10. BEYKOZ İSHAKAĞA ÇEŞMESİ:
İstanbul’un kaynak su havzasının yer aldığı Beykoz’un en önemli çeşmesi olan İshak Ağa Çeşmesi’nin 500 yıllık tarihi Mimar Sinan’a dayandırılıyor. Çeşme günümüz mimarisine Gümrük Emini İshak Ağa tarafından H. 1159 (M. 1746) yılında yapılan restorasyon çalışmasıyla ulaşmış. Haznede toplanan su tunçtan yapılmış on adet lüleden sürekli akıyor ve bundan dolayı yapı ‘Onçeşmeler” diye anılıyor. Yüzyıllar içinde birkaç defa büyük restorasyon geçirmiş. Türk çeşme mimarisinin de şaheserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Beykoz Meydanı’nda 10 lülesinden akan leziz suyuyla yüzyıllardır yüzleri ve gönülleri serinleten bu mermer köşk, sekiz mermer sütun üzerinde su mimarisinin ve nakşın en güzel örneklerini barındırıyor.
İstanbul çeşmelerinin musluklarından sadece su akmıyor, her oluğundan tarihimiz, kültürümüz akıyor. İstanbul’da yapılan ilk Türk çeşmeleri fetihten önceye dayanıyor. Hemen şunu belirtelim fetihle birlikte sur içinde de su tesisleri yapılmaya başlanmış. Çeşme ve sebiller ise çoğunlukla birer hayır eseri olarak şahıslar tarafından inşa edilmiş sebili çeşmeden ayıran en önemli fark sebillerden sadece su değil meyve suyu ve şerbetlerin dağıtılıyor olması. İstanbul’da yaşayan, sultanlar başta olmak üzere, devlet erkanının pek çoğu çeşme yaptırmışlar. Anıtsal nitelikte, sanat tarihi açısından kıymetli bu çeşmeler; yüzyıllardır nice şaire, yazara ve sanatçıya ilham kaynağı olmuş. Çoğu o dönemlerden bugünlere ulaşamasalar dahi Osmanlı zamanında dönemin zevkine ve sanat anlayışına göre yeniden biçimlenmiş, meydanlardan mahallelere ve özel mekanların içlerine kadar yüzlercesi daha yapıla gelmiş. Genellikle sultan, valide sultan ve diğer saray mensupları tarafından yaptırılan bu çeşmeler, Osmanlı sanatında, kültüründe, sosyal yaşamında ve mimarisinde önemli yer tutmuş. Dönemlere göre ekonomik gücün, refah seviyesinin ve siyasi yapının bile göstergesi olmuşlar.