı verilen nörotransmitter ve hormon işlevi gösteren maddeler, panikatak gelişimin rol oynayabilen kimyasallar arasında yer alır.
Panik bozukluğun gelişmesinde çevresel faktörlerin tetiklediği genetik faktörler de rol oynayabilir. Aynı zamanda bazı çalışmalar çocukluk zamanına dair çeşitli problemlerin kişinin ilerleyen yaşantısında panik bozukluk olarak ortaya çıkabileceğini göstermiştir.
Başlarda hiçbir şekilde uyarı vermeden ortaya çıkan panikataklar için hastalar zamanla bazı durumların atakları tetiklemiş olabileceğini fark ederler. Panikatağın altında yatan asıl neden henüz tam olarak tespit edilememiştir. Ancak genetik, aşırı stres kaynağı olan durumlar, aşırı sinirlilik hali ve beyin yapılarının işleyişi ile ilgili problemlerin bir araya gelmesi bu rahatsızlığın oluşumunda rol oynuyor olabilir. Ancak kişi panikatakları yaşadığında bu ana ait olumsuz tecrübeyi üzerinden atamaz. Sürekli olarak korku duyduğu o ana ve görülen fiziksel yanıtlara karşı bir olumsuz beklenti taşır.
PANİKATAK RİSK FAKTÖRLERİ NELERDİR? Panikatak, herhangi bir kişide yaşam süresince ortaya çıkma ihtimali yüksek olan bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Kadınları erkeklere göre daha fazla etkileyen bu durumun pik yaptığı yaş grubunu erken erişkinlik dönemindeki bireyler oluşturur ve genel olarak 14 yaşın altındaki kişilerde pek karşılaşılmaz.
Birçok faktör kişilerde panikatak ortaya çıkma riskindeki artış ile ilişkili olabilir:
Genetik yatkınlık çevresel faktörler ile birleştiğinde panikatak gelişimine neden olabilirler. Birinci derece akrabalarının arasında bu rahatsızlığa sahip bireylerin olduğu kişilerde panikatak ortaya çıkma riski yaklaşık olarak %40’tır. Özellikle ebeveynlerinde panik bozukluk olan bireylerde diğer ruh sağlığı bozukluklarının da ortaya çıkma ihtimalinde bir artış söz konusu olabilir. Kimyasal ajanlardan bazı ilaçlar ve karbondioksit, panikatağı ortaya çıkarabilir. Çeşitli anatomik bozukluklar panik atak gelişimini kolaylaştırabilir. Beyin sapında bulunan mavi nokta olarak adlandırılan bölgenin görevini tam olarak yapmamasından dolayı sürekli korku hali yaşanabilir. Beyinde bulunan GABA, serotonin, noradrenalin gibi maddelerdeki dengesizlikler panikatak nedenleri arasında yer alır. Psikiyatride kullanılan ilaçlar bu maddelerdeki dengeyi sağlar. Antidepresan ilaçlar, ilk başlarda panikatak belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olabilirler. Kafein, sigara, alkol ve uyuşturucu maddeler panikatak sıklığını artırabilirler. Sakinleştirici ilaçların aniden bırakılması panikatağı tetikleyebilir. Hızlı soluk alıp vermek panik atağı başlatabilir. Kişilik yapısı özellikleri de panik atak nedenleri arasında değerlendirilebilir. Çekingen, histerik, borderline ve obsesif kompülsif kişilik özelliklerine sahip insanlarda panik atak daha sık gözlenir. Sevilen birinin kaybı gibi ağır duygusal travma. Cinsel saldırı altında kalmak. Boşanma. Çocukken istismara uğramak.PANİKATAK KİŞİNİN HAYATINDA NE GİBİ DEĞİŞİKLİKLERE YOL AÇAR?
