Peki laiklik nedir? Laiklik ilkesi ne demektir? Hangi ülke laiklik ile yönetiliyor? Hangi ülkelerin anayasasında laiklik yok ve din ibaresi bulunuyor? Laiklik ile ilgili detaylar haberimizde...
LAİKLİK NEDİR?
Laiklik veya laisizm (Fransızca: Laïcisme); devlet yönetiminde herhangi bir dinin referans alınmamasını ve devletin dinler karşısında tarafsız olmasını savunan prensiptir. Fransızca'dan Türkçe'ye geçmiş olan "laik" sözcüğü, "din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk" anlamına gelen Latince "laicus" sözcüğünden gelmektedir. Roma döneminde din adamlarına "Clerici" din adamı olmayanlara da "Laici" adı veriliyordu.
Aynı terimin İngilizce karşılığı ise Secularity olup, din ve devlet işlerinin ayrı tutulması anlamına gelir. Latince bir kelime olan çağ anlamına gelen "saeculum" kelimesinden geçmiştir. Sekülerizm Türkçeye lâiklik, çağdaşlaşma veya dünyevileşme olarak üç farklı terimle çevrilebilmektedir. Fransa'da lâiklik için Laïcité (Laicisme) terimleri kullanılmaktadır. Kavramlar, her iki biçimde de cismi ve bilimsel olan ile soyut ve dinsel olanın birbirine karıştırılmamasını ifade etmektedirler.
Siyasi anlamı üzerindeki tartışmalarda ise laiklik, liberalizmin fikri kaynaklarından biri sayılır ve siyasi kudretin dini kudretten ayrılmasını ifade eder. Teokratik devletten demokrasiye geçerken devlet otoritesiyle din otoritesi sınırlandırılmış, laiklik klasik demokrasinin gerekliliğinin bir icabı olmuştur. Buna göre kavram, çağdaşlaşma ve insan hakları ile yakın bağlantılıdır.
Hukuki tanımlara göreyse en yaygın tanım, devlet ile din işlerinin ayrılmasıdır.' Devlet, bir dine inanıp inanmama meselesini özel bir problem sayar, fertlerinin sadece maddi yönüyle ilgilenir, kendisi devlet olarak hiçbir dini taşımaz, hiçbir dini ayine iştirak etmez, fakat fertlerin her türlü dini serbestliklerini kabul eder. Devlet, dini esaslara dayanan kanunlar yapamayacağı gibi, bütün dinlere eşit mesafede durur ve hiçbir şekilde dinlerin ibadet hüküm ve kurallarına müdahale edemez. Bununla birlikte din adına devlet düzenini bozacak davranışları önlemekle yükümlüdür.
Atatürk'e göre lâiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürluğü de demektir.
Kavramın tarihsel gelişimi Katolik Avrupa ile Anglosakson Avrupa arasında bir nüans yaratmıştır. Katolik ülkeler laik, diğerleri sekülerdir. Laik ülkelerde daha çok din devletin denetimi altındadır; buna mukabil seküler ülkelerde din ile devlet özerk iki alandır. Protestan ve Anglikan ülkelerdeki sekülerizm, günlük hayatı belirleyen dünyevi bir yaşama tarzını ifade eder ve dünyevi işlerde dini dışarda bırakmak anlamını edinir. Bu ülkelerde milli kiliselerin Roma Kilisesinden ayrılmışlığı, Kraldan ayrı özerk kurum oluşu da kavrama etkinlik kazandırmıştır.
Bu aynı zamanda uluslaşma ve burjuvazinin ortaya çıkışıyla da ilgilidir. Laikliğin Bizans sezaropapismine ve elitist hakimiyete, sekülerizmin ise Roma paganlığına ve vicdan özgürlüğüne yakın olduğu belirtilmiştir.
Devlet ve din arasındaki ilişkilere bir temel sağlayan laiklik, bu ilişkiler açısından üç özellik gösterir: Devlet dine bağlıdır (teokrasi, Tibet); din devlete bağlıdır (imparatorluk, Bizans, Osmanlı, İngiltere, Rusya); ikisi de özerktir (demokrasi, ABD, Avustralya, Belçika). Laik devleti Duguit şöyle tanımlar:
“Din konusunda kendisi tarafsız olup, mensupları bir dini taşımakla birlikte kendisi devlet olmakla hiçbir dini özellik göstermeyen ve hiçbir din ayini yapmayan ve kendi namına yaptırmayan devlet.” Bugün bütün dünyada, cismani ve ruhani ayrılık anlamındaki temel ilkeler kabul görmekle birlikte, her devletin toplumuna ve kültürüne has özellikler de kavrama girmiştir.
Atatürk'e göre “her faydalı ve yeni şeye karşı çıkmak irticadır”. İrtica, devletin laikleşmesiyle ilgili olarak kanun koyucunun hukuki normlarına aykırı hareketler, devletin dayandığı ana değerlere aykırı görüşleri bu açıdan etiketlemesi şeklinde tanımlanmakla beraber, dini kamuoyundaki dini vecibeleri yerine getirme davranışları ile bu anlayış sıklıkla karıştırılmakta, hatta seçimle işbaşına gelse dahi eğer bu aykırılık görülürse devlet en başta ordu kurumu olmak üzere müdahale edebilmektedir. Burada devlet, demokratik açıdan her türlü düşünceye geçit verse bile, bu düşüncelerin dine dayanıp dayanmadığı noktasında laikliğe aykırı hareketler kapsamında irticayı temel terim olarak benimsemiştir.
