Kendi soy isimlerini öne alarak eşlerinin soy ismini kullanabildiğini hatırlatan Avukat Yıldız, “Kanunun bize verdiği tek yetki bu. Ancak müvekkillerimle birlikte açtığımız davalarda, müvekkillerim sadece kendi soy isimlerini kullanmak istiyorlar. Bunun nedeni de, kendi soy isimleri ile belli bir kariyere ulaşmış olmaları dışında, bu hakkın, bir kişilik hakkı olması.
Ancak kanun buna müsaade etmiyor. Biz de açtığımız davalarla, Türk hukukunun parçası olan onaylanmış uluslararası anlaşmaları, Türk Mahkemelerine uygulatarak, bu hakkı elde ettik. Bu hakların elde edilmesi için açtığım 5 dava ile birlikte, yaklaşık 10 senedir mücadele ediyoruz. Yargıtay da sonunda en üst kurulu nezdinde bu hakkımızı teslim etmiştir” dedi.
“BU KARAR EMSAL OLUŞTURUYOR”
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararının ellerine yeni ulaştığını ve emsal karar oluşturduğunu söyleyen Alev Yıldız, “Bu karar en yüksek yargı organı tarafından verilmiş bir karar. Hukuk Genel Kurulu’nun kararları hem yerel mahkemeleri, hem de Yargıtay’ın tüm dairelerini bağlamaktadır. Bu nedenle kadınlar bu karara dayanarak, yerel mahkemeden sadece kendi soy isimlerini kullanma haklarını elde edebilirler” dedi.
Ancak bunun için yine de dava açmaları gerektiğini dile getiren Yıldız, “Çünkü Nüfus İdaresi, sadece Medeni Kanun’u uygular, yargı içtihatlarını dikkate almaz. Bu yüzden Medeni Kanun’un 187. Maddesinin de değişmesi gerekiyor. Bu madde değişmediği sürece kadınlar, kendi soyadlarını kullanma haklarına sadece dava açarak kavuşabilirler” dedi.
Ancak bunun için yine de dava açmaları gerektiğini dile getiren Yıldız, “Çünkü Nüfus İdaresi, sadece Medeni Kanun’u uygular, yargı içtihatlarını dikkate almaz. Bu yüzden Medeni Kanun’un 187. Maddesinin de değişmesi gerekiyor. Bu madde değişmediği sürece kadınlar, kendi soyadlarını kullanma haklarına sadece dava açarak kavuşabilirler” dedi.
“ULUSLARARASI HUKUK TÜRK HUKUKUNA UYGULANDI”
Bu konuda beş dava açtığını bunlardan ilkinin, 2007 yılında kazandığı ve yerel mahkemelerde, Türkiye’de şimdiye kadar kazanılan ilk dava olduğunu hatırlatan Yıldız, “O zamana kadar yerel mahkemeler, kadının sadece kendi soyadını kullanmasını, kanun nedeniyle kabul etmiyordu. Ancak bizim açtığımız davada mahkeme, Uluslararası Hukuku, Türk hukukuna uyguladı ve davamızı kabul etti. Bu dava Türkiye’de bir ilk karardı. Ancak dosya Yargıtay aşaması görmediği için kesinleşen bir davaydı. Yargıtay’ın görüşü o tarihlerde yine aleyhteydi aslında. Bir başka davamızda ise, yerel mahkemenin lehimize verdiği kararı Yagıtay ilgili dairesi bozdu.
Ancak yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direndi. Bu şekilde Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenen davamız, Kurul’un yerel mahkemenin lehimize olan kararını onaması ile sonuçlandı. Bu sayede müvekkilim soyadını kullanma hakkına erişti. Bu şekilde de emsal bir karar oluşmuş oldu. Hatta açmış olduğum başka bir davada da, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararını esas alan Yargıtay’ın ilgili 2.Hukuk Dairesi, ilk kez görüş değiştirerek yerel mahkemenin lehimize olan kararını onadı” diye konuştu.
Ancak yerel mahkeme, Yargıtay’ın bozma kararına karşı direndi. Bu şekilde Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenen davamız, Kurul’un yerel mahkemenin lehimize olan kararını onaması ile sonuçlandı. Bu sayede müvekkilim soyadını kullanma hakkına erişti. Bu şekilde de emsal bir karar oluşmuş oldu. Hatta açmış olduğum başka bir davada da, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bu kararını esas alan Yargıtay’ın ilgili 2.Hukuk Dairesi, ilk kez görüş değiştirerek yerel mahkemenin lehimize olan kararını onadı” diye konuştu.