Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Sincan'daki cezaevinden tahliye edildi.
Balbay, Sincan'daki Adalet Bakanlığı Ankara Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden çıkışında kalabalık bir grup tarafından karşılandı. Balbay, burada bekleyenlere yaptığı konuşmasına "Hepinize merhaba" diyerek başladı.
"Kendimi içeride kalan onlarca, yüzlerce, hak arayan, tutukluya karşı, sanki kapıyı onların üzerine kapatmış gibi sorumlu hissediyorum" ifadesini kullanan Balbay, bu sürecin taze bir başlangıç süreci olmasını yürekten dilediğini belirtti. Balbay, büyük bir olasılıkla Salı günü Meclis'te yemin edeceğini söyledi.
Meclis'teki yemin töreni öncesi, ilk yeminini halka karşı yapmak istediğini vurgulayan Balbay, şöyle konuştu:
"Ben, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı, bundan sonraki yaşamımda sonuna kadar mücadele edeceğim. İçinden geçtiğimiz süreç bir sünger çekilip, 'Her şeyi unutalım' denecek bir süreç değil. Ama kin güdülecek bir süreç de değil. Bu süreci ben gerçekten, hem Meclis'te hem Türkiye'de herkese karşı, bütün yurtseverlere, bu ülkenin bütünlüğüne, Atatürk cumhuriyetinin değerlerine inanan, herkese karşı ilk sözüm şudur: Gelin tanış olalım. Ancak içinden geçtiğimiz süreçte, ben bu aşamadan sonra Türkiye'de gerçekten hukuku arayanların, gerçekten bu ülkeye barışın gelmesini isteyenlerin mücadelesine ortak olmak üzere kendimi daha büyük bir sorumluluk da hissediyorum."
Anayasa Mahkemesinin çok önemli bir karar aldığını ifade eden Balbay, Yüksek Mahkemenin bu kararla Mustafa Balbay'ın "hak kaybına" uğradığını söylediğini dile getirdi.
Bunun önemli bir adım olduğunu yineleyen Balbay, "Şu anda Mustafa Balbay'ın uğradığı hak kaybı kadar, şu anda Tuncay Özkan'ın insanlarla yüz yüze gelememe, Fatih Hilmioğlu'nun hastalarıyla yüz yüze gelememe, bütün gazetecilerin mesleklerini yapamama, avukatların cübbelerini giyememe hak gasbı vardır" dedi.
Cezaevinde tutuklu 6 milletvekili daha bulunduğunu hatırlatan Balbay, ayrıca belediye başkanları, Gezi Parkı olayları nedeniyle tutuklanan öğrenciler olduğunu da anımsattı.
Balbay, "Bütün bu hak gasplarının giderilmesi için bir başlangıç olmasını diliyorum. Yine halktan aldığı rütbeler bir yana Teğmen Mehmet Ali Çelebi'nin mesleğinde alması gereken rütbeler vardır. O hak kayıplarının da yerine getirilmesini diliyorum. Bunun böyle bir başlangıç olması umudundayım" diye konuştu.
Her şeyi ailesiyle beraber yaşadığını ve ilk olarak onlara "teslim" olduğunu anlatan Balbay, daha sonra ise "büyük ailem" diye nitelendirdiği Türkiye'ye teslim olacağını kaydetti.
"İçeride en çok gelecek biriktirdim"
"İçeride yaşadığım 5 yıllık tutukluluk süresi içinde en çok ne biriktirdim derseniz, gelecek biriktirdim" değerlendirmesini yapan Balbay, "Bitiremediler, biz cezaevinde çürümeyeceğiz, çürüyeceğimize de zaten hiç inanmamıştık. Şu anda içeride hapis yatanlara karşı kapıyı ben kapatmış kadar sorumlu hissediyorum ve diyorum ki açın artık bu kapıları" ifadesine yer verdi.
Türkiye'de ne yapılacaksa hukuk zemininde yapılması gerektiğini vurgulayan Balbay, "Türkiye'de belki can güvenliğinden de önce bir hukuk güvenliği sorunu vardır" görüşünü savundu. İnsanların bu duyguları yaşamaması gerektiğini vurgulayan Balbay, bir kişinin tutuklanmasının hem ailesiyle birlikte hapise atılması hem de mesleğini yapamaması, ülkesine hizmet edememesi anlamına geldiğini anlattı.
