TELEFONLA BİLDİRDİLER: Cuma günü benim de sıralarından geçtiğim Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin maruz kaldığı muameleyi gördüm. O duyguyla da oturup her vatandaş gibi, devletin önümüzde koyduğu iki seçenekten birisine oyumu kullanacağımı açıkladım. İşyerinden aradılar, işime son verildiğini söylediler. Bir saat sonra, bildiriyi internet sayfalarına koyduklarını gördüm.
İYİLER MUTLAKA KAZANIR: Annemin haberi yoktu. Onlar Ankara'dalar, ben ise İstanbul'dayım. Anneme nasıl söyleyeceğimi düşünüyordum ki, beni aradı. TV izliyormuş, alt yazıdan görmüş. Bana, üzülmememi söyledi. “İyiler sonunda mutlaka kazanır” dedi. 4.5 yıl pek çok şeyi göze alarak mağdurların sesini duyurmaya çalıştık. İlk arayanlar da yıllarca haberlerini yaptığımız, ekrandan sesleri duyurduğumuz mağdurlar oldu. İşte o zaman, ‘bunca yıl boşuna kürek çekmemişiz' dedik… ‘Görüşlerinize katılmasam da, söz söylemeye devam etmenizi istiyorum” diyenler oldu.
BELKİ BİR İŞE YARAR: İşsiz kalan pek çok gazeteci var. Hapse atılan, geçmişte canından olan meslek büyüklerim var. Pazartesi günü ekranlarını açıp da beni göremeyenler belki de ülkede bir şeylerin ters gittiğini, her şeyin normal olmadığını görecekler. Benimkisi bir küçücük kıvılcım olur herhalde. Hayırlısı olacak. Gençler diyorlar ya; ‘Simit sat, onurlu yaşa' diye. İşte o çok önemli. Bir kuru ekmekle doyar insan. Milyonları olup doymayanlar da var…
BU ÜLKENİN BİRİKİMİYİZ: Referandum kampanyasında farklı görüş beyan edenlerin ötekileştirilmesine itirazım var. Benim dedem Toroslar'dan göçebe bir yörük. Diğer dedem Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk öğretmenlerinden. Dedemin babası İstiklal Savaşı'nda savaşmış. Bizi bu topraklardan atamazlar.
MAĞDURİYET ALGISI: İşten çıkarılmam konusunda ‘danışıklı dövüş mü' diye yazanlar oldu. “Algı operasyonu, üst akılın işi, danışıklı dövüş” diye yazılması gerçekten üzüntü verici.
KAHRAMAN DEĞİLİM: Ben bir kahraman değilim. Ama hain de değilim. Kimse, sadece devletin sorduğu bir soruda, ‘a' ya da ‘b' şıkkını işaretledi diye, kimseyi yaftalayamaz. Biz ülkemizi konuşmak zorundayız. Bunu hayatları boyunca yapan, dokuz köyden kovulup, 10. köyden yazmaya çalışan meslek büyüklerim var, bedel ödemiş meslek büyüklerim var. Biz de geçtik bu kervandan. Yarına, umutla direnenler ve halkının yanında duranlar kalıyor…