Elektrikli araçlar için yapılan projeler elektromobilite alanında ümit veriyor. Ancak mevcut teknolojinin düşük sürüş uzaklıkları ve uzun şarj süreleri gibi ciddi kısıtlamaları bulunuyor. Dolayısıyla, uzun mesafeli yolculuklar söz konusu olduğunda bugünün elektrikli otomobilleri halen geleneksel enerji ile çalışan araçlar karşısında gerçekçi bir alternatif olmaktan çıkıyor.
Bilim insanları da işte tam bu yüzden sadece kısa ve uzun mesafeli seyahati değil, aynı zamanda kamu ve özel ulaşım tiplerini de bir araya getiren yeni yaklaşımlar geliştiriyor. Bu konseptlerden biri de halen ETH Zurich ile Braunschweig, Oxford ve Parma üniversitelerinden bir araştırmacı ekibi tarafından, endüstriyel ortakları Bosch ve Volkswagen AG işbirliğinde geliştiriliyor.
"Vale parkı ve şarj" anlamına gelen V-Charge adı verilen Avrupa Birliği destekli proje, yolcuların çoğunun şehirlerarası yolculuğu iyi gelişmiş uzun mesafeli bir ulaşım ağını kullanarak tamamladığı, tren istasyonundan evlerine giden son birkaç kilometreyi de konforlu elektrikli araçlara geçerek kat ettikleri bir dünya hayal ediyor.
Bu vizyonu desteklemek amacıyla, araştırmacılar tam otomatik elektrikli araçların şarj istasyonları veya park alanlarına ulaşabileceği V-Charge park et & devam et otoparkları geliştiriyor. Yolcuların tek yapması gereken, bir akıllı telefon uygulamasının yardımıyla araçlarını kendi kendine şarj olmaya göndermek. Araç tam şarj olduktan sonra yine uygulama üzerinden kolaylıkla gelip kendilerini alması için çağrılabiliyor.
ARAÇLARIN ÇARPIŞMASINI ÖNLÜYOR
Haziran 2011'de başlayan proje, bilim insanlarının Stuttgart havalimanındaki Bosch kapalı otoparkındaki tam otomatik sürüş ve park fonksiyonunun en son sürümünü geçtiğimiz aylarda sundu.
Ekip, burada bir akıllı telefon üzerinden çalıştırılan tam otomatik vale parkı özelliğini başarıyla gözler önüne serdi. Araç, harekete geçme sinyalini aldıktan sonra, kapalı otoparkın sunucusuna bağlanarak boş bir park alanı belirleyip daha sonra bu noktaya park ediyor. Başka bir aracın yoluna çıkması halinde, araç ya durarak yol veriyor ya da bundan sakınmak için manevra yapıyor.
Maliyet etkin bir çözüm sunmak için uzmanlıkları birleştiriyor
Binalar uydu sinyallerini engellediğinden, kapalı otoparklardaki araçların yerini tespit etmek için GPS kullanılamıyor. Bunun yerine, bilim insanları ekibin robotik ve ortam algılama alanlarındaki uzmanlık birikimi ile bir kamera tabanlı sistem geliştirdi.
Burada ilk adım olarak, araç kapalı otopark yönetim sistemi ile irtibata geçerek kesin lokasyonu belirlemek üzere özel bir harita indiriyor. Harita, kamera sensörleri ile kullanılmak üzere ortamın özel olarak tasarlanmış bir tanımını içeriyor. Araç, kameralarının her an topladığı verileri haritadaki veriler ile kıyaslayarak konumunu belirleyebiliyor.
Her türlü engel bir stereo kamera ile tespit ediliyor. Hareketsiz bir nesne mi yoksa halen hareket halinde bir diğer yol kullanıcısı mı olduğu belirleniyor. Araç hem hareketsiz hem de hareketli objelerden sakınmasına imkan verecek bir dizi en uygun sürüş manevrasını saniyede birçok defa yeniden hesaplıyor.
Çalışma kapsamında, sıralanan fonksiyonların yakın gelecekte seri üretime entegre edilebilmesini amaçlıyor. Bunun için pazara cazip gelmesini sağlayacak kadar maliyet etkin hale getirilmesi hedefleniyor. Mühendisler işte bu yüzden seri üretime uygun olmayan sensör sistemlerinden özellikle kaçındılar. Bunun yerine, park destek ve acil frenleme sistemlerinde kullanılan ultrasonik sensör ve stereo kameralar gibi şu anda tedarik edilebilir olan ekipmanlar ile çalışıyorlar.
2015 YILINDA TAMAMLANACAK
2015 yılında tamamlanması planlanan proje kapsamında, ekip bundan böyle sistemin tüm boyutlarını daha da geliştirmeye yönelik çalışmalarını sürdürecek. En önemli özelliklerinden birini de park manevralarının hassasiyeti oluşturuyor.
Geleceğin elektrikli araçların kendilerini otomatik olarak şarj etmesi için şarj istasyonlarına kesin bir hassasiyetle yaklaşması gerekiyor. Proje kapsamındaki çalışmaların odaklandığı bir diğer alanı ise güvenilir seyir oluşturuyor. Araçların, yoğun şekilde değişen ışık koşulları, diğer araçların halen sürücüler tarafından kontrol edildiği ağır trafik ve yaya trafiği ile paylaşılan alanlar gibi ortaya çıkan her durumun üstesinden güvenilir şekilde gelmesinin sağlanması gerekiyor.