Akıncı, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını gözeterek, Kıbrıs sorununda çözüm odaklı bir siyaset izleyeceğini söyledi. Kıbrıs müzakerelerinde taraflar arasındaki 11 Şubat 2014 mutabakatı çerçevesinde kalacağını ifade eden Akıncı, söz konusu uzlaşmaya Türkiye’nin ve Derviş Eroğlu’nun da onay verdiğini hatırlattı.
BM Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin 4 Mayıs’ta adaya geleceğini söyleyen Akıncı, Eide ile Kıbrıs müzakerelerinin bundan sonrasını ele alacaklarını söyledi.
Türkiye ile ilişkiler
Türkiye ile ilişkilerin karşılıklı saygıya dayalı, kişilikli bir ilişki olacağını düşündüğünü söyleyen Akıncı, "Kıbrıslı Türklerin kendi kurumlarında söz sahibi olmasını ve bu kurumları da iyi yönetmesini istiyorum. Kıbrıs Türk Hava Yolları’nda olduğu gibi kurumların batırılmasına şiddetle karşıyım. Her türlü ilişkide ne çatışmacı ne de teslimiyetçi bir çizginin izlenmesi taraftarıyım” diye konuştu.
"Ana vatan sevgisi yüreklerde olan bir duygudur. Duygusal anlamı büyüktür" diyen Akıncı, ana vatan duygusunun tarihten ve kültürel bağlardan gelen bir duygu olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
"KKTC diye bir devlet var. Bu devleti de tanıdım diyen bir Türkiye Cumhuriyeti var. Bu ilişkilere dikkat etmek gerekiyor. Çünkü kendi ayakları üzerinde duran, kendi kendini yöneten, duygusal anlam bir yana, kardeş ilişkisi içinde bir Türkiye isteyen Kıbrıs Türk toplumunun varlığı, Türkiye'nin aleyhine bir durum değil."
Akıncı, hedefinin, KKTC'nin kendi kendine yetebilen, kendi demokrasisini ve ekonomisi güçlendirme çabası sergileyen bir ülke haline gelmesi olduğunu belirterek, KKTC'nin bu sayede gelecekte federal bir yapı içinde Rumlar karşısında ezilmeden AB kurumları içinde yaşayabileceğini söyledi.
Merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın "Türkiye'nin istemediği kişi buralarda Cumhurbaşkanı seçilemez" sözüne atıfta bulunan Akıncı, şunları kaydetti:
"Halbuki aslolan Kıbrıs Türk halkının istemediğinin seçilememesi olmalıydı. Yıllarca Türkiye'den yetkililer çeşitli dönemlerde şu ya da bu biçimde, şu ya da bu oranda seçimlerimize müdahil oldular. Bu kez Türkiye hükümeti böyle bir müdahalede zaten bulunmayacağını, hatta ima bile etmeyeceklerini söyledi. Bilhassa sayın Bülent Arınç'ın ağzından da bu ifade edildi."
İlk ziyaret Türkiye'ye
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin sorulması üzerine Akıncı, "Bir tebrik telefonu şeklindeydi. Sohbet ettik kısaca, çünkü zaten havaalanındaydı, ayrılmak üzereydi. Sohbette öne çıkan Türkiye'yi ziyaret konusu oldu. 'Herhalde Türkiye'yi ilk ziyaret edecek yer olarak seçeceksin' dedi. Tabi ki öyle olacaktır. Yemin töreni Perşembe günü olacak. Ondan sonraki süreçte de kendilerine en uygun zaman neyse, birlikte kararlaştıracağımız bir tarihte bu ziyareti gerçekleştirmekten memnuniyet duyacağım" diye konuştu.
Maraş sorunu
Maraş denince, telle çevrilmiş ve 40 yıldır yılanlara terkedilmiş bir bölgeden bahsedildiğini belirten Akıncı, "Ben bunu üç ayaklı bir biçimde müzakere edelim ve sonuçlandırırsak yaşama geçirelim diye önerdim. Bu da vizyonumun bir parçasıydı. Kapalı Maraş, BM denetiminde sahiplenince yerleşime açılabilir" dedi.
Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümünde iki tarafın da ortak ihtiyaç hissetmesi halinde bir başlangıç noktası olabileceğine dikkati çekerek, "Bir doğalgaz olayından birçok gerginlik ortaya çıktı. Bunlar bizi ancak gerginliğe taşır. Biz istikrar istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"Rum tarafı egemen olma tutumu sonlanmalı"
Akdeniz’den çıkan doğal kaynaklar konusuna da değinen Akıncı, Rum tarafının bugüne kadar izlediği "egemen devlet" olma tutumunun son bulması gerektiğini söyledi. Akıncı, daha derinlerdeki bir zenginliğin şimdiden kavgasını yapmak yerine, gelecekte o zenginliğin nasıl paylaşılabileceğinin akılcılığını sergilemek gerektiğini vurguladı.
Mustafa Akıncı, "Federal çözümde doğal kaynaklar da federal otoriteye ait olacak. Doğalgaz da onlardan biridir. Bunların oturup konuşulması lazım" diye konuştu.