Piramit Haber

Dikkat bunları yaşıyor olabilirsiniz..

Türkiye

Yüz Kızarması, Özellikle insanlar utandığı zaman görülmektedir.

Utanma duygusu genelde bir topluluk içinde yanlış olduğunu düşündüğümüz bir davranış yaptığımızda veya kaza durumu ortaya çıktığında görülmektedir. Bazen insanlar kendi başlarınayken bile istenmeyen bir davranış yaptıklarında utanma duygusunu yaşayabiliyorlar. Tabi kendi başımızayken ortaya çıkan bu duygu bizi çok rahatsız etmemektedir. Fakat topluluk içinde görülmesi daha yoğun duygusal tepkiler ortaya koymamıza neden olmaktadır.
Utanmanın yanı sıra insanların suçluluk, kızgınlık, telaş, heyecan gibi duyguları yaşadığında da yüzleri kızabilmektedir. Yüz kızarması birçok duygu ile ortaya çıkmasına rağmen genelde insanlar utanma duygusuna daha çok takılı kalmışlardır. Yüz kızarmasının bir utanma göstergesi olduğuna inanırlar. Elbette utanma sonrası yüz kızarması ortaya çıkabilir fakat bu her insanın utandığı anlamına gelmez.

Bir vaka üzerinden anlatacak olursak, emdr terapinin yüz kızarması ve sosyal fobi rahatsızlığında nasıl çalışıldığını daha iyi anlayabiliriz.

Selma 26 yaşında üniversiteden yeni mezun olmuş ve iş hayatına henüz atılmıştır fakat yüz kızarmasından dolayı işe adapte olamamakta ve işi bırakmayı düşünmektedir. Özellikle patronları ile iletişim kurarken bunu çok yoğun yaşamaktadır, mesleki olarak kendinden üstün gördüğü kişilerle diyalog kurarken de yüz kızarması ortaya çıkmaktadır.

Yüz kızarması Selma için utanma anlamına gelmekteydi. Bir insan utanıyorsa eziktir ve kendine güveni olmayan biridir gibi bu durumu tetikleyen düşünceleri vardı. Bu, çocukluk döneminde ailesi, okulda öğretmeni ile kurduğu iletişimden kaynaklanabilir.

Patronu ile iletişim kurarken ne oluyor da utanıyorsun ? diye sorduğumuzda ” Benim ne kadar bilgisiz ve beceriksiz olduğumu görüyor bu da beni utandırıyor” diye ifade ediyordu. Yani mesleki anlamda kendine güveni yok denecek kadar azdı. Fakat burada sorun mesleki yetersizliği değildi. Çünkü Selma kendinden üstün olduğunu düşündüğü herkes ile iletişim kurarken bunu yaşıyordu. Meslekte çok tecrübeli olsa dahi yine de bunu yaşayacaktır. Çünkü temelde o yeteneksiz, beceriksiz, ezik ve işe yaramaz bir insandı. Bu yüzden herkes ondan üstün ve herkes onun hakkında olumsuz düşünceler içinde olduğunu düşünüyordu.

Aslında bu düşünceler etrafında ki insanlara ait değildi. Bu düşünceler tamamen kendine aitti. Kendisinin yeteneksiz, beceriksiz ve yetersiz olduğunu düşündüğü için bunu etrafındakilerden saklamaya çalışıyordu. Duygusal anlamda belki bunları bastırma adına adımlar atıyordu. Dışarıdan rahat gibi gözüküyordu ama fiziksel tepkilere engel olamıyordu ve yüzü kızarıyordu. Bu da saklamaya çalıştığı şeyi ortaya çıkarıyordu.

Bundan dolayı insanlarla iletişim kurmak istemiyor ve işi bırakmayı ciddi ciddi düşünüyordu. Hiç yakın arkadaşı yoktu ve sadece aile fertlerinin yanında kendini rahat hissediyordu.

Selma’nın kendisi ile ilgili olumsuz düşünceleri sonrası yüz kızarması yaşıyordu. Fakat benzer düşünce ve duyguları yaşayıp bunu dışarı farklı şekilde de yansıtanlar olabiliyor.Bu gibi olumsuz düşünceler sonrası depresyon, panik atak ya da kaygı problemleri yaşayanlarda olabiliyor. Sonuçlar genelde insanların çevresinin etkisi ile farklılaşsa bile nedenleri algılayışı değişmediği sürece sonuç değişmiyor.