Tedavi edilmeyen panikatak, yaşam konforunu çeşitli açılardan ciddi anlamda bozabilir. Bunlar:
Sürüş korkusu, evden çıkma korkusu Sık sık tıbbi bakım alma isteği Sosyal ortamlardan kaçınma İş ve okulda sorunlar Depresyon, anksiyete ve diğer psikiyatrik sorunlar İntihar ve intihar düşünceleri Alkol ve madde kullanımına eğilim Finansal problemlerBazı kişilerde panik bozukluğa zaman içerisinde agorafobi olarak ifade edilen kalabalık açık alan ve mekan korkusu da eşlik edebilir. Bunun sebebi ise kişinin atak anında bu ortamlardan uzaklaşamayacağını hissetmesinden kaynaklanır.
PANİKATAK TANISI NASIL KONUR? Panikatak pek çok hastalığı taklit edebilir. Bu nedenle öncelikle hastadan ve yakınlarından doğru öykü almak önemlidir. Hastaya EKG, tiroid testleri, kan sayımı ve solunum fonksiyon testi yapılabilir.
Panikatak şikayetleri ile başvuran hastalarda kişinin psikososyal açıdan değerlendirilmesi önemli bir konudur. Kişinin korkuları, endişeleri, stres kaynağı olan durumları, ilişki problemleri ve benzeri konularda açık ve net olması önem arz eder.
Kalp krizi gibi belirtilerin benzerlik gösterdiği önemli kardiyak problemlerin ekartasyonu amacıyla elektrokardiyografi (EKG) işleminden yararlanılabilir. Hekimizin sizde olası bir panik bozukluk durumundan şüphelenmesi halinde uygun tanı ve tedavinizin planlanacağı ruh sağlığı uzmanı bir hekime görünmenizi tavsiye edebilir.
Genel olarak panik bozukluğun tanısı için standart kabul edilen bir laboratuvar, radyolojik görüntüleme ya da benzer bir tetkik mevcut değildir. DSM kriterlerine göre hastanın belirtileri değerlendirilir ve bu kriterlerin karşılanıp karşılanmadığı incelenir.
Panikatak yaşayan herkesin panik bozukluk rahatsızlığına sahip olması gibi bir durum söz konusu değildir. Bu durumun aydınlatılmasında kullanılan çeşitli güncel DSM kriterleri mevcuttur:
Sık olarak tekrarlayan beklenmedik panikatakların meydana gelmesi Ataklardan en az birinden sonraki süreç içerisinde en az 1 ve daha fazla atağın meydana gelebileceğine dair korku ve endişe duyulması Korkunun kontrol kaybı, kalp krizi geçirme ve akli dengenin yitirilmesi gibi duygularla temellendirilmesi ve bu korku sonucunda atağı tetikleyebileceği düşünülen ortam ve davranışlardan kişinin kendini sakınması Panikatağın altında yatan nedenin herhangi bir madde ya da ilaç kullanımı ile ilişkili olmaması Panikatakların ortaya çıkış sebebinde herhangi bir organik tıbbi hastalık tespit edilememesi Atakların ve ortaya çıkan belirtilerin diğer psikiyatrik bozukluklar ile açıklanamıyor olmasıPanik bozukluğunuz olmasa ve sadece panikatak yaşıyor olsanız bile bu rahatsızlık için uygun tedavi protokollerinden fayda görebilirsiniz. Uygun tanı ve tedavi almamanız halinde ise bu durum kötüleşerek diğer korku (fobi) türlerine ya da panik bozukluğa ilerleyebileceği için en kısa sürede destek almanız önerilir.
PANİKATAK TEDAVİSİ NASIL YAPILIR? Panikatak hastalarında temel tedavi yaklaşımında hem psikoterapi uygulamalarına hem de farmakolojik (ilaç) tedavi yöntemlerine başvurulur. Psikolojik müdahalelerin başında bilişsel davranışsal terapi (BDT) yer alır.
