“Bir hakemin en büyük hayali nedir?” Cevaplıyor; “Hakemliğe başladığım gün hedefimi koydum;
Dünya Kupası’nda maç yönetmeliyim...
Şimdi bu hedefim gerçekleşiyor, fakat benim hayat felsefem şudur; Hayallerimize sınır koymaya gerek yok.”
Bu röportajın bir ‘önsöz’e ya da sunuma ihtiyacı yok aslında... Dünya, Brezilya’da; biz yokuz! Biz derken, A Milli Futbol Takımımız’dan bahsediyoruz elbette... İçimiz buruk, kıskançlık hormonları salgılıyor vücudumuz... Fakat bu kez bir tesellimiz var. Cüneyt Çakır’ımız orada, Bahattin Duran’ımız ve Tarık Ongun’umuz da hemen yanında... Dünya, Brezilya’da futbola doyarken; bizim de ekran başında sabahlara kadar oturmamız için bir büyük neden onlar... Bir futbol emekçisi olarak sonsuz teşekkür edelim ve sözü uzatmadan, sorularımızı Cüneyt Çakır’a yöneltelim...
2014, en büyük turnuvanız olacak. Şampiyonlar Ligi Finali’nde görev alarak göğsümüzü kabartan siz, dünyanın en iyisinin belli olacağı bu turnuvada kendinizi finalde görev alırken hayal ediyor musunuz?
Ben hakemliğe başlarken en büyük hayalim, bir gün Dünya Kupası’nda hakem olarak görev yapabilmekti. Düşünün ki, 40 yıldır bir tek Türk hakemin görev yapmadığı Dünya Kupası’nda olmayı hayal ettik ve bugün çok şükür, bu büyük hayalimiz gerçekleşiyor.
Bunun gururunu, mutluluğunu yaşıyoruz. Hayallerde sınır olmaz. Her hakem yönetebileceği en üst düzey maçın final maçı olduğunu bilerek orada olmayı hayal eder.
Bu turnuvada sahada olduğumuz her dakika, büyük bir hayalin gerçekleştiği o an olacak. Bizim için en büyük hedef, bu tür uluslararası turnuvalarda süreklilik sağlamak. 40 yıldır bu platformda olmadığımız düşünülürse; var olabilmek için başarılı olmaya, her maç daha iyi olmaya mecburuz. En önemli maçımız, yöneteceğimiz ilk maç olacak bu yüzden.
Bunun gururunu, mutluluğunu yaşıyoruz. Hayallerde sınır olmaz. Her hakem yönetebileceği en üst düzey maçın final maçı olduğunu bilerek orada olmayı hayal eder.
Bu turnuvada sahada olduğumuz her dakika, büyük bir hayalin gerçekleştiği o an olacak. Bizim için en büyük hedef, bu tür uluslararası turnuvalarda süreklilik sağlamak. 40 yıldır bu platformda olmadığımız düşünülürse; var olabilmek için başarılı olmaya, her maç daha iyi olmaya mecburuz. En önemli maçımız, yöneteceğimiz ilk maç olacak bu yüzden.
Brezilya’ya Erzurum’da hazırlandı
Brezilya’da maçlar, yüksek rakımlı şehirlerde oynanacak. Bu durum sizin performansınızı nasıl etkiler?
Bu konuda şanslıyız. Daha önce arkadaşlarımla birlikte böyle bir deneyimimiz oldu. U 20 Dünya Şampiyonası’nda Kolombiya’da maçlara çıktık.
Maçlar yüksek rakımlı şehirlerde oynandı. Deniz seviyesindeki İstanbul’dan gelip adapte olmak kolay değildi.
Hazırlık sürecinde Erzurum’da yüksek rakımda kamp yapmıştık. Bu turnuvaya hazırlanırken de bu tür fiziksel hazırlıklarımız oldu. Antrenmanlıyız yani... Brezilya’da farklı şehirlerde değişken bir iklim var, bunu da gayet iyi biliyoruz.
Maçlar yüksek rakımlı şehirlerde oynandı. Deniz seviyesindeki İstanbul’dan gelip adapte olmak kolay değildi.
