Koğuştaki bir kaç tıkırtıyla uyandım. 3 gündür atlatamadığım gribin etkisi hala üzerimdeydi. Koldaki arkadaşlarım ben hastayım diye beni yanlarında götürmek istemediler. O yüzden benden habersiz Daglıca Karakolu'na çıkıp, pkk tarafından kapatılan Yüksekova-Hakkari yolunu açacaklardı. Saat 05:10 kol çıkmak üzere. Gelmemi istemedikleri halde kalkıp hazırlanışım, Kobranın yanına kadar gelişim rahatsiz etti hepsini. "Sen hastasın gelme. Silah kaydın var bugün burada kal" dedi Tilki. Israrımda diretmem uzerine komutanımın dudaklarından dökülen 4 kelime çınladı kulaklarımda "Sana emrediyorum. Burada kalacaksın!"
Saat 15:00 Dağlıca Karakolu'na baskın olduğu yönünde asparagas olmasını umduğumuz bir haber geldi.
Saat 19:00 Daglıca Karakoluyla irtibat kesildi. Ulaşamıyoruz. Arkadaslarım ve komutanım telsize cevap vermiyolar. Frekans ayarlı değildir diye teselli umup yine de tedirgin bir şekilde haber bekliyorum.
Saat 20:35. Daglica'dan şehit haberleri gelmeye başladı. Korkum, ekmeğimi suyumu paylaştığım, bayat ekmeği 3 kişiyle yediğim, aynı golde beraber bağırdığım aynı sigarayı içtiğim o güzel insanların beni terketmeleri.