Siyah kehribar olarak da bilinen Oltu taşı, ilçedeki onlarca ocaktan bir çekiç ve bir murç yardımıyla gün yüzüne çıkarılıyor. Sabah erken saatlerde yanlarına aldıkları yiyecekleriyle dağlardaki ocaklarının yolunu tutan köylüler, önce ocakta biriken suyu tulumba ya da jeneratör marifetiyle boşaltıyor. Daha sonra tahtadan yapılan tekerlekli arabaları iple çeken köylüler, ocağın girişinden metrelerce aşağı inmeye başlıyor.
Daha sonra atölyelere getirilen, kilosu kalitesine ve büyüklüğüne göre 100-200 lira arasında değişen Oltu taşı, kentteki maharetli ellere teslim ediliyor.
Erzurumlu ustaların ellerinde yapılacak olan ürüne göre kırılan ve tornadan geçirilen Oltu taşı, tespih, anahtarlık, yüzük, kolye, küpe ve gerdanlık haline getiriliyor. Oltu taşı, gümüş işlemeli bir tespihe dönüştüğünde, bin liraya kadar alıcı buluyor.
"Zor şartlarda çalışıyoruz"
Oltu ilçesine bağlı Dutlu köyündeki ocaklarında oğlu Osman Dağdaş (28) ile çalışan Alaattin Dağdaş (55), ocaklarının dedelerinden kaldığını ve kendilerinin de bu işi yapmaya devam ettiğini söyledi.
Zor şartlar altında çalıştıklarını anlatan Dağdaş, "Kazancımız da buraya günlerce, aylarca gelirsin hiçbir şey alamazsın, bazen de bir aylık yevmiyeyi çıkarabilirsin. Günlerce geldin hiçbir şey alamadın, buna da razı olacaksın. Bugün de aldık, yeter Allah'a şükür" dedi.