Salı günü 10 Aralık İnsan Hakları Günü olduğunu ifade eden Balbay, "Çok uzun zamandır Türkiye'de 10 Aralık İnsan Hakları Günü olarak kutlanıyordu ama neredeyse Türkiye'de her gün insan hakları günü haline geldi" ifadesini kullandı.
En kötü meclisin bile kapalı bir meclisten daha iyi olduğunu vurgulayan Balbay, şöyle devam etti:
"Tabii ki hakkımı, haddimi biliyorum, 'Çıktım her şeyi yapacağım, her şeyin üzerine gideceğim' o duygularda değilim. Ama bir yerinden, bir ucundan tutacağım halka verdiğim ilk yemin budur. Ben bu görevimi, bu isteğimi hapiste de bırakmadım şimdi çıkınca da bırakmayacağım. Bir girdim bin çıkıyorum. Bu halka, bu topluma hep inandım. Hapisteki en kara günlerde bile toplumdan umudu kesmedim. O yüzden bu aşamadan sonra da ben halka karışacağım, onların bir parçası olacağım. Ancak Türkiye'de hukuksuzlukların giderilmesi için ilk yapılması gereken kapıların açılmasıdır, bu sorumluluk hepimize düşüyor."
Mahkeme karşısında 3 bin saat kaldığı bilgisini paylaşan Balbay, "Mustafa Balbay belki bu sürecin sembollerinden biri oldu. Ben bütün yüreğimle bu dönemin, önümüzdeki dönem için çok sağlıklı bir başlangıç olmasını diliyorum. Bu süreçte hukuku aramaya halkın da katılması en büyük dileğimdir. Mahkemeler halk adına karar veriyorsa halkın vicdanına, halkın özlemlerine karşılık vermek zorundadır" diye konuştu.
Beyaz güvercin biblosu hediye edildi
Balbay'ı cezaevinden çıkışında eşi Gülşah Balbay'ın yanı sıra CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, CHP Zonguldak Milletvekili Mehmet Haberal ile çok sayıda partili ve vatandaş karşıladı.
Balbay'ın tahliye kararı cezaevi kampüsünün önündekilerce davul zurna çalınarak halaylar çekilerek kutlandı.
Balbay'ın cezaevi kampüsünden çıkışı sırasında izdiham yaşandı. Bir kişi tarafından beyaz güvercin biblosu hediye edilen Balbay, daha sonra parti otobüsüne binerek konvoy eşliğinde evine gitti.
Davul zurnayla karşılandı
Balbay'ı, Park Rönesans Konutları'ndaki evinde kızı Yağmur Balbay, komşuları ve sevenleri karşıladı.
Site girişinde davul ve zurna çalınarak "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganlarıyla karşılanan Balbay, komşularınca ikram edilen baklavadan yedi, kızı Yağmur'a yedirdi.
Mustafa Balbay'ın eşi Gülşah Balbay da eşinin tahliye edilmesinden dolayı büyük mutluluk duyduğunu, bu kadar zaman sonra eve gelmesiyle yaşadığı heyecandan dolayı kendisini "yeni gelin" gibi hissettiğini ifade etti.
"Bunu tarif edecek hiçbir kelime yok"
Yağmur Balbay da gazetecilere yaptığı açıklamada, babasının en büyük isteğinin kapıyı çalınca kendisini kapıyı açması olduğunu belirterek bu nedenle cezaevine gitmeyip evde beklediğini söyledi.
"Bunu tarif edecek hiçbir kelime yok, inanılmaz bir duygu. Hiç bugünü düşünmemiştim. Şu an heyecanla bekliyorum" diyen Yağmur Balbay, haberi ilk öğrendiğinde evde bağırarak babasını çıkacağını müjdelediğini anlattı.
Kardeşi Deniz'in de büyük sevinç ve heyecan yaşadığını dile getiren Balbay, onun hemen babası için bir resim yapmaya koyulduğunu söyledi.
