Özellikle büyük şehirlerde ulaşım zorlukları sebebiyle yol için aşırı zaman kaybı, ekonomik, sosyal ve çevresel faktörlerin olumsuzluğu sebebiyle spora yönelememe veya vakit ayıramama. İş yoğunluğundan dolayı atıştırmaya yönelik sağlıksız gıda alımı, ekonomik imkansızlıklar sebebiyle tek yönlü beslenme biçimi obeziteyi dünya çapında ve ülkemizde adeta patlatmıştır.
Dünyanın iletişim sebebiyle yakınlaşmasından ötürü gıda tercihleri değişmiş olup bilhassa yüksek yağ içeren yiyeceklerin, fastfood ların tüketiminin artışı, lifli gıdaların alınmaması veya seyrek tüketimi, ailelerin evde yemek yapma yerine dışardan yemek söylenmesi hazır yiyecekleri tercih etmeleri bu sağlıksız ve tehlikeli zemini meydana getirmiştir.
Masa başı, büro hayatı, bilgisayar ve televizyon alışkanlıkları insanları küçük yaşlardan itibaren hareketsizliğe itmekte egzersiz alışkanlığının toplumdan uzaklaşmasına sebep olmaktadır. Bütün bu durumlar diyabetin büyüyüp gelişip bir salgın haline gelmesine uygun bir vasat oluşmasına sebep olmaktadır. Bütün bu tablonun bize verdiği en önemli mesaj diyabet, diyabet öncesi ve obezite hastalarının bilinçlendirilmesi gerektiği gerçeğini göstermektedir.
Bu itibarla diyabet hastalarına uygun yeterli ve gerekli eğitim verilmesi şarttır. Toplumda diyabete yönelik eğitim verilirken birçok doğru bilinen yanlışla karşılaşmaktayız. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden, Doç. Dr. Haluk Sargın 26 soruda diyabette doğru bilenen yanlışları açıklıyor;
DİYABET ÇOK ŞEKER YİYEN İNSANLARDA GÖRÜLEN BİR RAHATSIZLIKTIR!
Bu düşünce tamamen yanlış olup çok şeker yeme yüksek kalori alımına sebep olmakta obeziteye sebep olmakta genetik yatkınlığı olan kişilerde diyabetin oluşumuna zemin hazırlamaktadır.
1)İNSÜLİN BAĞIMLILIK YAPAN BİR İLAÇTIR
İnsülin bir ilaç değil hormondur. Eksik olan bünyeye dışardan verilen takviye bir hormondur. Yani vücudun ihtiyaç duymasından kaynaklanır. Bağımlılık yapma özelliği katiyen yoktur.
2)İNSÜLİNE BAŞLANDIĞI ZAMAN BIRAKILMAZ
İnsülin rezervleri tamamıyla tükenmiş olan diyabetik hastalar istisna, hap kullanan hastaların ağır enfeksiyonlarında, cerrahi girişimlerinde ve gebeliklerinde geçici olarak kullanılıp bırakılabilir. Bazı aşırı kilolu hastalarda insülin rezervi uygunsa ciddi kilo verimi sonucu haplara dönülebilmektedir.
3)İNSÜLİN ŞİŞMANLATIR
Egzersiz ve diyetine dikkat eden hastalarda insülin kilo yapmaz. İnsülin direnci sebebiyle iştah artışı olan hastalarda insülin direncini kıran haplarla kombinasyonlar yapılarak iştah artışı engellenebilir.
4)BAZI BİTKİLERİN, TARÇIN VE LİMONUN KAN ŞEKERİNİ DÜŞÜRMESİ İDDİASI
Bilimsel karşılığı olmayan ispatlanmamış söylentilerdir bunlar.
5)DİYABET YAŞLANDIRIR
Bu görüşte tamamiyle yanlıştır. İlaç, diyet ve egzersiz insülin uygulayan hastalarda bir sorun görülmemiştir. Tip 1 Diyabet olup iyi kan şekeri seviyesi yakalanamamışsa gelişme geriliği olabilmekte, yine iyi kan şekeri düzeyi yakalanamamış Tip 2 Diyabetli hastalarda yaşam kalitesi azalmakta diyabetin sorunlarına bağlı maduriyetler ortaya çıkmaktadır.
