Günümüzde başarısızlığın altında teknoloji bağımlılığı ilk sırada gelmektedir. internet, oyun, tv, akıllı telefonlar, çocuğun tüm enerjisi aldığı için ders çalışmaya istek ve enerji kalmamaktadır.
Ders çalışmak, internete girmek veya oyun oynamak kadar keyifli olmadığı için öğrenci kendini akışa bırakırsa beynin her zaman istediği keyif aldığı şeylere yönelir. Ve zihin her zaman sıkıntı ve zorluk veren işleri erteler, ertelemek için de bahaneler üretir. Başarı için sistemli çalışmak ve önce ders, sonra aktivite yönteminin kullanılması gerekir. Tıpkı en sevdiğiniz yemekten sonra az sevdiğiniz yada sevmediğiniz yemeği canınızın çekmeyeceği gibi.
Karne günü yaklaşmakta, öğrenciler kadar veliler de heyecanlı. Peki ne oldu da bu karne günlerinde çocuklarımızın yaşadığı heyecan yerini kaygı ve korkuya bıraktı?
Yapılan araştırmalara göre karne ve sınav dönemlerinde intihar oranlarının, gençlerde 2-3 kat arttığı ve bu oranın kız öğrencilerde daha fazla olduğu dikkat çekmektedir. 'Karnemi anne ve babama nasıl göstereceğim' diye düşünen, yüksek düzeyde başarısızlık kaygısı yaşayan çocuklar intihara teşebbüs edebiliyor. İntihar girişimlerinin yanında karnedeki düşük notlar nedeniyle birçok olumsuz davranışlar meydana gelmektedir.
Ebeveynlerin ve diğer büyüklerin karneye yükledikleri anlam bu dönemde verdikleri tepkilerle birebir ilişkili. Karne sadece ders başarısı göstergesi olarak anlamlandırıldığında çocuğun karnedeki başarısızlığı sanki her alanda başarısızmış gibi algılanmaktadır.
Başarı beklentisinin artışı, öğrenciden beklentinin ahlaki, sosyal ve ilişkisel gelişimden çok akademik başarıya odaklanması nedeniyle karne; eğitim-öğretim başarısını değil, çocuk hakkındaki tek tanımlayıcı belge haline dönüşmüştür.
'Yeni dönemde en çok karşılaşılan sorun, "proje çocuklar" sorunudur. Ailenin kendi isteği ve çocukluğundaki projelerini dünyaya getirdiği çocukları üzerinde gerçekleştirmeye çalışması üzücü ve kaygı vericidir. Öğrenci özgür bırakılmalı, ilgi-istek- yetenek kombinasyonuna göre yönlendirilmelidir' diyen Serhat Yabancı ailelere şu uyarılarda bulunuyor:
KARNEDEN ÇIKARILACAK DERS
* Karnede çıkarılması gereken ders, ders ve başarısı konusunda sıkıntıların olduğunun çıkarılmasıdır.
*Zayıf karne, sistem sorununu gösterir. Sistemsiz ders çalışma, sistemsiz tekrar, okula sistemsiz takibi gösterir.
* Zayıf karne, ders çalışmamanın veya başarılı olmanın da yarattığı performans kaygısının göstergesi de olabilir.
* Zayıf karneden, ailesel, sağlık, ekonomik, uyum, arkadaşlık hatta kişilik sorunlarına kadar birçok şeyin ipucunu bize verir. O nedenle karnedeki başarısızlık çok iyi okunmalı, sadece rakamsal bakılmamalıdır.
* Günümüzde, başarısızlığın temel nedenlerinden biri internet bağımlılığıdır. Öğrencinin ders başarısızlığında bu konuya özellikle dikkat edilmelidir. Kökten internet yasaklamak yerine, uzlaşma ve planlamalı çalışma yapılmalıdır.
Anne-babalar dikkat!
* Çocuğun karnesine bakarak çocuk hakkında kişilik analizi yapmamanız gerekir. ( "Bu çocuk adam olmaz” vs. gibi..
* Çocuğun kötü bir karnesi olabilir bu sadece yeterince çalış(a)madığı anlamına gelir. Karne ile duygusal-zihinsel durum ölçülmemelidir.
* Her karne, bir çalışma sisteminin göstergesidir. Başka çocuklarla kıyaslamak özgüveni ve benlik algısını olumsuz etkiler.
* Çocuğunuzun karnesi, onun kişiliğinin göstergesi değil, okul başarısının göstergesidir.
* Karne sadece öğrencinin değil, öğrencinin yaşam ağındaki herkesin ilgi/başarı sonucudur.
* Karnelerin amacı, günahların derecesi ve adı değildir. Ortaya konulan veya konulamayan akademik performansın göstergesidir.
