Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ramazan Bayramı namazını Süleymaniye Camisi'nde kıldı. Bayram namazından sonra gerçekleşen bayramlaşma törenine de katılan Erdoğan, namaz sonrası Mimar Sinan Türbesi'ni ziyaret etti.
Çıkışta basın mensuplarına açıklama yapan ve sorularını yanıtlayan Erdoğan, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan ramazan ayını geride bıraktıklarını belirterek, şu anda Ramazan Bayramı ile müşerref olduklarını söyledi.
Bayramın tüm millet, İslam alemi ve insanlık için barışa vesile olmasını Allah'tan temenni eden Erdoğan, bayramların kendi değer silsilesi içinde kardeşliğin, birliğin, beraberliğin ve dayanışmanın doruğa eriştiği, kırgınlıkların, dargınlıkların sona erdiği bütünleşme günleri olduğunu kaydederek, Ramazan Bayramı'nın olumlu istikamette kırılmanın ve dönüşümün oluşmasına vesile olmasını temenni etti.
Meclis erken açılabilir
Başbakan Erdoğan, açıklamasından sonra basın mensuplarının soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Genel Başkan Yardımcınız Hüseyin Çelik, 'Demokratikleşme paket üzerinde çalışmalar tamamlandı bunu da kısa bir süre içerisinde Sayın Başbakan'a sunacağız' açıklamısı yaptı. TBMM'nin de 2 hafta erken açılabileceğinin sinyalini verdi. Paket ne zaman size gelecek. TBMM'nin erken açılma gibi bir ihtimali var mı?" sorusu üzerine Erdoğan, "Demokratikleşme Paketi" ile ilgili daha önce kendisinin de katıldığı çalışmalar yapıldığını aktardı.
Erdoğan, daha sonra görevlendirdikleri arkadaşlarının Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay riyasetinde çalışmalarını sürdürdüğünü kaydederek, şöyle devam etti:
"Bu bayram vesilesiyle ve bayram ertesi de ben bu yapılan çalışmaları gözden geçirme imkanı bulacağım ve bayram sonrası arkadaşlarımla biraraya gelmek suretiyle, bu çalışmalara nihai şeklini vereceğiz. Kaldı ki bizim bu demokratikleşme paketi biliyorsunuz yeni atılmış bir adım değil. Bizim son büyük kongremizde bununla ilgili paketi aslında açıklamıştık. Fakat şimdi güncellemek suretiyle nerelerde ne gibi aksamalar var, nereleri nasıl güncelleyeceğiz, bu maddeler üzerindeki çalışmalarımızı arkadaşlarım bitiriyorlar. Böylece de inşallah yeni döneme yönelik bu demokratikleşme paketimizi açıklayacağız. Meclisin erken açılma durumu söz konusu, açılabilir."
Sapma sözkonusu değil
Erdoğan, "Bir dava sonuçlandı: Ergenekon Davası.... Sizin de birlikte çalıştığınız eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında müebbet hapis cezası verildi. Sizin de daha önce bir ifadeniz olmuştu; 'Tarih, 'Genelkurmay başkanına terör örgütü lideri diyeni affetmez' diye. Önümüzdeki süreci değerlendirebilir misiniz? Birlikte çalıştığınız birisi müebbet hapis cezası aldı" sorusuna karşılık, Türkiye'de yasama, yürütme, yargının kuvvetler ayrılığını oluşturduğunu dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dolayısıyla biz tabii kanaatlerimizi serdederken bu kanaatlerimiz, anayasanın amir hükümlerine ters düşmeden olmak durumundadır. Ben o zaman kanaatimi çok açık, net ifade ettim ve bu kanaatimde herhangi bir sapma söz konusu değildir. Fakat yargı da bugün tabii birincil mahkeme bir karar verdi. Birincil mahkemenin vermiş olduğu karar nihai bir karar değildir. Bunun biliyorsunuz Yargıtay'da tekrar masaya yatırılması söz konusudur. Yargıtay'ın vereceği karar da aslında nihai değildir. Bunun yargı noktasındaki süreci, nihayete ermesine kadar bir yargı sürecidir.
Dolayısıyla temenni ederiz ki adalet yerini hakkıyla bulsun ve kimse bundan zarardide olmasın ve bu beklentimiz bizim bu şekilde devam etmektedir. Bunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim. Ancak bu arada tabii bir şeyi de daha söylemem lazım. O da şudur; gerek anamuhalefetin, gerek diğer muhalefetin bu süreçle ilgili yapmış oldukları açıklamalar çok çirkindir. 'Yargı organı istediğim kararı verdiği zaman iyi, istemediğim kararı verirse kötü' diye bir mantık olmaz.
