EN RİSKLİ FAY BÖLÜMLERİ TUZLA-BAKIRKÖY-ADALAR-ÇEKMECE VE SİLİVRİ HATTI
İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve EMCOL Araştırma Merkezi Koordinatörü Prof. Dr Namık Çağatay’ın öncülüğünde hazırlanan “Marmara Denizi Çökel Karotlarında Eski Deprem Kayıtlarının Analizi ve Yaşlandırılması” adlı çalışmayla Marmara Denizi’nin 5 bin yıllık deprem tarihçesi ile tarihi depremlerin oluşum yerleri ortaya çıkarıldı.
Deniz tabanı ve altından alınan çamur tabakalar laboratuvar ortamında analiz edilirken, projenin ardından en riskli fay bölümlerinin Tuzla-Bakırköy (Adalar fayı) ve Çekmece-Silivri (Orta Sırtı) fayları olduğu belirlendi.
7.2 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM!
Milliyet Gazetesi'nden Mert İnan'a Marmara’daki çalışmaları hakkında bilgi veren Prof. Dr. Çağatay, Adaların güneyinden batıya uzanan 45 kilometrelik fayın son olarak 1894 yılında kırıldığını, yeni bir kırılma anında 7.2 büyüklüğünde deprem üreteceğini söyledi. Çağatay, yaptıkları çalışma ile 1999 depreminden sonra Karamürsel açıkları, İzmit Körfezi ve Çınarcık çukurunun deniz tabanında deprem ve tsunamiye bağlı olarak 30 santimetre kalınlığında ince kum, çamur ve bitki çökellerinin oluşturduğu bir katman tespit ettiklerini de vurguladı.
Deniz tabanından ‘karot’ adı verilen örnekler alarak, laboratuvarda sedimentolojik, kimyasal ve fiziksel analizler yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Çağatay, “Risk teşkil eden en önemli fay Tuzla önünden Bakırköy açıklarına uzanan fay hattı ile ‘Orta Sırt’ adını verdiğimiz Bakırköy’den Silivri’ye uzanan hat oluşturuyor. Kırılmanın tek parça değil, belli zaman aralıklarıyla, kısımlar halinde olmasını tahmin ediyoruz. Ancak her biri 50-70 kilometre olan fay hatları parçalar halinde bile kırılsa 7’den büyük depremler olacak” dedi.
"YAKIN ZAMANDA BİR DEPREM YOK AMA..."
Çağatay, elde edilen verileri şöyle anlattı: “1999 depreminde oluşan kırığın Gölcük’ten Tuzla açıklarına kadar ulaştığını tespit ettik. Marmara Denizi’nin Tuzla ile Tekirdağ çukuru arasındaki bölümünde sismik boşluk var. Bu boşluklar bize yakın bir zamanda büyük bir deprem olmadığını söylüyor. Sismik boşlukların depremlerle doldurulması gerekiyor. Adalar Fayı, 1894’de, Tekirdağ-Saroz arasındaki segment ise 1912’de kırıldı.
Bakırköy-Silivri fay hattının eldeki verilere göre kilitlenmiş durumda olduğu tahmin ediliyor. Olası büyük deprem ya Tuzla fayından batıya doğru, ya da kilitlenmiş olduğunu tahmin ettiğimiz Orta Sırt yani Çekmece-Silivri hattında olacak. Marmara Denizi tabanında faylar boyunca gaz ve su çıkışları söz konusu. Özellikle Marmara Adası kuzeyinde, orta sırt üzerinde gaz ve petrol sızıntısı var.”
''KABUL EDİLSE DEPREMİ BİLECEKTİK''
Prof. Dr. Çağatay depremi önceden tahmin etme imkânı vereceğini savunduğu MARDEP projesinin hayata geçmediğini de belirterek buna ilişkin şunları söyledi: “2011’de MARDEP projesini hazırlayarak DPT’ye sunduk. 15 milyon euro bütçe ile üç yılda tamamlanabilecek hayati önemdeki bu proje önerimiz DPT tarafından kabul edilmedi. Şayet proje hayata geçseydi Marmara Denizi tabanındaki 3 bölgede gaz, sıvı çıkışları ve sismik etkinlik gerçek zamanlı olarak çok uzun süre izlenmiş olacaktı. Depremi önceden tahmin etmede büyük katkıları olacak proje maalesef hayata geçirilemedi.”