Hürriyet Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, TSK'nın Azez-Cerablus hattındaki gelişmelere ilişkin, IŞİD'in Suriye'deki varlığına karşı ne yapacağı hususunda ne yapacağına ilişkin kritik iddialara yer verdi.
Habere göre, Cumhurbaşkanlığı, hükümet, Dışişleri Bakanlığı, MİT, yoğun çatışmaların yaşandığı Azez ve Mare’nin IŞİD’in eline geçmemesi için ABD’nin Kobani ve Tel Abyad’da PYD’ye verdiği desteğin benzerinin TSK tarafından Suriyeli muhaliflere verilmesini istiyorlar.
Bu kapsamda muhaliflerle savaşan IŞİD mevzilerinin Türkiye topraklarında konuşlanmış uzun menzilli Fırtına toplarıyla ya da havadan vurulması, muhaliflere silah ve mühimmat desteği verilmesi bekleniyor.
Bu kapsamda muhaliflerle savaşan IŞİD mevzilerinin Türkiye topraklarında konuşlanmış uzun menzilli Fırtına toplarıyla ya da havadan vurulması, muhaliflere silah ve mühimmat desteği verilmesi bekleniyor.
TSK'DAN NE BEKLENİYOR?
TSK’dan beklenen kısa vadeli adımlar arasında askerin Suriye topraklarına geçmesi yok. Ayrıca Cerablus’un ve ardından Azez’e dek uzanan 90 kilometrelik hattın, Kürt gruplar tarafından değil, Azez’de IŞİD’i yenilgiye uğratıp doğuya doğru ilerleyebilecek Suriyeli muhaliflerin eline geçmemesinin Türkiye’nin çıkarına olacağı değerlendirmesini yapıyorlar. Böyle bir adımın IŞİD’i hedef alacağı için ABD’nin öncülük ettiği uluslararası koalisyon tarafından destek bulacağı hesap ediliyor.
TSK'NIN ÖNGÖRÜLERİ
Haberde yer alan kritik bilgilere göre, TSK, el altından lojistik destek yapması yasal olarak mümkün olmadığını, fırtına toplarının ya da Hava Kuvvetleri’nin kullanılması talebini, güvenlik tehdidi karşısında savunma amaçlı başvurulacak yöntem olarak değil ‘taarruz yöntemi’ olarak değerlendirdiğini, bu nedenle de bu adımı attığında uluslararası tepkilerin sert olacağını ve saldırıya maruz kalmadıkça adım atılmaması gerektiğini düşünüyor.
TSK, PYD VE IŞİD'İN SAVAŞINDA TARAF OLMAK İSTEMİYOR
Ayrıca uluslararası koalisyonu yönlendiren ABD’nin, Azez’de IŞİD ile savaşan grubun büyük bölümünü ‘kırmızı liste’de tuttuğuna, yani terörist unsurlar olarak gördüğüne dikkat çeken TSK, iki terörist grubun savaşında bir tarafa askeri destek vermek istemiyor ve PYD ile IŞİD’in mücadelesinde de taraf olmadığını gerekçe gösteriyor.
TSK'NIN KRİTİK GEREKÇESİ: KOMUTA KADEMESİNDEKİ DEĞİŞİM
Sivil otoritenin, ‘güvenlik tehdidi’ gerekçesine de katılmayan TSK, bünyesindeki komuta kademesi değişimine ve yeni bir hükümet kurulacak olmasına da dikkat çekerek, atılması istenen adımların zamanlamasının da yanlış olduğuna işaret ediyor. Sonuç olarak, bu adımların Suriye konusunda yeni kurulacak hükümetin ve yeni TBMM Genel Kurulu’nun da elini bağlayacağı tespiti yapılıyor.
ORTAYA ÇIKAN SON TABLO: TSK HEDEF OLMADIKÇA SAVAŞA MÜDAHİL OLMAYACAK
Bu çerçevede ortaya çıkan tablo şu: TBMM Başkanı seçilip, Başkanlık Divanı oluşmadan, yeni bir hükümet kurulmadan TSK’nın adım atması beklenmiyor. Bu çerçevede, sınırda güvenlik tedbirlerinin yoğunlaştırılması, bölgeye askeri sevkıyat yapılması, bölgedeki istihbarat faaliyetlerinin artırılması, angajman kuralları çerçevesinde TSK unsurlarının teyakkuzda kalması gibi adımlar dışında bir adım atılmayacak. TSK hedef olmadıkça savaşa müdahil olmayacak.