Şu anda bu süreç içerisinde özellikle anayasa gereği, yanılmıyorsam 138. madde, bu maddeye çok açık, net muhalefet söz konusudu ki burada anamuhalefet partisinin genel başkanının yapmış olduğu açıklamalar bana göre suç teşkil etmektedir. Çünkü bu tür bir açıklamayı, meşruiyet, gayrimeşruluk gibi, ondan sonra 'ben bu mahkemelerin hakimlerini, savcısını neyse tanımıyorum' gibi ifadeler bunların hiçbirisi yargı içerisinde değerlendirilebilecek kanaatler değildir. Bu, tamamıyla yargıyı tesir altına almak, yargıya müdahale gibi bir anlayışın içerisine girmektedir."
Erdoğan, bu durumun gerçekten Türkiye'de siyaset yapma edebinin de ne noktaya geldiğini göstermesi bakımından çok önemli olduğunu dile getirerek, "Bu şekilde bir siyaset yapılamaz. Siyasetçi konumunu iyi bilecek. Bu tür hakaretlerle kimsenin oyu bu ülkede yükselmez. Nitekim şu anda zaten yapılan kamuoyu araştırmalarında da anamuhalefetin oyunun nerede olduğu bellidir. Diğerlerinin oylarının nerede olduğu bellidir. Bu konuda bizim hassasiyetimiz çok çok farklıdır. Biz böyle bir dalaşmanın içerisinde AK Parti olarak yer alamayacağız ama tabii ki siyasetçi olarak da bu tür yapılan açıklamalar karşısında kanaatlerimizi edebi, adabı içerisinde söylemek bizim de ayrıca görevimizdir" diye konuştu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de konuyla ilgili yaptığı açıklamaların çok çok çirkin olduğunu kaydeden Erdoğan, konuyla ilgili, "Madem bu insan böyle bir örgütün başıydı. Başbakan buna niçin imza koydu" gibi yaklaşımların çocukça olduğunu bildirdi.
Erdoğan, anamuhalefet genel başkanının bu ülkede hala "genel müdürlükten" sıyrılamadığını, bir siyasetçi gibi değil genel müdür gibi çalıştığını, önce genel müdürlükten çıkıp siyasetçi olması gerektiğini vurgulayarak, siyasetçi olduğunda da neyi nasıl değerlendireceğini çok daha iyi öğreneceğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, şu şekilde devam etti:
"Bu konuda atamalar nasıl yapılır? Bunları öğrenmesi lazım. Bu atamalar içerisinde herhangi bir suçu sabit olmamış insan için siz kalkıp da şöyledir, böyledir diyemezsiniz. Önümüzde suçlu olan varsa o zaman tabii ki böyle bir adım atmazsınız. Bunlar ne zaman ortaya çıktı diye baktığımızda da gördüğünüz gibi, emekli olduktan sonra ortaya çıkmış olaylardır ve bunların yargının önüne nasıl geldiği konusu bunların hepsi ayrıca değerlendirilebilecek konulardır.
Buralardan kendine göre bir şeyker çıkarmanın gayreti içerisinde. En önemli savcı, en önemli hakim millettir. Bu noktada milletten daha büyük bir hakim söz konusu değildir. Onun için zaten 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyoruz ve yargıda da biliyorsunuz 'son söz milletindir' denir ve son sözü millet söyler."
Obama görüşmesi
Başbakan Erdoğan, ABD Devlet Başkanı Obama ile yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili olarak da görüşmede ağırlıklı olarak Suriye ve Mısır konularını ele aldıklarını belirtereik, "Suriye'de müşterek ne gibi adımlar atabiliriz, bunları konuştuk. Aşırı uçların oralarda özellikle bir yer kapma yarışı içinde oldukları hepimizin malumudur" dedi.
Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mısır'da ordunun yönetime el koymasıyla ilgili bazıları ikide bir şunu söylüyor: 'Mursi, kucaklamadı' Daha neyi kucaklayacaktı? Mursi'nin kabinesinin üçte biri kendi atadığı kişilerdi. Diğer üçte ikisi ise Mübarek yönetiminden kalmış olan insanlardı."