Bu deney birkaç gün sürer ve tekrarlanır.
Watson ve Rayner deneyi ileri noktaya taşıyıp tavşan ve başka tüylü objeler de getirirler. Çıkan sonuç: Albert, özellikle beyaz renkli, tüylü bir nesne görse ondan korkup, ağlamaya başlar ve kaçmak ister.
Artık Albert gördüğü pamuk, beyaz tavşan ve benzer nesnelerin karşısında demir çubuklarla çıkarılan ses olmamasına rağmen korkmaya başlar.
Vardıkları sonuçla yetinmeyen psikologlar, son olarak beyaz sakallı ve tüylü kostümler giyerek odaya girerler. Karşısında git gide büyüyen tüylü nesneler gören zavallı Albert’ın korkusu artık hafızasına tamamen kazınır.
1920’lerde yapılan bu deneyle bilim insanları koşullu korkuyu kanıtlar. Fakat deney uğruna 8 aylık bir bebeğe yapılan koşullandırmayı geriye almadıkları, onu iyileştirmedikleri için büyük tepki çekerler. Gerçi Albert'ın ruh sağlığı için bir iyileştirmeye başlasalardı da, geçmişin derin ve karanlık izlerini ne denli silebileceklerdi bilinmez.