Çağ Üniversitesi Psikoloji Bölümü öğrencisi Özgecan’la aynı sınıfta okuduğunu belirten B.N.G. Habertürk'e yaşadıklarını anlattı. B.N.G. olayın yaşandığı çarşamba günü yaşadıklarını şöyle aktardı:
“"HER İSTEDİĞİNİ ALDI, MUTLUYDUK"
AVM’ye gittik, gezdik dolaştık. O gün çok mutluydu. Her istediğini, gezerken gördüğü kıyafetleri aldı. Mutluyduk. Telefonu bozuk olduğundan benim telefonumdan ablasına AVM’de olduğumuzu, çıkışta da AVM’den çıktığımızı mesaj attı. Daha sonra durağa gittik, benim otobüsüm önce geldi. Ona sarıldım, durağın önünde bıraktım.
Saat 20.00 sıralarıydı. Gece 22.30’da ablası arayıp Özgecan’ın gelmediğini söyledi. Yağmur vardı, ben 5-10 dakika sonra gelebileceğini söyledim. Daha sonra tekrar ablasına ulaştım. Gelmediğini öğrenince bir şeyler yapmamız gerektiğini söyledim. Onlar da zaten polise başvurmuşlar. Böyle bir şey olacağını ben aklımdan bile geçirmiyordum.
Gece boyunca sürekli ailesiyle konuştuk, bulununcaya kadar ailesiyle irtibattaydım. Jandarma cuma sabahı arayıp beni ifade için çağırdı. Ben öğrendikten sonra kötü durumdaydım. Kendime gelemedim uzun süre. Sanırım kıyafetlerini teşhis için çağırdılar. Olay günü krem rengi kazağı vardı, yeşil montu vardı. Onlardan teşhis ettim.”
"PSİKOLOJİK DESTEK ALIYORUM"
“Psikolojik destek almaya başladım. Çok kötüyüm, kendime gelemiyorum. O gün çok mutluyduk, bunların olabileceğini hiç düşünmüyorduk. Hâlâ böyle bir şey olduğuna inanamıyorum, inanmak istemiyorum. En yakın arkadaşımdı, biz çok yakındık. Bir daha o okula dönebileceğimi zannetmiyorum. Yeniden sınava girip başka bir okul kazanabilirim"
ÖLÜME GİTMEDEN EN SON ONU GÖRMÜŞTÜ
Ozgecan Aslan'ın arkadaşıyla AVM'de buluşmasının ardından adeta 'ölüme gittiği' o minibüse binmeden evvel günü birlikte geçirdiği sıra arkadaşı B.’nin babası Selçuk G. kızının neden cenazeye katılmadığını anlattı.
"BUHRAN GEÇİRDİ"
Al Jazeera Türk'e konuşan Selçuk G., Özgecan'ın kızının böylesine insanlık dışı bir olayla anılmasını istemediği için onu saklamaya çalıştığını belirten Selçuk G., “Olay üzerine hemen özel otomobilimle Tarsus’a geldim, kızımı kaldığı yurttan alıp eve götürdüm. Ayakta duracak hali yoktu, buhran geçiriyordu, bu ruh halinden hâlâ sıyrılabilmiş değil. Sürekli ‘Böyle bir şey nasıl bizim başımıza geldi’, ‘İnanamıyorum, nasıl olur’ diye söylenip duruyor” dedi.
Selçuk G., Özgecan’ı kendi kızı gibi gördüğünü ve bu vahşetin yarattığı travmayı kendi ailesinin de yaşadığını şu sözlerle aktardı:
"EN ÇOK SEVDİĞİ ARKADAŞI O"
“Bu çocuklar daha 19 yaşında. Alışveriş yapıyorlar, bankada işleri varmış, onları hallediyorlar. Sonra kızım yurduna gidiyor, hatta kızcağızın telefonu bozukmuş, benim kızımın telefonundan annesini mesajla bilgilendiriyorlar. Bir gün sonra geldikleri yerleri göstermiş kızım polislere. Sonra talihsiz yavrunun, yani arkadaşının elbiselerini göstermişler. Bu yüzden kızım buhran yaşıyor. En çok sevdiği arkadaşı o.”
ÖZGECAN'IN ARKADAŞI EĞİTİMİNE DEVAM EDEBİLECEK Mİ?
Kızının her şeye rağmen eğitimine devam etmesini istediğini de belirten Selçuk G., “Aynı Özgecan gibi yüzde 50 bursla aynı bölümde okuyordu benim kızım da.
Hayat devam ediyor ve kızımın okuluna, eğitimine devam etmesini istiyorum, Onca emek harcadı, eğitim öğretim hayatına dönmesini istiyorum. Yine aynı okuluna gidecek, aynı yurdunda kalacak. Tabii kendisi ister mi bilemem. Bunun psikolojisini kaldırmak zor gelebilir ona. Gittiği her yerde o gelecek aklına.
Eğer gitmek istemezse de zorla gönderemeyiz. Ama o zaman da yine sınava girer, başka bir okul kazanır. Ama mutlaka okuyacak, eğitimini tamamlayacak” dedi.
"TAZİYEYE AİLECEK GİDECEĞİZ"
“Kızım gitmedi, gidecek durumu yoktu. Ona olanları unutturmak için elimden geleni yapmaya çalıştım. Oraya ne şartlarda gidecekti. Düzelince ailecek gidip taziyelerimizi bildireceğiz.
Çocuğum bunalıma düştü. Allah göstermesin kafayı bozmasından korkuyorum. Hatırladıkça ağlıyor. Böyle bir ortamda onu nasıl cenazeye götürürdüm. Elinden gelen her şeyi yaptı kızım, aileyle birlikte o stresi yaşadı. Allah kimsenin başına vermesin. Nasıl bir stres bu, kızım perişan halde."