BDT uygulamaları temel olarak kişinin kendi deneyimlerinden öğrenmesini hedefleyerek panik belirtilerinin farkındalığı sağlanır. Terapist tarafından panik atak ile ilgil belirtilerin kademeli ve tekrarlı olarak yeniden yaratıldığı bu uygulamalar sonrasında kişinin patikatağın fiziksel belirtilerinin yaşamı tehdit edici bir duruma işaret etmediğinin hasta tarafından anlaşılması hedeflenir. Bu anlayış oturtulduktan sonra kişi panikatak sırasında kendisini daha rahat hissedebilir. Başarılı bir BDT sonrasında hastalar daha önce kendilerini sakındıkları ortam ve davranışlar konusunda da daha rahat davranabilirler.
BDT dışında konuşma terapisi de panikatak tedavisi kapsamında birinci basamakta değerlendirilen ve etkili olduğu kabul edilen bir psikoterapi tekniğidir. Konuşma terapisinde hasta panikatak ve panik bozukluğa dair bilgiler edinir ve bu durumlarla nasıl başa çıkacağına dair iletişim kurarak kendisini geliştirebilir.
Psikoterapi teknikleri ile tedaviden sonuç alınması hem efor hem de zaman isteyen bir süreçtir. Genel olarak hastalar birkaç hafta içerisinde panikatak ile ilgili belirtilerinin azaldıklarını hissederler ve yaklaşık olarak birkaç aylık bir terapi sonunda bu belirtilerde belirgin bir düşüş söz konusu olabilir. Tekrarlayan atakların önüne geçmek ve panikatağın kontrol altında tutulabilmesi için terapi planına sadık kalınması dikkat edilmesi gereken bir konudur.
İlaç tedavisi, panikatak ile ilişkili belirtilere ve eğer eşlik ediyorsa depresyon üzerinde de etkili olabilen bir yöntemdir. Bu tedavi planı kapsamında kullanılan birçok ilaç çeşidi mevcuttur:
Seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI)Genel olarak güvenli kabul edilen ve göreceli olarak az yan etkiye sahip olan bu antidepresan ilaç grubu, panik atak tedavisi kapsamında ilk basamakta tercih edilen ilaç türü olarak kabul edilebilir.
Seçici noradrenalin ve serotonin geri alım inhibitörleri (SNRI)Panik bozukluk tedavisinde kullanılan bir diğer antidepresan ilaç grubu olan SNRI’lar gelecekte ortaya çıkabilecek atakların önlenmesinde de etkili olabilen ilaçlardır.
BenzodiazepinlerBenzodiazepin türevi ilaçlar merkezi sinir sisteminin baskılanmasını sağlayarak yatıştırıcı etki gösteren ilaçlardır. Bu ilaçlara özellikle panikatakların ani başlangıç aşamalarında başvurulur. Benzodiazepin türevi ilaçlar genellikle kısa süreli kullanımlar için uygundur. Bu durum ise uzun süreli kullanımlarda alışkanlık yapıcı etkilerden kaynaklanır. Bu tür ilaçlar kullanılırken dikkat edilmesi gereken diğer konular arasında diğer ilaçlarla etkileşimleri ve tehlikeli yan etkileri de yer alır.
Beta-blokerlerBeta blokerler panikatak ile ilişkili terleme, sersemlik ve çarpıntı gibi şikayetlerde faydalı olabilir. Eğer tedavinizde kullanılan herhangi bir ilacın etkinliği konusunda şüphelerin olması halinde hekimler tarafından diğer ilaç gruplarına geçiş yapılabilir. Bazı durumlarda ise bu ilaç grupları kombinasyon tedavisi kapsamında bir arada kullanılarak etkinliklerinin arttırılması sağlanabilir. İlaçların etkinliği kullanılmaya başlandıkları tarihten itibaren birkaç hafta içerisinde ortaya çıkar.
Bütün ilaçlar bir takım etkileşim ve yan etki riskine sahiptir bu nedenle herhangi bir ilacı kullanmadan ya da kullanımını sonlandırmadan önce kesinliklikle hekimlerden destek alınmalıdır.