Hazırlık sürecinde Erzurum’da yüksek rakımda kamp yapmıştık. Bu turnuvaya hazırlanırken de bu tür fiziksel hazırlıklarımız oldu. Antrenmanlıyız yani... Brezilya’da farklı şehirlerde değişken bir iklim var, bunu da gayet iyi biliyoruz.
Bilindiği üzere ülkede kupa karşıtı oldukça şiddetli çatışmalar yaşandı. Güvenlik açısından kaygılarınız var mı?
Bu bizim dışımızda bir konu. Ülkenin iç dinamikleriyle ilgili. Temennim, sporun gittiği her yere sevgi, barış ve dostluk götürmesi.
‘Gol teknolojisini ilk biz kullandık’
Mental ve fiziksel olarak turnuvaya kendiniz hazır hissediyor musunuz?
Çok ciddi bir hazırlık dönemi geçirdik. UEFA, FIFA seminerleri, kendi özel kamp çalışmalarımız oldu. Fiziksel ve mental olarak turnuvaya hazırız.
Euro 2012’de 6 hakem uygulaması vardı, Brezilya 2014’te ise 3 hakem olacak. İlk kez böyle bir organizasyonda kullanılacak ‘Gol Çizgisi’ teknolojisinin sizin performansınızı nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?
Biz bu konuda da şanslıyız! Gol teknolojisini ilk kullanan hakemlerden birisiyim. 2012 Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda, Japonya’da gol çizgisi teknolojisini kullandık. Tabii ki bu bizim için önemli bir avantaj.
‘Derbi, yüksek gerilimi yönetmektir!’
Türkiye’de derbi yönetmek, bir hakem için en zor tecrübe olsa gerek. Bunun size uluslar arası maçlarda nasıl bir katkısı oluyor?
Türkiye’de her ne kadar futbol dışı unsurlar daha çok konuşulsa da derbiler çok önemli müsabakalar. Hakeme çok büyük deneyim katıyor. Çok zor süreçleri, çok yüksek gerilimi yönetmek zorunda kalıyoruz. Yönetilen her maç, ayrı bir deneyimdir.
Bir oyuncunun en büyük hayali, ülkenin en büyük kulüplerinde oynamaktır. Peki bir hakemin en büyük hayali nedir?
En başta da söylediğim gibi, hakemliğe başlarken hedefim Dünya Kupası’nda hakemlik yapabilmekti. İnşallah bu hayalimizi gerçekleştirdikten sonra hem kendimiz hem de ‘Türk Hakemliği’ için güzel hayaller kurmaya, başarılar elde etmeye devam edeceğiz. Şu an için en büyük hayalim, temelini attığımız sürdürülebilir başarının, bizden sonra bayrağı devralacak arkadaşlar tarafından daha da ileri noktalara taşınması.
Mesela, bir Dünya Kupası ya da Şampiyonlar Ligi finali yönetmek gibi mi?
Hayallerimize sınır koymaya gerek yok. ‘İnşallah’ diyelim. Son beş yıldır yönettiğim müsabakalara bakarsanız, üst düzeyde pek çok maç göreceksiniz.
Hayallerimize sınır koymaya gerek yok. ‘İnşallah’ diyelim. Son beş yıldır yönettiğim müsabakalara bakarsanız, üst düzeyde pek çok maç göreceksiniz.
‘Çalıştım, ‘ben oldum’ demedim’
Şampiyonlar Ligi’nde Barcelona-Chelsea maçında Terry’yi oyundan atmıştınız. Sonrasında bu olay çok fazla konuşulmuştu. UEFA’nın size desteği nasıl oldu?
Teknik konulara girmek istemem. Kurullar böyle durumlarda hakemini her zaman destekler.
Başarınızın sırrı ne?
Çok çalışmak. Asla ‘ben oldum’ dememek. Hedefe giden yolda adım adım ilerlemek. Sabretmek. Heyecanı kaybetmemek.
Bizim aracılığımızla Türk halkına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Dualarını eksik etmesinler. Ülkemizi temsil edecek olmak gurur verici. Bu büyük sorumluluk içerisinde hareket edeceğiz. Bir mesajım da genç arkadaşlarıma olacak. Biz, bu bayrağı size devredeceğiz. Siz de daha yukarılara taşıyacaksınız. Hayallerinizden ve çok çalışmaktan vazgeçmeyin.