Yaklaşık 18 yaşından beri bu rahatsızlığı ile alakalı ilaç kullanıyordu. Zaman zaman ilacın etkisi ile kendini iyi hissettiği zamanlar olmuş fakat bunu tamamen atamamış üzerinden. Davranışsal belirtilerde azalma olmuş ama düşünce olarak hep aynı olduğunu söylüyordu. İlacın etkisi ile insanlarla daha rahat diyalog kurma durumu ortaya çıkmıyormuş ama ilaçların etkisi ile daha az düşünüyordum ve genelde uyuyordum. Bu yüzden zaten kimse ile çok diyaloğum olmuyordu diye süreci özetlemişti.

İlaçlar insanların yaşamış olduğu sorunları bir süre bastırmasına yardımcı oluyor ama kalıcı bir kontrol sağlanabilmesi için farklı terapi yöntemlerine de başvurulması gerektiğini düşünmekteyim. Özellikle ilaç tedavisi ve psikoterapi paralel yürütülme imkanı varsa daha iyi sonuçlar verecektir.

Yapmış olduğumuz ön değerlendirme sonrası Emdr yönteminin daha etkili olabileceği düşüncesi ile emdr çalışmaya karar verdik.Kısaca Emdr’yi özetleyecek olursak, Emdr yöntemi kişilerin geçmişte yaşamış olduğu olumsuz anı ağlarını temizlemeye ve onları yeniden işlemeye yardımcı olan yöntemdir. Geçmiş, şimdi ve gelecek olmak üzere üç odak noktası vardır ve 8 aşamalı bir terapi tekniğidir.

İlk seansımızda öncelikli olarak yaşanan problemin tam olarak ne olduğunu anlamaya yönelik, psikolojik değerlendirme ve geçmiş öyküsünü alındı. Daha sonra emdr yönteminin ne olduğunu, ne şekilde etkili olduğu ve terapi süreci hakkında bilgi verildi.

İkinci seansta terapi planı oluşturuyoruz. Terapi planında danışanın geçmişte yaşadığı ve konu ile ilintili olumsuz anıları yer almaktadır. Geçmişte yaşadığı ve hala onu etkileyen travmatik anılar ve tetikleyiciler belirlendikten sonra terapi planı tamamlanmış oldu. Bu seansta ayrıca duygu kontrolü sağlamaya yardımcı olacak bazı yöntemler üzerine çalışıldı.

Üçüncü seansta ise terapi planında ki ilk anıdan başlayarak duyarsızlaştırma ve yeniden işlemeye yönelik Emdr’nin sekiz aşamalı adımları her anı için uygulandı. Yapmış olduğumuz uygulamalar sonrası ilk anı çalışıldıktan sonra diğer anılarda daha hızlı işleme olduğu gözlemlenmektedir. İlk anı diğer anılarla bağlantılı ve en güçlü anı olduğu düşünüldüğünce böyle olması beklenilen bir durum diyebiliriz. Danışanın terapiyi uygulamalı olarak anlaması ile daha iyi uyum sağlamaktadırlar. Ayrıca güven ilişkisi de terapi hızlanacaktır.

Dört, beş ve altıncı seansta geçmiş anılar ve travmatik anılar üzerine çalışıldı. Yedi ve sekizinci seansta ise gelecek zaman tetikleyicileri ile çalışıldı. Her seans sonrası duygusal anlamda daha iyiye giden Selma hanım sekizinci seans sonrası insanlarla olan diyaloğu daha iyiye gitmişti. Artık patronu ile iletişim kurarken kaygılanmıyor, utanmıyor ve rahatsız olmuyordu. Zaman zaman yüzünün kızardığını hissettiğini söylüyordu ama bu durumu utanma ile bağdaştırmıyordu. Yüzüm kızardığını hissetsemde bu, diyaloğumu olumsuz etkilemiyor. Duygusal ve düşünsel anlamda eskisi kadar yoğun bir bombardıman yaşamıyordu.