Panikatak tıbbi tedavisi bulunan bir rahatsızlıktır ancak tedaviyi kestikten sonra bazı vakalar tekrarlama gösterebilirler. Panikatak tedavisinde, ilaç tedavisinin yanı sıra gevşeme ve solunum egzersizleri de fayda sağlayabilir. Solunum egzersizleri, panik atak ile ilişkili solunum sıklığının dengesizleşmesi gibi belirtilerin azalmasında etkili olabilen yöntemler arasında yer alır.
Panikatak sırasında meydana gelen hiperventilasyon (soluk alıp vermenin yüzeyelleşmesi ve sıklaşması) bu rahatsızlık ile ilişkili korku ve endişe hissinin kötüleşmesine neden olur. Atak sırasında derin nefes alıp verme tekniklerinin uygulanması atak esnasında meydana gelen belirtilerin kontrol altına alınmasında etkili olabilir.
En basit derin nefes alıp verme egzersizi ağızdan solunumla gerçekleştirilebilir ve bu teknikte kişi 4 saniye boyunca derin nefes alır, 1 saniyeliğine nefesini tutar ve 4 saniye içerisinde nefesini verir ve aynı döngüyü tekrarlar.
Derin nefes egzersizleri dışında kişilerin kendilerinde oluşan panikatak belirtilerinin farkında olması da önemli bir konudur. Bu durumun farkında olmak atağın geçici olduğunun ve kısa süre içerisinde tekrar normal iyilik haline dönülebileceğinin bilincinde olmanın önünü açar. Farkındalık sayesinde kişi kendisini rahatlatabileceği diğer teknikleri daha rahat şekilde gerçekleştirebilir.
Çevresel tetikleyici çeşitli faktörlerden korunmak adına atağın geleceğini hisseden kişinin gözlerini kapatması bu uyaranların engellenmesine ve kişinin nefes egzersizine odaklanmasında faydalı olabilir.
Derin nefes egzersizlerinde olduğu gibi çeşitli kas gevşetme teknikleri sayesinde de vücudun atak sırasında oluşturduğu tepkilerin kontrol altında tutulmasında katkı sağlayabilir. Bu teknik, parmak kasları gibi küçük kas gruplarından başlayarak aşama aşama tüm kasların gevşetilmesi şeklinde gerçekleştirebilir. Bu tekniklerin nasıl uygulanacağına dair kişinin tecrübeli olması etkisinin daha yüksek olmasını sağlayabilir.
Panikatak tedavisi kapsamında değerlendirilen bir diğer terapi çeşidi de hipnozdur. Hipnoz esnasında yapılan telkinlerle bazı kişilerin korkularından kurtulduğu gözlenmiştir. Panikatak hastalarına ayrıca düzenli egzersiz yapmaları da önerilir. Egzersiz esnasında beyindeki kimyasal maddeler arasında denge sağlanmakta ve endorfin miktarı artış göstermektedir. Yürüme ve yüzme gibi hafif egzersizler ile salgılanan endorfinler, kişinin duygu durumunu olumlu yönde etkileyebilir. Psikoterapinin panikatak tedavisinde son derece önemli bir yere sahip olduğu unutulmamalıdır.
PANİKATAK NASIL HİSSETTİRİR? Panikatak geçiren gerçek kişileri dinleyin.
“Tüm dünyam gerçek anlamıyla yıkılıyordu, sanki az önce olmuş olan şey kıyamet gibiydi; her ne kadar aslında küçücük bir şey olsa da.”
“Bana göre panikatak asla ağlama olmaksızın gelmez ve ağlamak, hıçkırığı getirir ve kontrol edilemeyen hıçkırık, felç olur. Genellikle boğazım tıkanır, nefes almakta zorlanırım ve hıçkırıklar bedenimin tamamını mahveder.”
“Sık sık ben uyurken gelirler ve boğulur gibi hissederim. Nefes almak için çırpınır ve kalbim gümdürderken uyanırım.”
“Birisi beni boğuyor gibi hissederim. Bulunduğum yerden en kısa zamanda ayrılmak için acil bir dürtü hissederim, yoksa kötü bir şey olacak gibi gelir.”
Sağlıklı günler dileriz.