Oslo Üniversitesi'nde öğretim üyesi, Harvard Üniversitesi'nde de misafir araştırmacı olarak görev yapan Kayserili bilim adamı Prof. Dr. Saatçioğlu, prostat kanserinde anahtar rol oynayan bir mekanizmayı ortaya çıkardı. Saatçioğlu ve ekibi, bu mekanizmayı bozacak bir yöntem geliştirerek farelerde prostat kanserini iyileştirmeyi başardı.
Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, bu mekanizmanın merkezinde rol alan KLK4 adlı geni yıllar önce keşfettiklerini ancak prostat kanserindeki görevini bilmediklerini belirtti.
KLK4’ün prostata özgün ekspresyonu olduğunu ve prostat kanser hücrelerinde büyümeyi düzenlediğini de daha önce gösterdiklerini bildiren Saatçioğlu, şunları kaydetti:
"Bu çalısmada ise KLK4 proteininin, prostat kanser hücrelerinin temel sinyal yollarından ikisinin temelinde olduğunu bulduk. Öyle ki hücre kültüründeki kanser hücrelerinde KLK4 yapımını baskıladığımızda hücreler büyüme özelliklerini kaybettiler ve ’apoptoz’ dedigimiz hücre ölümüne yakalandılar. Bu bulgular ışığında Amerika’da MD Anderson Kanser Enstitüsünden Dr. Bülent Özpolat ile ortak çalışma yaptık. Bu deneylerde insan prostat kanseri tümörlerini farelerde büyüttük ve nanoteknolojik bir yöntem kullanarak geliştirdiğimiz KLK4 baskılayıcı formulasyonu doğrudan kana verdiğimizde tümörlerin birkaç hafta içinde küçülüp hemen hemen yok olduğunu gördük. Amacımız bu yöntemi optimize ederek en kısa zamanda prostat kanserli hastalarda denemek.’’
Prof. Dr. Saatçioğlu, bu bulguların kendilerini bilimsel anlamda çok heyecanlandırdığını belirterek, "Prostat kanserinde ilk defa böylesine temel ve detaylı bir mekanizmayı ortaya çıkardığımız için prostat kanser hücrelerinin moleküler ve hücresel yapısını daha iyi anlayabileceğiz. Buna ek olarak, bu mekanizmayı kullanarak insanlarda prostat kanserini tedavi etme olanağı çıktığından, bulgularımızın hem temel çalışmalar ve hem de kliniğe yönelik uygulamalar açısından önemli olduğunu düşünüyorum’’ ifadelerini kullandı.
"Yoga, genleri değiştirerek bağışıklık sistemini güçlendiriyor"
Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu, başka bir çalışmada, yoganın genleri değiştirerek bağışıklık sistemini güçlendirdiğini ortaya çıkardıklarını bildirdi.
Bu konuda yaptıkları çalışmanın biyolojik bilimlerde tanınmış bir dergi olan Plos One'da yayımlandığını aktaran Saatçioğlu, yogik hareketler, yogik nefes ve meditasyondan oluşan iki saatlik bir yoga programının kandaki bağışıklık sistemi hücrelerinde genetik düzeyde etkili olduğunu tespit ettiklerini açıkladı.
Saatçioğlu, şu bilgileri verdi:
“Denekler günün aynı saatinde, ya 2 saatlik bir yoga programı ya da doğa yürüyüşü ve sonrasında rahatlatıcı müzik dinledikleri kontrol programını uyguladılar. Aynı denekler iki yoga veya iki kontrol programını ayrı günlerde (toplam dört gün) uyguladılar. Programlara başlamadan ve hemen sonrasında deneklerden kan aldık, bağışıklık hücrelerini ayrıştırdık ve bu hücrelerde genomik metodları kullanarak tüm genlerde olabilecek ekspresyon değişikliklerini belirledik. Yogaya özgü 97 genin ekspresyonunda değişiklik oluşurken, hafif spor ve rahatlama kontrol programı sadece 24 geni etkiledi. Yani yoga programı kontrole göre çok daha etkili oldu genetik düzeyde. Bu bulgular yogik hareketlerin faydalarının hemen pratik sırasında başladığını ve fizyolojimizin en temel düzeyi olan DNA molekülündeki genetik bilgilerin nasıl kullanılır hale geldiğini gösteriyor. Bu pratikler uzun vadede hücre biyolojisi ve üst düzey fizyolojideki sağlık etkileri için temel oluşturabilir.’’