Meğer türbenin yapıldığı tarihte üzerinde meridyen ve paralellerin bulunduğu, kıtaların çizildiği orjinal küre uzun yıllardır kayıpmış.
Şuan kayboldu denen küre ise 25- 30 yıl önce mermerden yapılan taklit küre olduğu, bunun da yere düşüp iki parçaya ayrılınca türbeler müzeler deposuna kaldırıldığı anlaşıldı. Türbenin ilk yapıldığı dönemde konan orjinal kürenin resmine Radikal ulaştı.
Napolyon’un imparatorluk döneminde Fransa’da doğan ve çok geçmeden, Barok ve Rokoko üslûplarında olduğu gibi Türk zevkine uyarlanarak Boğaziçi’ndeki bazı saray ve yalılarda uygulanan bu klasisist üslûbun diğer yetkin örnekleri de Tophane’deki Nusretiye Camii ile Topkapı Sarayı müştemilatından Alay Köşkü’dür.
Tanzimat’tan sonra adeta resmî üslûp haline gelen ve yaygın bir biçimde kullanılan Ampir, hiç şüphesiz Fransız kültürüyle kurulan ilişkinin sonuçlarından biri olarak kabul görür. Türbe, hem Divanyolu’nda modern zamanların başlangıcını, hem de Tanzimat ricalinin Fransız İhtilâli ideallerine bağlılığını ifade ettiği yorumlarına neden olur.
Bir tür âbide olarak inşa edilen bu çeşmenin üzerinde yer alan ve aslında herhangi bir fonksiyonu bulunmayan küre, uzmanlara göre, mimari tarihinde sadece Fransız devrimini de içine alan döneme ve Fransız İhtilâli’nin özündeki temel ilkelere işaret etmektedir. Küre İttihat ve Terakki döneminde ise Osmanılının dünya hakimiyet teorisinin ifadesi olarak ‘‘Kızıl Elma’’ olarak yer bulur.
Başı hep dertte oldu
Ancak kaybolduğu iddia edilen küre iki parça halinde Türbeler ve Müzeler Müdürlüğü’nde koruma altına alınmıştır. Ancak bu küre orjinal olmadığı gibi tam anlamıyla bir kopyası da değildir. Dernek olarak aslına çok daha yakın bir kopyasını yakında çeşmenin üzerine koyacağız. Orjinalinin de yetkililerce aranması devam ediyor. ‘‘