Otobüsçüler, uzun yol müşterilerini uçaklara ve hızlı trenlere kaptırdı. Bundan 10 yıl önce sektörde D1 yetki belgesi olan firma sayısı 600 iken bugün bu sayı 336. Bu 336 şirkete ait yaklaşık 7 bin 600 otobüs var. Türkiye Otobüsçüler Federasyonu'nun (TOFED) verilerine göre son 10 yılda 103 otobüs firması kapısına kilit vurdu. 6 firma el değiştirdi. Bu markalar Türkiye'nin önemli markalarıydı fakat şu anda sektörde yoklar. Bunlar arasında Köseoğlu, As, Hazar, Sezer, Süzer, Habur, Radar Turizm gibi pek çok ünlü marka var. Diğer yandan, sefer sayılarındaki azalma ve doluluk oranlarının yüzde 50'lere düşmesi, D1 yetki belgeli otobüs firmalarının D2'ye geçmelerine neden oluyor. Böylece otobüsçüler boş otobüslerle az sayıda sefer yaparak zarar etmek yerine D2 yetki belgesiyle gerçekleştirilen ve şehirlerarasında zaman tarifesine bağlı olmaksızın yapılan turlar düzenlemeye, yani turizme yöneldiler. D2 yetki belgesine sahip olan bin 394 şirket ve 26 bin otobüs var.
'Artık taksici mantığı var' Yüksek ÖTV'li mazotun, özellikle D1 belgeli zaman tarifesine bağlı olan firmaları etkilediğini ifade eden TOFED Başkanı Mehmet Erdoğan, D2 belgesine geçişler ile ilgili şöyle konuştu: "Biz belli bir saat aralığına göre hareket etmek zorundayız. Örneğin akşam 7'de Kayseri'ye sefer açtınız. Listede 5 kişi var. Daha yola çıkamadan kağıt üstünde bin lira zararı görerek yola çıkıyorsunuz. İki seçeneğiniz var ya seferi iptal edeceksiniz ya da yolcunuzu yan firmaya vereceksiniz. Bu da firmanızın ticari sonu demektir. Bayramlarda, yaz döneminde, yılbaşlarında, hafta sonlarında yoğunlukla birlikte yılda toplamda 4-5 ay iş sezonu oluyor. Burada kazandıklarınız ve diğer aylardaki zararlarınızla birlikte bütün bir seneyi idare ettirmeniz gerekiyor. Buna dayanamayan küçük işletmeler D2 belgesine geçiyorlar. Çünkü firma işi aldığında hareket etmek istiyor. Taksici mantığı gibi. Ya da kamyoncu mantığıyla hareket ediyor. Kamyoncu boş dolaşıp da yük arar mı, maliyetini hesaplar, üstüne karını koyar ve böyle hareket eder. Zararına gitmez. D2'de böyle." 'Yöresel firmalar büyük firmaların altında çalışıyor' Büyük firmalar, yöresel, yani Anadolu'ya sefer yapan küçük firmaları topluyor. Şirketler maliyet baskısı altındaki işletmelerini kapatmak yerine büyük kurumsal şirketlerin altına giriyor.
Erdoğan, "Örneğin Niğde'de 10 otobüsle çalışan bir firma İstanbul'a geldiğinde yolcusunu İstanbul'a indirdi diyelim. Servisle yolcusunu evlerine bırakması gerekiyor. Ayrıca o semtlerde biletlerini sattırması lazım. Dolayısıyla, kendi imkanı olmadığı için büyük firmaların altyapısından yararlanıyor. Pamukkale'de, Kamil Koç'ta, Ulusoy'da bu durum vardır" diye konuştu.
'Otobüsçüler yoluna devam edecek' Erdoğan, sektörün gelişimi hakkında da şunları söyledi: "Neredeyse bütün otobüslerde özellikle uzun yollarda koltuk arkası televizyon var. Bu da doyum noktasına bile geldi. Artık uzun mesafelerde otobüs işletmeciliği yapmak gerçekten zor. Doğru, 6-7 saatin üzerindeki yolculuklarda insanlar sıkılıyor, yoruluyor olabilir. Ama Trabzon'dan Antalya'ya kim çalışacak? Samsun'dan Diyarbakır'a kim götürecek, Diyarbakır'dan Adana'ya kim inecek? Buralara hızlı tren yapma şansınız yok. Dolasıyla yine otobüs işletmeciliği kalacak hem de büyüyerek kalacak. Bunu son 5 yılda da taşınan yolcu sayılarındaki yüzde 10-15'in üzerinde bir artıştan da görüyoruz. Cirolar da arttı. Bizim hem fiyat hem de servis ağımızın çok geniş olması en büyük avantajımız.
Uçak şirketleri halka haksızlık ediyor. Yolcu sayısı 50 milyonlara ulaşmış, fert başına gelir arttı. Zaman çok önemli, ülke büyüyor ama... Bu rüzgarın böyle gitmeyeceği kesin. Siste, buzda, karda, uçaklar kalkmadığında yine insanları yine otobüsçüler taşıyacak. Genel olarak uzun yol seferlerinde azalma fakat orta ve kısa mesafeli seferlerde artış bekleyebiliriz.