Yağmur Balbay, tahliye kararını öğrenmeden önce, daha önce pek çok hayal kırıklığı yaşadıkları için çok umutlanmadığını ifade ederek babasından uzak herkesin kavuşmasını ve cezaevinde bulunanların da çabucak özgürlüğüne kavuşmasını diledi.
Mahkeme tahliye kararını "öncelik ve bağlayıcılığı" dikkate alarak verdi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin, Balbay'ın tahliyesine ilişkin kararı, Anayasa Mahkemesinin kararının şekil olarak ifade ettiği "öncelik ve bağlayıcılığı" dikkate alarak verdiği belirtildi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararında, Anayasa Mahkemesinin, uzun tutuklulukla ilgili yaptığı bireysel başvuruda, haklarının ihlal edildiğine ve 5 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdiği Balbay hakkındaki 4 Aralık 2013 tarihli karara yer verildi.
Kararda, yargılamanın ve tutukluluğun uzun sürüp sürmediğini tespit etmek için yargılamanın adil ve makul sürede bitirilmesi hususunda, mahkeme heyeti ile tarafların gerekli dikkat ve özeni gösterip göstermediklerinin dikkate alınması gerektiğine işaret edildi.
''Ergenekon" davası olarak bilinen 86 sanıklı dosyanın ilk duruşmasının 20 Ekim 2008'de yapıldığı, daha sonra iddialarla irtibatlı olarak bu dosyayla 21 davanın birleştirildiği belirtilen kararda, mahkemenin davanın esasıyla ilgili kararını 5 Ağustos 2013'te açıkladığı, yargılamada 4 yıl 9 ay 15 günlük süre geçtiği, yargılama sürecince vefat eden ve firari sanıklar dışında 268 sanığın savunmalarının alındığı ve 151 tanık dinlenildiği kaydedildi.
Mahkeme kararında, 4 yıl 9 ay 15 günlük yargılama aşamasının kesintisiz olarak sürdürüldüğü, yargılama süresi içinde birleşen dosyalar dahil olmak üzere celse sayının 620 ve duruşma tutanaklarının 40 bin sayfadan fazla olduğu aktarıldı.
Yargılama sırasında bir kısım sanıklar ve avukatlarının yargılamayı aksatacak söz ve davranışlarda bulundukları, yargılamayı durduracak şekilde duruşma salonu içinde 13 Aralık 2012, 11 Mart 2013 ve 8 Nisan 2013'te olayların cereyan ettiği bildirilen kararda, 8 Nisan 2013'te duruşma salonunun dışında da olayların meydana geldiği ve duruşmanın 11 Nisan 2013'e ertelenmesine hükmedildiği hatırlatıldı.
Balbay'ın da içinde bulunduğu pek çok sanığın yargılama boyunca duruşma disiplinini bozucu hareket etmek suretiyle yargılamanın uzamasına neden olduğu savunulan kararda, şu ifadelere yer verildi:
''Dosyanın sanık, tanık ve birleşen dosya sayısının fazlalığına, dosyanın karmaşıklığına, dosyada birçok iddiaların bulunmasına, davanın önemine, yargılama sırasında yargılamayı aksatacak ve durduracak duruşma disiplin ve düzenine aykırı söz, davranış ve olayların çokluğuna rağmen, dava, olabilecek en kısa sürede bitirilmiş ve CMK 102/2 maddesinde TMK kapsamı dışında kalan suçlara bakmakla görevli ağır ceza mahkemelerinde tutuklu sanıklar için öngörülen azami 5 yıllık tutukluluk süresi dahi geçirilmeden sonuçlandırılmıştır.''
Kararda, Balbay'ın 17 Aralık 2012 tarihli duruşmadaki ''Şimdi siz bizi ikinci davanın sanıkları olarak 272 celsedir yargılamaktasınız. 1. iddianamenin sanıklarını da 250 celse yargıladınız. İnternet Andıcı, Islak İmza ve Aydınlık Gazetesi sanıklarını da 50 celse yargıladınız. Bunların toplamı 600 celse ediyor. Türkiye'de bir ağır ceza mahkemesinin yılda 4 kez duruşma yaptığı dikkate alınırsa, siz 150 yıldır yargılama yapmaktasınız'' beyanları da yer aldı.