Burada aslında sorunun temeli insanların yüz kızarma durumunu nasıl algıladığı ile alakalıydı. Çünkü yüzüm kızaracak beklentisi veya yüzüm kızardı mı acaba ? düşüncesi bu durumu ortaya çıkaran ana nedenlerden biriydi. Bu beklenti istemediği yüz kızarmasına zemin hazırlıyor ve daha da artırıyordu. Eskiden yüzüm kızardığında bazen sanki yanıyormuş gibi hissediyordum yüzümü ama şuan bu kadar yoğun bir sıcaklık hiç hissetmiyorum diyordu. Duygular ve algılar değişince ortaya çıkan kaygı durumu azaldı ve kaygıyı etikleyecek düşüncelerde değişince çoğu zaman kaygı hiç çıkmamaya başladı. Tabi bu bir süreçtir ve artık Selma hanım ne şekilde bu durumu kontrol altına alacağını öğrendi ve bundan sonra öğrenmiş olduğu yöntemleri uyguladıkça tamamen bu durumu onun kontrolünde olacaktır.

Duyarsızlaştırma ve yeniden İşleme seansları bittikten sonra iki seans kontrol çalışması yaptık,ilk kontrol çalışmasında bir ay içinde sadece bir kere yoğun bir şekilde yüzünün kızardığını hissetmişti. Öğrendiği duygu kontrol tekniklerini uygulama da biraz zorlanmış ama yine de kontrolü sağlayabilmişti. Değişim sürecinde bazen bu gibi adımlar görülebilir, bunu danışanlar, tekrar başa mı dönüyorum gibi algılayabilir ama bu değişim sürecinin içinde olan şeylerdir. Sonra ki kontrol seansında onu rahatsız edecek hiçbir şey yaşamadığını belirtti. Artık kendisi kontrolü sağlamayı tamamen öğrendiği ve uygulayabildiği için terapiyi sonlandırdık.

Tabi süreçte kişiler bazen zorlanabilir ama bunlar terapi sürecinde karşılaştığımız durumlardır. Burada önemli olan bu zorlanmaların ve sıklığının azalıyor olmasıdır. Selma hanım yaklaşık 8 yıldır bu rahatsızlığı yaşıyor ve 8 yıldır tedavi görüyordu. Bu sekiz yıllık tedavi sürecinde hiç bu kadar kontolü kendisinde olduğu zaman olmamış. Burada en önemli değişiklik bu durumu algılayışı artık değişti ve ortaya çıkan duygu ve düşüncelerde değişti. Böyle olunca da sorun artık onu rahatsız edecek biçimde ortaya çıkmamaya başladı.

Buna benzer rahatsızlığı olan kişilere önerim;

- Kendinize olumlu telkinler verin, bilinçsiz bir şekilde kendinize olumsuz telkin verirsiniz. Selma hanım ilk geldiğinde farkında değildi ama kendine sık sık ben beceriksizim, ne salak insanım, yine yapamadım, yapamıyorum heralde benim zihinsel sorunlarım var, bazen zekamdan şüphe ediyorum gibi olumsuz telkinler veriyordu. Biz her zaman bereceksiz olamayız bazen beceremediğimiz şeyler olabilir ama bu tamamen beceriksiz olduğumuzu göstermez. Bu gibi genellemelerden uzak durarak kendinize bolca olumlu telkinler vermenizi öneririm.

- Hayatınızda elde ettiğiniz olumlu değişiklikleri arayın, eğer aradığınız şey olumsuzluk ise en olumlu şeyin içinde bile olumsuzluk bulabilirsiniz. Fakat olumlu şeyleri arıyorsanız hayatınızda olumlu o kadar çok şey vardır ki. Siz hiçbir şey bulamıyorsanız ben bir iki örnek vereyim. Gözleriniz görüyor ve bu yazıyı okuyunca ne anlatmak istediğimi anlıyorsunuz. Ellerinizi kullanabiliyorsunuz, bir bilgisayara sahipsiniz ve bu bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Ve bunları devam ettirecek olursam emin olun bir kitap yazabilirim. Bu da sanırım benim sahip olduğum bir şey ve bende bunun için kendimi şanslı hissediyorum.

- İnsanların sizin hakkınızda düşündüğünü sandığınız şeyler aslında sizin kendiniz ile ilgili düşüncelerinizdir. Öncelikle bunu kabul edip daha sonra bunu değiştirme adına adımlar atın. Nasıl ki sizin yaşadığınız durumu bir başkası yaşadığında siz acımasızca eleştirip dalga geçmeyeceğiniz gibi başkaları da sizin için bu şekilde düşünmeyecektir.

Psikolog Ayhan ALTAŞ

Psikoterapist & Hipnoterapist & Emdr Terapisti

HABER İÇİN TIKLA

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.