6)DİYABET HASTASI SPOR YAPAMAZ
Bu bilgide son derece yanlıştır. Bilakis spor yapması önerilmektedir. Spor öncesi ve sonrası kan şekerine bakarak gerekirse bir ara öğün ilave edebilir. Açken (bilhassa sabah) spor yapmak sakıncalı olur. Hipoglisemi riski artar. Kesinlikle doğru değildir. Ayrıca istikrarlı spor yapanlarda insüline olan ihtiyaç azalır, insülin direnci küçülür veya ortadan kalkar.
7)DİYABETİKLER ÇOCUK SAHİBİ OLAMAZ
Buda gerçek dışı bir bilgidir. Kan şekeri düzeyi iyi ise üç aylık ortalama HbA1c referans aralıklarda ise gayet sağlıklı çocuk sahibi olunur doğum yapılabilir.
Erkeklerde iyi kan şekeri seviyesi seksüel fonksiyon bozukluğu görülmesine mani olacağından sağlıklı bir cinsel yaşam ve çocuk sahibi olma yeteneğini muhafaza edilmesini sağlar.
8)MEYVE SUYU TÜKETİMİ ZARARLI DEĞİLDİR
Meyvenin suyundan ziyade kendisi porsiyon (1 adet) olarak önerilir. Meyve suyu elde etmek için o meyveden 3-4 adet sıkmak, kullanmak gerekir. Bunun tabii sonucu olarak fazla meyve tüketimi glukozun aşırı alımına sebep olur. Ayrıca sıvı gıdalar çabuk emildiğinden kan şekerlerinde ani yükselmelere sebep olur.
9)SADECE KAN ŞEKERİ ÇOK YÜKSEK OLANLAR İNSÜLİN KULLANMALIDIR
İnsülin eksikliği, yetersizliği diyabetin oluşumunda esas mekanizmadır. Bu durumun tedavisi insülin salgılatıcı ilaçlar ve etkisini arttırıcı olanları almaktır. Tip 1 Diyabette insülin rezervi kalmamış veya çok azalmıştır. Bu grupta sadece insülin kullanımı zorunludur. Diğer grupta hapların yetersiz kaldığı durumlarda insülin verilebilir. Ayrıca kan şekeri normal giden hap kullanan hastalarda karaciğer veya böbrek hastalığı (yetersizliği) geliştiyse, gebelerde, ameliyat olacak diyabetiklerde, göz sorunları veya kalp damar hastalığı gelişen diyabetiklerde kan şekeri yüksek seyretmese de insüline geçilir.
10)İNSÜLİN TEDAVİSİ BÖBREK VE GÖZLERE ZARAR VERİR KÖRLÜĞE SEBEP OLUR İDDİASI
Tamamıyla gerçek dışıdır. Bilakis iyi regüle olamamış diyabetliler kalp damar hastalığının yanı sıra ağır böbrek hasarı sonucu böbrek yetmezliği ve diyaliz, gözlerde kanamalar ve körlük akıbetiyle karşılaşırlar.
11)DİYABET HASTALIĞI BULAŞICI BİR HASTALIKTIR
Kronik ve metabolik bir hastalıktır. Bulaşıcı özelliği yoktur. Kalıtsal özelliği vardır.
12)DİYABET HASTALARI GÖZ RAHATSIZLIĞI YOKSA GÖZ DOKTORUNA GİTMEMELİDİR
Diyabet göz, böbrek ve kalp damar açısından hedef organ hasarı yapan bir metabolik hastalıktır.
Tip 1 Diyabetiklerde tanıdan 5 yıl sonra
Tip 2 Diyabetiklerde tanı konulduğunda göz ve böbrek kontrolleri yapılmalıdır. Sonra da her yıl göz dibi muayeneleri tekrarlanmalıdır.
13)AİLEDE ŞEKER HASTALIĞI VARSA BENDE MUHAKKAK ŞEKER HASTASI OLURUM
Tip 1 DM ailevi geçiş seyrektir.
Tip 2 DM de ailevi geçiş oranı daha fazladır.
Yaşam tarzı değişiklikleri (yeme içme) disiplini ve egzersiz uygulamalarıyla gerekirse insülin etkisini arttırıcı ilaçlarla diyabetin gidişi durdurulur veya geciktirilir.
14)DİYABET HASTASI EKMEK, PATATES, MAKARNA YİYEMEZ
Diyabetik hastalar nişasta tüketebilir. Ancak alınan gıdanın miktarına dikkat etmek gerekir. Diyabetik olmayan hastalara da önerildiği üzere kepekli ürünler tercih edilmelidir.