Her gün en az 4-5 maç izlemeye çalışırım
Yönettiğiniz maçların tekrarını izler misiniz? Eğer izliyorsanız, hata yaptığınız bir pozisyonu gördüğünüzde bu sizi nasıl etkiliyor?
Müsabakalarımı seyrederim. Bunu kişisel gelişimimin bir parçası olarak görüyorum. Hakemlikte sürekli öğrenirsiniz. Her maç yeni bir olayla karşılaşabilirsiniz. Bazen kendinizi eleştirebilmeli, ‘burada şöyle yapsaydım daha iyi olurdu’ diyebilmelisiniz. Benim bu konuda en büyük şansım babam. Kendisi bir gözlemci gibi benim her maçımı takip eder. Yapıcı eleştirileriyle bana katkıda bulunur. Kendi maçlarım haricinde de her gün en az dört beş maç seyretmeye çalışırım. Herkesten öğrenilecek bir şey vardır.
Keşke Milli Takımımız da Brezilya’da olsaydı...
Doğan Babacan’dan sonra ilk kez bir Türk hakemi, Dünya Kupası’nda mücadele edecek. Milli Takımımız yok, ama bizi orada siz temsil edeceksiniz. Bu size ekstra sorumluluk veriyor mu?
Kuşkusuz... Bizim sorumluluğumuzu önemli ölçüde artırıyor. Aslına bakarsanız; bizler, Milli takımımızın da bu turnuvada olmasını arzu ederdik. O zaman süper olurdu işte... 40 yıl sonra ülkemiz hakemliğini temsil edebilmek başlı başına çok büyük sorumluluk. Elde ettiğimiz bu başarıyla, genç hakem arkadaşlarımıza büyük katkı sağladığımızı, onların ufkunu genişlettiğimizi düşünüyorum.
1 - Semih Kaya’nın yaptığı değerli bir yaklaşımdı
Galatasaraylı Semih Kaya ile lig maçında geçen bir diyaloğunuz vardı. O an tam olarak neler yaşandı?
Semih, genç bir futbolcu. Aut kararı vermiştim. Yanıma gelerek topun kendisinden çıktığını ve korner olduğunu söyledi.
Ben de kendisine teşekkür ederek korner kararı verdim. Çok değerli bir yaklaşım. Bu tür sportmence hareketleri ön plana çıkarmalıyız.
Böyle örneklere hasret kaldığımız dönemler oluyor. Sporun özünde saygı vardır. Lütfen kimse rakibine, hakeme ve kendisine olan saygısını kaybetmesin.
Ben de kendisine teşekkür ederek korner kararı verdim. Çok değerli bir yaklaşım. Bu tür sportmence hareketleri ön plana çıkarmalıyız.
Böyle örneklere hasret kaldığımız dönemler oluyor. Sporun özünde saygı vardır. Lütfen kimse rakibine, hakeme ve kendisine olan saygısını kaybetmesin.
2 - Ailemin başarı dilekleri halkımın duaları yanımda
Maçlar öncesi uğurunuz var mı?
Ailemin, dostlarımın, arkadaşlarımın, kısacası sevdiklerimin başarı dilekleri, benim en büyük uğurumdur. Uluslararası maçlara çıkarken de Türk halkının eksik etmediğini bildiğim duaları da bizim için manevi anlamda itici bir güç oluyor. Bildiğiniz gibi, son Avrupa Şampiyonası’nda yakama konan bir de uğur böceğim olmuştu. Kesinlikle benim için çok özel bir andı.
3 - Hakemlik zor meslek ama çok seviyorum...
Türkiye’de mi, yoksa Avrupa’da mı maç yönetmek daha zor?
Ben hakemliği severek yapıyorum. Zorluğundan önce, her maç benim için keyifli... Türkiye’de sorun saha içinde değil saha dışında. Saha dışında gerginlik çok fazla. İster istemez bu sahaya, oyuncuların ruh haline yansıyor. Futbolun daha keyifli olmasını istiyorsak bu gerilimi azaltmalıyız. Avrupa’da çok üst düzey maçlara çıktık. Her maçın kendi içinde bir zorluğu, kendi içinde bir güzelliği
var.