İnsanın karar verme sürecinde, çevresinin etkisinin ne denli önemli olduğunu gözler önüne seren bir sosyal psikoloji deneyidir. deneyi yürüten isim polonyalı sosyal psikolog, solomon asch'dir ve bu deneyiyle, sonrasında itaat eğilimine dair önemli saptamalarda bulunan stanley milgramı derinden etkilemiştir. asch deneyinin temel sorusu şudur:
" İnsan, doğru bildiğini sandığı şeyin tersini iddia eden bir grupla karşılaşırsa ne yapar?"
1951 ve 1952 yıllarında yürüttüğü deneyinde, asch'in kurduğu düzenek şöyledir: laboratuvarda belirli sayıda kişiden oluşan gruplara, sırayla birçok kart çifti göstermiştir. bu çift kartın birinde 3 tane çizgi vardır. bu çizgilerin biri kısa biri orta biri de uzundur. diğer karttaysa tek bir çizgi vardır. bu tek çizgi, diğer karttaki üç çizgiden biriyle aynı uzunluktadır ve algılama farklılıkları sorunu oluşmasın diye bu çizgilerin fiziksel gerçeklikleri belirgindir. deneklere, bu tek çizginin uzunluk olarak diğer kartlardan hangisine benzediği sorulmuştur. aslında, masadaki deneklerden sadece biri gerçek denektir; diğerleri ise pek tabii ki asch'in asistanlarıdır ve her defasında ne söyleyecekleri önceden belirlenmiştir. her kart çifti gösterildiğinde, asistanlar sırayla yargılarını söylemekte; esas deneğe ise söz sırası en sonda gelmektedir. ilk birkaç gösterimde, araştırmacılar doğru cevap vererek deneğin güvenini kazanırlar; fakat daha sonra sürekli yanlış cevap vermeye başlarlar. denek,s ıra kendisine gelinceye kadar herkesin yanlış cevap vermesinden rahatsız olmaktadır, ne var ki sıra kendisine gelince, onun da diğerlerinin verdiği cevabı(bu cevabın gerçekle ilgisi olmadığı açıkken) tekrarladığı görülmüştür.çok sayıde deneğin kullanıldığı bu araştırmada, katılanların %35'i, gruba uyarak, apaçık gördükleri şeyin tersini söylemiştir.
Milgram deneyi ve onun sonucu kadar çarpıcı olmasa da, her üç kişiden birinin, doğru olmadığını bildiği halde karar verme sürecinde grubun kararına katılması oldukça anlamlı.
Hayatın her anında da rahatlıkla görülebilecek bir sonuç. izlerken sıkıntıdan bayılıp çok kötü bulduğu bir film hakkında,sırf ödül aldı diye övgü dolu sözler sarf etmek; gündeme hakim beğenilerin etkisiyle,hiç dinlemediği/okumadığı şarkıcılar/gruplar/yazarlar hakkında şaşalı yorumlar yapmak hem günlük hayatta hem de sözlükte sıkça karşılaştığımız/karşılaşabileceğimiz davranış örnekleri nihayetinde.