Türkiye tarihinde üç darbe iki muhtıra gördü. 28 Şubat 1997'de askerin siyasete müdahalesi tarihe "postmodern darbe" olarak geçti. 2007’deki 27 Nisan bildirisi ise e-muhtıra olarak tarih sayfalarında yerini aldı.
15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Kanun Hükümünde Kararname ile ordudan 149'u general 1684 asker Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edildi. Türkiye’nin darbeler tarihinde defalarca ihraç kararları alındı, hatta 1960’larda 200’den fazla general beş bin civarında subayın orduyla ilişiğinin kesildiği dönemler oldu. Ancak Cumhuriyet tarihinde ilk defa sivil siyaset eliyle orduda bu çapta tasfiye kararları alınıyor.
Türkiye tarihinde benzer ihraçları ve bugünden farklarını uzmanlarına sorduk.
"Bu çok geniş bir yapının ordudan uzaklaştırılması girişimidir"
Gazeteci yazar Hasan Bülent Kahraman Ordudan ihraç kararların tarihte benzeri olmadığını söylüyor. Farkını ise şöyle anlatıyor:
“Çeşitli dönemlerde çeşitli ihraçlar olmuştur. Özellikle darbelerin arkasından bu ihraçlar gerçekleşmiştir. Örneğin 27 Mayıs’tan sonra ordudan ihraç edilenler emekli ihtilalci Eminsular diye bir dernek bile kurmuşlardı. Kaldı ki 27 Mayıs darbesinde bu ihraçlar sadece ordu arasında değil bizzat Milli Birlik Komitesi’nin kendi içinde de cerayan etmiştir. 12 Mart’tan sonra da olmuştır. Hatta ilginç bir anektor şudur: Demirel darbe ile yerinden edilen, ihraç edilen başbakan olarak bu defa ihraç edilen subayların veya ordu personelinin ihraç kararlarını imzalamıştır. Bunların altında yatan en önemli neden bu darbelerin hiyerarşi dışında olmalarıdır. Emir komutra zinciri içinde gerçekleşmemesidir. Tabii ordu kendi içerisindeki bie cunta girişmine karşı yüksek komuta konseyinin aldığı bir kara olduğundan 9 Mart'ta darbeyi hazırlayanların tamamı da ihraç edilmiştir. Bu defa da bu ihraçlar önümüze geldi. Ama bunlar diğerlerinden daha farklıdır. Çünkü bu, ordu içinde öteden beri izlenen, gözlemlenen bir Paralel Devlet Yapılanması, bir FETÖ hareketinin neticesidir. Bir terör örgütünün ordu içindeki izlerinin ortaya çıkartılmasıdır. O bakımdan da ihraçlar bu defa devlet tarafından YAŞ’ta onun öncresinde siyasi iktidar tarafından gerçekleşmiştir. Dolayısıyla evet orduda daha önce ihraçlar olmuştur. Fakat bu onlardan farklıdır. Bu, çok geniş çok yaygın bir yapının ordudan uzaklaştırılması girişimidir. “
"Daha önce YAŞ'la yapılan tasfiyeler KHK ile yapıldı"
Ordu ve siyaset ilişkisi konusunda uzman olan Ali Bayramoğlu tarihte benzer örnekler olmakla birlikte bu tür bir ihraç kararının ilk defa alındığını söylüyor:
“Böyle bir şey ilk defa oluyor. Şu anda OHAL var. OHAL’de Kanun Hükmünde Kararname çıkarıldı. İlk çıkarılan kararnamede 'Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na tabi personel, ilgili Kuvvet Komutanının teklifi, Genelkurmay Başkanının inhası, Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır' maddesi var. Bu birinci KHK’nin 4’üncü maddesi. Bu maddeye istinaden yapılıyor bu ihraçlar. Yani bu, YAŞ’ta yapılan işlemin kanun yoluyla ve Milli Savunma Bakanlığı tarafından yapılması anlamına geliyor. Bu tabii olağanüstü bir dönem. Bir darbe girişimi var. Başarısız bir darbe girişiminin ardından normal rutin bir akış değil, bir kararname ile bunların hepsini emekli edildiler. Daha önce bu tür emeklilikler yok.”
