“Mağdur aile vekili olarak bir sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde sonuna kadar hukuki mücadelemizi verdik. Emsal mahiyette cezalar alındı. Yargıtay da bu süreci kesinleştirdi. Bundan sonra bir hukukçu olarak tüm temennimiz cezaların infazının hakça ve insan onuruna yaraşır şekilde gerçekleştirilmesidir. İntiharı bir hukukçu olarak hiçbir şekilde tasvip etmemiz mümkün değil.”
BAŞSAVCILIĞA BAŞVURUCAĞIZ
-Cem’in ölmediği ve kaçtığıyla ilgili sosyal medyada oldukça fazla şey yazıldı. Sizin bu konuda görüşünüz nedir? Konuşulanlar ne kadar haklı?
“Bu aslında Türkiye ’nin geldiği noktayı gösterir. Sosyal medyada, görsel basında, kitle iletişim araçlarında ne yazık ki böyle bir algı oluşmuş durumda. Bu Türkiye’nin geldiği noktayı gösterir. Ne yazık ki Türkiye’de yargının saygınlığı ve güvenilirliği tartışılır halde.
Bunda bütün yargılama süjelerinin payı var. İki gündür biz de bu konuda onlarca telefon alıyoruz. Böyle bir iddia hukuken ve fiilen kabul edilemez mahiyettedir. Demokratik hukuk devletinde tahayyül edilemeyecek bir hadisedir. Çünkü önce ceazevi infaz koruma memurları, sonra cezaevi müdürü, sonra cezaevi savcısının denetiminden geçtikten sonra Adli Tıp’ta otopsi yapılıyor. Hekimler otopsiyi gerçekleştiriyor. Olaya bir Cumhuriyet Savcısı eşlik ediyor.
Bu konunun hassasiyetine binaen otopsi işlemini savcılar yaparken, bu konunun hassasiyetine binaen Silivri Cumhuriyet Başsavcısı tarafından otopsi gerçekleştirilmiş. Münevver Karabulut yargılaması sırasında Adli Tıp’ta yaşanan skandal (pis masa skandalı) nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporu sonucu hazırlanan otopsi yönetmeliği ve Türkiye’nin tarafı olduğu Minesota Sözleşmesi uyarınca otopsi işlemi de kamerayla kayıt altına alınmış. Dolayısıyla böyle bir şeyin olabileceği bana hukuken ve fiilen olası gelmiyor.
Buna rağmen kamu vicdanının rahatlaması ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için Pazartesi günü Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Karabulut Ailesi’nin vekili sıfatıyla başvuracağız. Kamuoyunda bununla ilgili bir algı oluştuğunu ve bu iddiaları bizzati otopsiyi gerçekleştiren Silivri Cumhuriyet Başsavcısı’na soracağız.”
Bunda bütün yargılama süjelerinin payı var. İki gündür biz de bu konuda onlarca telefon alıyoruz. Böyle bir iddia hukuken ve fiilen kabul edilemez mahiyettedir. Demokratik hukuk devletinde tahayyül edilemeyecek bir hadisedir. Çünkü önce ceazevi infaz koruma memurları, sonra cezaevi müdürü, sonra cezaevi savcısının denetiminden geçtikten sonra Adli Tıp’ta otopsi yapılıyor. Hekimler otopsiyi gerçekleştiriyor. Olaya bir Cumhuriyet Savcısı eşlik ediyor.
Bu konunun hassasiyetine binaen otopsi işlemini savcılar yaparken, bu konunun hassasiyetine binaen Silivri Cumhuriyet Başsavcısı tarafından otopsi gerçekleştirilmiş. Münevver Karabulut yargılaması sırasında Adli Tıp’ta yaşanan skandal (pis masa skandalı) nedeniyle Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu’nun raporu sonucu hazırlanan otopsi yönetmeliği ve Türkiye’nin tarafı olduğu Minesota Sözleşmesi uyarınca otopsi işlemi de kamerayla kayıt altına alınmış. Dolayısıyla böyle bir şeyin olabileceği bana hukuken ve fiilen olası gelmiyor.
Buna rağmen kamu vicdanının rahatlaması ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için Pazartesi günü Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı’na Karabulut Ailesi’nin vekili sıfatıyla başvuracağız. Kamuoyunda bununla ilgili bir algı oluştuğunu ve bu iddiaları bizzati otopsiyi gerçekleştiren Silivri Cumhuriyet Başsavcısı’na soracağız.”
TEPKİLERİ DUYGUSAL OLDU
-Münevver’in ailesi Cem’in ölümünü nasıl haber aldı? Tepkileri nasıl?
“Bu gelişmeyle ilgili Münevver’in ailesini ben haberdar ettim. Onların tepkileri son derece duygusal oldu. Tabi benim bu konuda değerlendirme yapmam doğru olmaz. Uygun görürlerse kendileri açıklama yapabilirler.”