İnatlaşmaya devam edebilir ancak siz ondan daha kararlı olun ve asla "hayır" dediğiniz bir şeye sonradan "evet" demeyin, aksi takdirde inatlaşma ve davranış problemlerinin kalıcı olmasını sağlarsınız. Bu arada bu tutarlı tavır sadece sizde değil; eşinizde de olmalı.
Ne istediğinizi söyleyin
Beynimiz çağrışımla çalışır, bir çocuğa "bağırma" dediğinizde aslında ona çağrıştırdığınız ilk şey kelimenin köküdür, yani "bağır". Çocuklarla kurduğumuz iletişimde onlara –me, -ma eki almış olumsuz kalıpları söylemektense aynı ana fikre gelen olumlu kalıpları tercih edin. Örneğin; yüksek sesle konuşan çocuğunuza bağırma demek yerine "alçak sesle konuştuğun zaman seni daha iyi anlıyorum" demek gibi.
Kaliteli vakit geçirin
Onun sizin sevginize, ona vakit ayırmanıza ihtiyacı var. Bunu bulamazsa daha hırçın ve inatçı bir hale gelecektir. Her gün en az 45 dakika - 1 saat gibi bir süreyi çocuğunuza ayırın. Çocuğunuz oyun çağında ise her akşam bir oyun saati belirleyin ve bunu ona açıklayın. Oyun saatinizde onun istediği ve keyif alabileceği, karşılıklı iletişim ve etkileşim gerektiren oyunlar oynayın. Önemli olan bunu her akşam düzenli bir biçimde yapmak. Bunu yaptığınızda çocuğunuza verdiğiniz mesaj şudur: “Seni seviyorum ve sana değer veriyorum, sen bunu hak ediyorsun”. Bu mesajı alan çocuğunuzun öz güveni artacak. Deneyin, pişman olmayacaksınız!
Alternatifler sunun
Ona isteklerinizi direkt olarak söylerseniz muhtemelen hayır cevabıyla ve dirençle karşılaşacaksınız. Bunun yerine isteklerinizi ona alternatifli biçimde sunun, seçenekleri siz belirleyin ama seçim ona kalsın. Örneğin, “Boyama yapmak ister misin?” yerine, “Kırmızıyla mı yoksa maviyle mi boyayalım?” dediğinizde direnç riskinin daha düşük olduğunu göreceksiniz.