Bayramoğlu tarihteki benzer diğer örnekleri ve farklarını ise şöyle anlatıyor:
“Daha önce benzerleri yaşandı. Mesela 1960’da... 1960 ihtilali sonrası Eminsular adı verilen büyük bir tasfiye yapıldı. Bu tasfiyeleri ordunun kendisi yaptı. Mayıs’ta ihtilâl oldu. Demokrat Parti tarafından Ordu içerisindeki piramidin çok bozulduğu iddia ediliyordu. Yani fazla general, az albay, çok binbaşı ama az yarbay vardı... Bunun üzerine büyük bir tasfiye yapıldı. O zaman bu tasfiyeler Ağustos ayındaki YAŞ’ta yapıldı. Bugünkü gibi siyasi mekanizma ile değil ordu kendisi yaptı. 222 general gitmiş o dönemde... Toplam subay da beş bin civarındaydı sanıyorum... Bir de Talat Aydemir’in iki başarısız darbe girişimi var. Birinci sefer affedildi, emekliye sevk edildi. Tekrar ayaklanmaya girişince Fethi Gürcan ve 12 kişi ile asıldı. O yıl Harp okullarının son sınıfları okuldan uzaklaştırıldı.”
Gazeteci Fikret Bila 15 Temmuz darbe girişimini Türkiye tarihinin gördüğü en kanlı ve insanlık dışı darbe girişimi olarak tanımlıyor. İhraç kararları konusunda ise tarihteki benzer örnekleri şöyle anlatıyor:
“27 Mayıs darbesinden sonra da TSK’dan 235 General ihraç edilmişti. 3 bin 500 de subay atılmıştı. Bu rakamlar general düzeyinde bugünkü tasfiyeden daha büyük bir rakamlar içeriyor. Yine Talat Aydemir olayında 1459 Harbiyeli öğrenci Ordu’dan atılmıştı. 12 Eylül darbesinden sonra da 521 subay ordudan atıldı. O dönem onlar değişik yetkiler tarafından atıldı. Mesela o dönem Hukuk Konseyi vardı. 27 Mayıs’ta Milli Birlik Komitesi vardı. Yani o zamanki idareye göre oluşturulan değişik kurullar ve yetki tarafından yapılmıştı o ihraçlar.”
Bilal bu seferki kararın sivil otorite, iktidar tarafından alınması sonucu siyasi kararlar olduğunu söylüyor:
“Başarısız darbe sonrasında orduda böyle tasfiyeler yapılır. Bu tür kararlar siyasi kararlardır. Darbe bizzat darbelerle siyasete müdahale edildiği için siyasi kararlar sayılabilir. Çünkü darbeye karışanlar siyasi amaçlı bir iş yapıyorlar iktidarı ele geçirmek gibi. Buna karşılık da devlet o günkü hukuku işleterek darbecileri silahlı kuvvetlerden atıyor. Bu kararların farkı ise bugünkü uygulamada kanun hükmünde kararnamede ile yapılması oldu. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Milli Savunma Bakanı’nın onayı ve imzaları ile yapıldı. Yani siyasi otorite buna karar vermiş oluyor. Siyasi otoritesin verdiği kararlar da siyasi oluyor."
Eminsular kimlerden oluşuyor?
27 Mayıs darbesinin ardından Ağustos 1960 – Şubat 1961 arasında Milli Birlik Komitesi tarafından 235 general ve yaklaşık 5 bin subay emekliye sevkedildi. Bu askerler tarafından Emekli İnkılap Subayları Derneği kuruldu. Bu derneğe bağlı emekli subaylar "Eminsular"olarak anıldı.
Talat Aydemir’in başarısız darbe girişimleri
Harp Okul Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir, 22 Şubat 1962 ve 20 Mayıs 1963’te iki başarısız darbe girşimi yaptı. Aydemir Şubat ayındaki darbe girişimini 27 Mayıs ihtilalinin hedefine ulaşmamış olması gerekçesine dayandırıyordu. Aydemir’e göre ülke 27 Mayıs 1960’tan önceki durumdaydı, Parlamento içinde bir kısım siyasilerin maksatlı tutumları ile silahlı kuvvetlerin halk ile karşı karşıya getirilmişti, seçim sonrası, siyasi ortamda istikrarlı ve dinamik bir hükümet kurulamamış, bu yüzden ülkenin asıl temel davası olan reformların ele alınamıyordu. Ancak bu darbe girşimi başarısız oldu. Kan dökülmediği için Aydemir ve arkadaşları bir ceza almadılar. Fakat Aydemir ve üç albay ile 69 subay ve 4 astsubayın orduyla ilişiği kesildi.
20 Mayıs 1963’te ise Harp Okul Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir ve arkadaşları aynı gerekçelerle ikinci kez darbe girişiminde bulundular. Bu girişimde 8 kişi öldü, 26 kişi yaralandı. Ancak bu girişim de Şubat ayındaki darbe girişimi gibi başarısız oldu. Talat Aydemir ve Fethi Gürcan idam edildi. Bu dönemde 1459 Harbiyeli okuldan atıldı.
Kaynak: Al Jazeera Türk