TÜRKİYE'DE LAİKLİK
Laik toplum ve devlet yapısına verdiği önemle Ziya Gökalp, Fuat Köprülü, Atatürkçü düşünceyi başarı ile edebiyat alanına kazandıran Falih Rıfkı Atay, Türk Hümanizmi eseri ile Suat Sinanoğlu, Atatürk döneminin efsane Milli Eğitim Bakanı ve Dünya Klasikleri'nin Türk diline kazandırılmasını sağlayan Hasan Âli Yücel, Tonguç Baba olarak anılan ve Köy Enstitüleri alanındaki üstün çalışmaları ile bilinen İsmail Hakkı Tonguç, Cumhuriyet'in 50. yılına armağan ettiği Türkiye’ de Çağdaşlaşma isimli kitabı Türkiye Cumhuriyeti tarihinin 75 adetlik ender kitapları arasında gösterilen Niyazi Berkes, daha gerilere gidilecek olursa Yunus Emre gibi tarihi kişilikler Türkiye'de hümanist değer yargısının gelişmesine rehberlik eden saygın düşünürler oldular.
Türk Hümanizmi adlı eserinde Suat Sinanoğlu, Atatürk'ün devrimlerinin ve reformlarının getirdiği kurum ve kuruluşların hümanist ruhu temsil ettiklerini ve bu ruhun TBMM, Medeni Kanun gibi eserleri taşıdığını belirtti. Bir insani değerler sistemi olarak tanımlanan hümanizm, cinsiyet, inanış veya başka bir fark gözetmeyen ulusçu ve eşitlikçi yapısı ile Laik Cumhuriyet'in temel felsefesi olduğu biçiminde yorumlandı.
Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması yolunda hukuk alanında yapılan devrimler ve yenilikler, Cumhuriyet döneminin en önemli çağdaşlaşma hamleleri olarak ceza hukuku ve medeni hukuk düzenlemeleri ile gerçekleştirildi. Kadın veya erkek, kişisel kanaatlerine bağlı olmaksızın tüm vatandaşların eşit yasal haklara sahip olmaları ve hukuk birliğinin tesis edilmesi bu alanlardaki düzenlemeler ile gerçekleştirildi. Gerçekleştirilen hukuk devrimi ile Sened-i İttifak'tan bu yana devam eden anayasallaşma süreci tamamlandı, hem hukuk hem de eğitim alanlarında Tanzimat ile birlikte oluşturulan ikili yapılara son verildi ve çağdaşlaşma süreci temellerine oturtuldu.
Türkiye Cumhuriyeti, ulusal bir devlet olarak kurulmuştur. Yani toplum, kendi kaderi hakkında karar verebilme erkine sahiptir ki; bu topluluğa “Türk ulusu” denir. Ulusun tebaası ne bir ırk, ne de bir ümmettir. Ulus, haklarını akla göre düzenleyen toplumdur. Bu bakımdan egemenliğin kayıtsız şartsız ulusun olması demek, devletin “lâik” olması demektir. Bazı çevreler, Türk Hukuku’nda lâikliğin bir tanımının olmadığını iddia etmektedirler. Oysa Anayasanın 24. maddesi, lâikliği, rasyonalist felsefenin çözümlemesine göre tanımlamıştır:
“Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. - Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Madde 24"
HANGİ ÜLKELER LAİK?
Laik olarak tanımlanan ülkeler:
AFRİKA
Angola, Benin, Botsvana, Burkina Faso, Burundi, Kamerun, Yeşil Burun Adaları, Çad, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Etiyopya, Gabon, Gine, Liberya, Mali, Namibya, Senegal, Somali, Güney Afrika.
AMERİKA
Bolivya, Brezilya, Kanada, Şili, Kolombiya, Küba, Ekvador, El Salvador, Honduras, Meksika, Paraguay, Peru, Puerto Rico, Uruguay, Venezuela, ABD…
ASYA
Çin, Tayvan, Doğu Timor, Hindistan, Japonya, Kazakistan, Kuzey Kore, Güney Kore, Kırgızistan, Laos, Moğolistan, Nepal, Filipinler, Singapur, Tacikistan, Tayland, Türkmenistan, Özbekistan, Vietnam…
AVRUPA
Arnavutluk, Ermenistan, Avusturya, Azerbaycan, Beyaz Rusya, Belçika, Bosna Herkes, Bulgaristan, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Estonya, Finlandiya, Fransa, Galler, Gürcistan, Almanya, Macaristan, İrlanda, Kuzey İrlanda, İskoçya, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Makedonya, Moldova, Karadağ, Hollanda, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Türkiye…
OKYANUSYA
Avustralya, Mikronezya, Yeni Zelanda
ANAYASASINDA DİN İBARESİ OLAN ÜLKELER
Afganistan, Cezayir, Arjantin, Bahreyn, Bangladeş, Bhutan, Brunei, Comoros, Kosta Rica, Danimarka, Cibuti, Mısır, İngiltere, İzlanda, İran, Irak, İsrail, Ürdün, Kuveyt, Libya, Lihtenştayn, Malezya, Maldivler, Malta, Moritanya, Monako, Fas, Norveç, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Somali, Sri Lanka, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri Vatikan, Yemen…
İSMAİL KAHRAMAN LAİKLİK İLE İLGİLİ SÖZLERİ
TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın yeni Anayasa'ya ilişkin "Laiklik bir kere yeni Anayasa'da olmamalıdır. Dünyada üç Anayasa'da laiklik var. Fransa, İrlanda, bir de Türkiye... Tarifi de yok. İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır. Dindar Anayasa meselesinden Anayasamızın kaçınmaması lazım” demişti.
Sosyal medya bu haritayı konuşuyor!
Sosyal medya bu haritayı konuşuyor!
Piramit Haber Piramit Haber
Türkiye
Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın Laiklik ile ilgili sözleri hem siyasi partilerde hem de sosyal medyada büyük tepki topladı.
Paylaş: