BURHAN AKDAĞ AYRILIĞI NASIL AÇIKLIYOR
Bir kitapı yazdım çünkü;
Kendi aldığım eve girdiğim söylenerek “Hırsız!” dendi.
Uygulamadığım bir şiddet için şikayet edildim, karakollarda terörist veya katil muamelesi yapılıp kelepçe takıldı.
Boşanmıyorum diye durmadı bana “Çeteci!” dedi.
İçip içip huzursuzluk çıkarıp Müge Anlı’yı taciz ettiğim söylendi.
Mal mülk davası güdüyor, hakkı olanı istemiyor dendi, kendi aldığım arabayı çaldığım gerekçesiyle dava açıldı.
Kendi ellerimle büyüttüğüm minik Lidoş’um benden uzaklaştırıldı, onun psikolojisini bozduğum söylendi.
Müge Anlı’nın avukatı Yaşar Ağsu babamı dövdü, bizim tahrik edip saldırdığımız söylendi.
Üç yıl içinde hakkımda yapılan şikayetler yüzünden adeta “Şikayet Manyağı oldum”
Evimdeki bütün özel eşyalarım, mesleki CD ve kaset arşivim, özel dosyalarım taşındı, bana yine hırsız dendi.
Kendisinin ismi adı aşk dedikodularında anıldı, benim çapkın ve sadakatsiz olduğum söylendi.
Başladığım projeleri onun baskısı yüzünden rafa kaldırmak zorunda bırakıldım.
Sürekli verilen dilekçelerle karakollara ifade vermekten uygulamaya çalıştığım projeler yok edildi.
Kızımı görmek için icra dairelerinin kapılarında saatlerce bekledim..
Hukuki olarak kızımı ayda iki kez Pazar günü sabahtan akşama kadar, yılda bir kez de on gün görebilme iznim olduğu halde ıvır zıvır gerekçelerle kızım benden uzaklaştırıldı.
Kızımla yalnız ve rahat görüşebilmek için okul servislerinin yolunu gözler hale getirildim.
Bu kitabı yazdım çünkü hayatım ertelendi.