* Maddi ödülleri abartmadan kullanmalıyız. Mesela ilköğretim çağındaki bir çocuğa pahalı bir ödül almak, karnenin bedeli olarak yorumlanabilir. Onun yerine manevi ödüller (gurur duymak, benim için değerlisin, karne sonucu kötü olsa da benim için koşulsuz seviliyorsun) gibi ödüller tercih edilmeli.
* Maddi ödüller, başarıyı dışa motivasyonlu ve maddi beklentilere odaklar. öğreciye başarının kendisi için bir gereklilik olduğu belletilmelidir.
* Tatil, sadece zayıf derse çalışılarak değil, tatil olarak geçirilmeli, unutmanın önüne gçeilmesi için aralıklı tekrarlar yapılması yeterlidir.
* Tatili, anne babanın çocukla beraber geçirmesi de aile içi ilişkilerde yapıcı etkiye sahip olmaktadır.beraber geçirilen ortak zaman çocukta da önemliyim duygusunu arttırır. Aynı zamanda önemli konuların da konuşulma imkanını yaratır. Bu nedenle ailenin tüm üyelerinin ortak zaman geçirmesi çok önemlidir.
* Tatil için ortak kararlar ile plan yapılmalı, beraber geçirilecek zaman arttırmalıdır.
* Eğer nota aşırı önem verirseniz onu kıyaslarsanız, ona küserseniz; o ise kendini değersiz hissedecek, öfke nöbetleri ve içe kapanma yaşayacaktır.
* Ebeveyn olarak beklentilerimizi netleştirmeliyiz. Onun potansiyelini çok iyi bilmeliyiz. Yani çocuğumuzu tanımalıyız. uzmanlardan, eğitim ve danışmanlık merkezlerinden testler ve çalışmalar yaparak güçlü yönlerini ortaya çıkartarak o yönlerini güçlendirmek için çalışmalar yaratmalıyız.
* Karne, çocuğumuzun bize verdiği değeri ve sevgiyi önemi ölçmez. Velilerin en büyük sorunu işte budur. Karne sonucu kötü geldiğinde bunu nankörlük ve vefasızlık olarak algılamalarıdır. Karnelerin sadece yeni bir karar alma, yöntem geliştirme ve fark etme olduğunu hatırlamak gerekir.
* Karne sonuçlarına bakarak, once ‘NEDEN’ leri cevaplamak, sonra danışman veya uzman yardımı alarak ‘NASIL’ ları cevaplamak gerekir.
* Karnesindeki başarısı için öğrenciler tebrik edilmeli, takdir edilmeli, fakat tamamen maddi nitelikli ödüller verilmemelidir.
Şu soruları kendinize sormalısınız:
* Çocuğun özgüvenini kazanması için yardımcı olduk mu, yoksa sürekli eleştirip azarladık mı?
* Sınavlardan düşük not aldığında oturup sorunu birlikte çözmeye çalıştık mı yoksa eleştirip yargıladık mı?
* Çocuğa sağlıklı bir aile ortamı mı sunduk yoksa tartışma ve kavgaların olduğu, iletişimin olmadığı bir ortam mı sunduk?
* Bozuk plak gibi “ders çalış” demek dışında neler yaptık. belli aralıklarla okuluna gittik mi? Dershanesini takip ettik mi? Kaç öğretmeniyle telefonda görüştük? Kaç arkadaşını tanıyoruz?
* Karnesi iyi ise sorun yok diyoruz. Peki ruh sağlığı, özgüveni ne durumda farkında mıyız?
* Dersleriyle ilgilenip, ders çalışma alışkanlığı kazandırdık mı yoksa onun yerine derslerini biz mi yaptık?
* Çocukların en iyi öğrenmeyi, nasihat şeklinde değil de model alarak yaptığını bilmemize rağmen, yapması istenen davranışlarda ona model olabildik mi?
* Sadece para vererek, giydirerek, bir dediği iki yapmayarak görevimizi yaptığımızı sanarak, çocuğun gözüyle bakabildik mi?
* Ve kendisine bu duyguları yaşatanlardan (velilerden) nefret edecektir. Çocuğunuz sizin beklentilerinizi her zaman karşılayamayabilir. (karşılamak zorunda da değildir). Sizin çocukluk hedeflerini geliştirmek için dünyaya getirilen proje çocuklar değiller.
Unutmamak gerekir ki; dünyanın seyrini değiştiren filozoflar bile sınıf tekrarı yapmışlar hatta okuldan bile atılmışlardır. Çocuklarımızı dünyaya başarılı olup bizi en iyi şekilde temsil etmeleri için dünyaya getirmedik.
*Başarılı karneler için çocuklar motive edilmeli, sistemin geliştirilmesi ve devamı için desteklenmelidir.
Başarısızlığın altında yatan zihinsel, fiziksel, bedensel etmenler de göz önüne alınmalıdır. Uzun süreli başarısızlıklarda rehberlik servislerinden veya uzmanlardan destek alınması şarttır.
Elif Demirtaş Bilir/ Habertürk gazetesi
Elif Demirtaş Bilir/ Habertürk gazetesi