15)DİYABET HASTALARI TATLI VE ÇİKOLATA YİYEMEZ
Egzersiz ve diyet uyumu olan hastalar zaman zaman ölçülü bir oranda bu gıdaları tüketebilirler.
16)ŞİŞMAN HASTALAR MUHAKKAK DİYABET OLURLAR
Obez ve fazla kilolu olmak diyabet riskini arttırır. Ancak bu hastaların muhakkak diyabet olacağı anlamına gelmez. Tip 2 Diyabet olup obez olmayan çok sayıda hasta vardır. Keskin bir genelleme doğru değildir.
17)DİYABET CİDDİ BİR HASTALIK DEĞİLDİR
Diyabet kötü yönetilir veya hasta uyumsuzluğu olup kan şekeri yüksek seyreden bir hal alınca cidden ürkütücü ve akıbeti hiç de iyi olmayan bir hastalıktır. Yavaş ve eziyetli bir ölüm sürecine sebep olur. En sık kalp damar hastalıkları, felç, böbrek yetmezliği, göz hastalıkları sonucu görme kaybı ve körlüktür.
18)EKŞİ MEYVELERDE DAHA AZ ŞEKER BULUNUR
Tatlı ve ekşi meyvenin içerdiği şeker miktarı aynıdır. Meyveler olgunlaştıkça içindeki şeker miktarı artar emilimi hızlanır. Bu sebeple armut, muz, şeftali, kayısı gibi meyvelerin yumuşak ve sulu olduğu dönemde yenilmemesi veya daha sert olanları tercih edilmelidir.
19)DOĞAL BALDA ŞEKER YOKTUR SERBESTÇE YENEBİLİR
Hem doğal hem yapay balda glukoz ve früktoz vardır. Bal kan şekerini yükseltir.
20)HAMİLEYKEN İNSÜLİN KULLANIMI BEBEĞE ZARAR VERİR
İnsülin bebeğe geçemediğinden herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Plasenta anne rahmi ve bebek arasında kan alışverişi sağlamada bariyer oluşturur. Her maddenin geçişine izin vermez.
21)İNSÜLİN İĞNE UÇLARI DEĞİŞTİRİLMEDEN BİRKAÇ GÜN KULLANILABİLİR
İğne uçları her kullanımda değiştirmek zaruridir. İnce iğne uçları ilk bastırmadan sonra dik kalma vasfını kaybetmekte ve yamulmaktadır. Bu yamulma sonraki iğne uygulamalarında can acımasına sebep olmakta, kanama ve enfeksiyon riskini arttırmaktadır. İnsülin protein yapısında bir hormondur. İğne ucu kalemde takılı kalınca bakteriler yerleşir. Kalem içi insüline bu bakteriler ulaşıp ilacın vasfını bozabilir. Deride oluşan bakteriyel enfeksiyonlara sebep olur.
22)DİYABET CİNSEL HAYATI BİTİRİR
İyi yönetilmeyen ve yüksek kan şekeri seviyesiyle seyreden hastalarda cinsel hayatı olumsuz etkiler. Dikkat edildiği taktirde sağlıklı bir cinsel hayat mümkündür.
23)DİYETİSYENE BAŞVURMADAN DİYET UYGULAMALAR
Diyabet hastaları Diyabet hastalarına özel kişisel özellikleri de dikkate alınacak şekilde özel spesifik bir diyet programına diyetisyen eşliğinde muhakkak başlamalı ve sürdürmelidir .
24)DİYABET HASTALARI SİNİRLİ OLURLAR
Hipoglisemi dediğimiz kan şekeri düşüklüğünde rastladığımız bir durumdur. İlaç ve diyet uyumu sağlandığında bu tür bir yakınma olmaz.
25)KAN ŞEKERİ NORMALİZE EDİLDİKTEN SONRA HASTANIN KONTROLLERİ YAPTIRMAMASI VE İYİLEŞME HALİ OLDUĞU DÜŞÜNCESİ
Bu durum uyumlu tedavi sonucu elde edilen iyilik hali sonrası ortaya çıkar. Hastanın kan şekeri ortalaması iyi de çıksa doktorunun önerdiği zamanlarda muhakkak kontrollere gelmesi gereklidir. İyileştim zannıyla ilaç alımını terk etme, kontrollere gelmeme son derece hatalı bir tutumdur.