Piramit Haber

Ülke gündeminin Aleviler üzerindeki etkisi

Yaşam

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Piramit Haber olarak Alevilerin nabzını tutmak istedik. Kısa bir süre önce ‘Vatandaşın Anlayacağı Dilde Pratik Hukuk Rehberi’ adlı kitabı çıkan Ankara Barosu Avukatlarından Özlem Ağca ile kısa bir söyleşi yaptık. Kendisi de Tuncelili bir Alevi olan Özlem Ağca büyük bir samimiyetle sorularımızı cevapladı. Ülke gündemini Aleviler üzerinden değerlendirme fırsatını yakaladık.

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi Piramit Haber olarak Alevilerin nabzını tutmak istedik. Kısa bir süre önce ‘Vatandaşın Anlayacağı Dilde Pratik Hukuk Rehberi’ adlı kitabı çıkan Ankara Barosu Avukatlarından Özlem Ağca ile kısa bir söyleşi yaptık. Kendisi de Tuncelili bir Alevi olan Özlem Ağca büyük bir samimiyetle sorularımızı cevapladı. Ülke gündemini Aleviler üzerinden değerlendirme fırsatını yakaladık.

Alevi kökenli biri olarak Erdoğan ve AK Parti’yi destekliyorsunuz. Ülkemizde bilinir ki, Alevi vatandaşlarımızın çoğunluğu siyaseten AK Parti’nin karşısındadır. Sizin bakış açınız nedir?

Ben bu durumu şuna benzetiyorum: Yavru fillere uygulanan sistematik eğitimle çaresizlik öğretilir. Yavru filler ağır metal zemine sağlam zincirle bağlanır. Hayvan her kaçmaya çalıştığında acılar çeker. Çaresizliği öğreninceye kadar bu uygulanır. Bizlerde sirkte 5 tonluk bir filin kafasına bağlanan ince bir ip ve ucunda minicik bir çomakla yere sabitlendiğinde neden kaçmadığını düşünür dururuz. Alevi toplumu da öğretilmiş bir çaresizlik içinde maalesef. Kendisini inkâr eden, imha eden ama daima kullanan bir yapının esiri haline gelmiştir.

Bunu biraz daha açar mısınız?

Kemalizm'in muhayyel ulus ve toplum projesine İslami hareketler ve Kürt kimliği günümüze kadar başarıyla direndi. Alevilerin direnci ise Dersim ile son buldu.

Sonraki yıllar kendilerini Kemalist devletle özdeşleştiren Aleviler, Kemalizm’in kimlikleri bastırma politikasından şikâyetçi olmadı. Zaten her dönem kimliklerini gizleyerek yaşayan bir kesimdi. Sünni çoğunluğun sosyal alanda devlet tarafından baskı veya denetim altında tutulmasını kendilerinin iyiliğine yordular. Kemalist baskıcı devlet bu psikolojiyi tam da iyi okuduğu için Aleviler üzerinde hep bu kozu kullandı. Sivas, Maraş, Çorum, Gazi olaylarına bu minvalde bakmakta fayda var. Yani sistematik bir biçimde çaresizlik Alevi toplumuna öğretilmekteydi: Bakın Kemalist devletten yana olmazsanız bu Sünni yobazlar sizi kıtır kıtır keser!

Başbakan Erdoğan’ın gittikçe otoriterleştiğini düşünmüyorsunuz yani?

Düşünmüyorum. Herkes olaya kendi hayatı üzerinden değerlendirsin.

Erdoğan öncesi bir Türkiye’de ben ve ailem Tuncelili ve Alevi olduğumuzu saklamak zorundaydık. Alevilerin meydanlara inip miting yaptığına ilk kez Erdoğan döneminde tanık oldum. Bundan önce sözde bizi (Alevileri) koruyan ama aslında hiçbir özgürlüğümüzün olmadığı bir devlet vardı bana göre. Kimin yakasına yapılmışta, şunu giyinme bunu içme, burada gezinme denmiş? Sorunlar yok mudur, elbette sorunlarımız vardır ama ben bu sorunların hükümetle iletişim kurularak aşılacağı kanaatindeyim. Maalesef Alevi örgütleri büyük bir kibir içinde hükümetle her türlü görüşmeyi reddediyor. Görüşenler ise büyük bir mahalle baskısı altında yıpratılmak isteniyor. Bana göre karşılıklı iyi niyet ve istişare ile çözülmeyecek bir durum yok.

AK Parti öncesi ayrımcılığın daha fazla olduğunu söylediniz. Buna dair birebir anlatabileceğiniz bir olayınız var mı?

Bir değil onlarca sayabilirim size. Üniversite hayatımın daha ilk ayında bir sarsıntı yaşadım. Dicle Üniversitesinde olaylar çıkmış, Tuncelili biri üniversite içinde bulunan bir komisere yumruk atıp kaçmış. Sırf bu yüzden okulda ne kadar kimliğinde Tuncelili yazan öğrenci varsa hepsini toplayıp götürdüler. Bunlardan biri de bendim. Olayın içinde olmanıza, eylemcisi olmanıza gerek yok, Tuncelili olmanız yeterliydi. Her türlü kötü muameleye de maalesef maruz kaldık. Eğitim hayatımı bırakıp dönmek istedim ailemin yanına İstanbul’a.

AK Parti bünyesi altında siyaset yapmayı düşünür müsünüz?

Elbette olabilir neden olmasın. Ben Alevilerin haklarını savunacaksam mutlaka ve mutlaka iktidar partisinde yer almalıyım. Alevilerin uğradığı bütün haksızlıkları ülkeyi yönetenlere birinci ağızdan söylemeliyim. Mesela iki kez hâkimlik sınavını yüksek bir puanla kazandım ama mülakatta elendim. Malum o dönemler Cemaatten olmayana adeta devlet kurumlarında barınma hakkı yoktu. Açık açıkta her şey konuşuluyordu. İşte o dönem bütün bunları anlatabileceğim bir fırsat aradım ama bulamadım.

Cemaat deyince, Cemaat AK Parti kavgasına değinmeden olmaz. Siz bu olaya nasıl bakıyorsunuz?

17 Aralık olayına ilk tepkim AK Parti’ye üye olmak suretiyle oldu. Eşim ve ben birlikte gidip üyelik başvurusunda bulunduk. Ben bir hukukçu olarak şunu gayet net söyleyebilirim: Bu da bir hukuk darbesiydi. Çok şükür başarılı olamadılar. Yoksa bizleri bu ülkede neler beklediğini düşünmek bile istemiyorum.

Erdoğan liderliğindeki hükümeti başarılı buluyor musunuz?

Bu soruya şöyle bir cevap vermek isterim: Ülkem adına hayal ettiğim ne varsa bu dönemde gerçekleşti. Bundan sonrası dönemler için de çok umutluyum.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına nasıl bakıyorsunuz?

Ben huzur ve istikrardan yanayım. AK Parti’nin geleceği açısından istemediğim bir şeydi. Partinin dağılacağı endişesi ben de mevcuttu ama görüyorum ki Sayın Gül bayrağı devralacak. Oyum elbette Erdoğan’a.

Son olarak Alevi vatandaşlarımıza söylemek istedikleriniz var mı?

Biz Aleviler kimsenin kum torbası da değiliz, çantada kekliği de…

Tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz diyen bir anlayışı da reddetmeliyiz. Eğer o kişi bana bir şeyler vaat ediyorsa, ülkem adına hayırlı olacaksa zaten ben vatandaşlık sorumluluğum gereği gider oy veririm. Kimsenin bir şeyleri size dikte etmesine izin vermeyiniz.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.