5 yıllık azami süre
Balbay'ın dava kapsamında 34 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldığı anımsatılan kararda, sanığın Anayasa Mahkemesine başvurduğu 26 Aralık 2012 tarihi itibarıyla 3 yıl 9 ay 20 gün, Anayasa Mahkemesinin kararını açıkladığı 4 Aralık 2013 tarihi itibarıyla da 4 yıl 8 ay 28 gün tutuklu kaldığı aktarılarak, kanunda öngörülen 5 yıllık azami sürenin her iki durumda da dolmadığı belirtildi.
Kararda, şunlar kaydedildi:
"Anayasa Mahkemesi, 'devlet aleyhine işlenen cürümler' kapsamında suç işlemiş olduğuna dair karar verilmiş olsa ve bu sanıklar tutuklandıkları tarihte milletvekili olmasalar dahi seçilmiş milletvekili sanıkların tutuklu bulundurulmasını makul sürenin aşılmış olduğu şeklinde yorumlanmıştır. Kanunun bu açık hükmü karşısında, Anayasa Mahkemesinin tutuklulukta makul sürenin aşıldığı yönündeki kararının seçilmiş milletvekillerine özgü olarak ve seçilme hakkı dikkate alınarak verilmiş bir içtihat özelliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Anayasamızın 153/son maddesine göre, Anayasa Mahkemesi kararları, Resmi Gazete'de hemen yayınlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.''
Anayasa Mahkemesi kararının "öncelik ve bağlayıcılığı"
Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları gereği, mahkemenin hüküm verdikten sonra, hükmen tutukluluğuna karar verdiği sanıklarla ilgili herhangi bir tasarrufunun söz konusu olmadığı belirtilen kararda, Anayasa Mahkemesi kararının şekil olarak ifade ettiği öncelik ve bağlayıcılığı dikkate alınarak hükmen tutuklu sanık Mustafa Balbay'ın tahliyesine, ceza miktarı dikkate alınarak yurt dışına çıkış yasağı uygulanmasına karar verildiği bildirildi.
Balbay, 6 Mart 2009'dan bu yana cezaevinde
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Ergenekon davasında kararını 5 Ağustos 2013'te açıklamış, 6 Mart 2009'dan bu yana cezaevinde bulunan Mustafa Balbay'ı 34 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırmıştı.
Eski Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal hakkında ise 12 yıl 6 ay hapis cezası veren yerel mahkeme, 17 Nisan 2009'da tutuklanan Haberal'ın, 4 yıl 3 ay 18 gün tutukluluk süresini göz önünde bulundurarak tahliyesine karar vermişti.
Mahkemenin gerekçeli kararının yazımını tamamlamasının ardından dosya Yargıtaya gelecek. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanacak tebliğnamenin davaya bakacak Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmesinin ardından, Daire, Ergenekon davasıyla ilgili son kararını verecek.
Anne ve babası büyük sevinç yaşadı
Balbay'ın Nazilli'de yaşayan annesi Melek ve babası Fevzi Balbay evlerinde, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin alacağı kararı beklerken televizyondaki son dakika haberiyle oğullarının tahliye edileceğini öğrenince büyük sevinç yaşadı.
Balbay'ın babası Fevzi Balbay, oğlu hakkında verilen tahliye kararından duyduğu memnuniyeti, "Bugün bizim bayram günümüz. Bundan daha büyük mutluluk olur mu" sözleriyle ifade etti.
Anne Balbay oğluna sevdiği börekten hazırladı
Anne Melek Balbay ise oğlunun tahliye olma ihtimali nedeniyle avukatı aracılığıyla kendisinden sevdiği börekten yapmasını istediğini belirterek, "Arayıp soranlara teşekkür ederim. Evladımın istediği böreği hazırladım. Şimdi yanıma gelmesini bekliyorum. Çok şükür bugünleri de gördük" diye konuştu.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay'ın tahliye haberini alan çok sayıda partili ve vatandaş da Balbay ailesinin evine gelerek sevinçlerine ortak oldu.