İstanbul İstihbarat Şubeden sorumlu eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer'in "İdris Naim Şahin'i de Öcalan görevden aldırdı" şeklindeki iddiasını değerlendiren İçişleri eski Bakanı ve Ordu bağımsız Milletvekili İdris Naim Şahin, "İddiaların ben doğru olduğunu düşünüyorum, inanıyorum. Zaten millet de böyle düşünüyor. Bu bireysel olarak terörist başı Öcalan mıdır? Yoksa, onun adına hareket eden camianın bütünü müdür? Bu konuda isimler adresler farklı ifade edilebilir" dedi. Şahin, "Partiden ayrılan milletvekilleri ile ilgili olarak Başbakanlık'ta ve Parti Genel Merkezi'nde bir montajlama bir dublajlama faaliyetinin başlatıldığını bir talimat verildiğini, bizimle ilgili bir arayış içerisinde olunduğunu duydum. Bu duyum yanlış olabilir doğru olabilir. Yani kaset üretme çabasının olduğunu duydum" dedi.
İstanbul İstihbarat Şubeden sorumlu eski Emniyet Müdür Yardımcısı Ali Fuat Yılmazer'in "İdris Naim Şahin'i de Öcalan görevden aldırdı" şeklindeki iddiasını değerlendiren İçişleri eski Bakanı ve Ordu bağımsız Milletvekili İdris Naim Şahin, "İddiaların ben doğru olduğunu düşünüyorum, inanıyorum. Zaten millet de böyle düşünüyor. Bu bireysel olarak terörist başı Öcalan mıdır? Yoksa, onun adına hareket eden camianın bütünü müdür? Bu konuda isimler adresler farklı ifade edilebilir. 2011 sürecindeki terörün egemen olduğu ülkenin adeta ateş çemberinde yol aldığı bir dönemde bakanlık görevine getirildim. Ada ile görüşme süreci benim bilgim dışında başladı. Benim görüşüm alınmalıydı. Bizim için çok önemliydi. Çünkü örgüt artık beynini yitirmeye başlamıştı. Ne tarafa gideceğini, saldırıya mı geçecek…ne yapacağını bilmiyordu. 2012'nin eylülünde senaryo açlık grevi, terörist başına yeniden gündeme getirme senaryosuydu. Ben zamanın Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e ne oldu 30, 40 gün oldu kimse ölmedi açlık grevinden dolayı. Ölmesini istemiyoruz tabi. Önlem alalım ölüm olmasın gibisinden bir konuşma yaptım. Bunun üzerine bana söylenen 'herhalde bunlar ölmeyecek kadar yiyorlar' dedi. Yani göstermelik bir eylem. Bunun da arkasında, maalesef devletin de bazı kurumları, kişileri var en azından. Sonuç nereye gitti, terörist başı ile görüşmenin yeniden başlaması süreci başlatılmış oldu. Bakan olarak benimle paylaşılmayan bir süreçti. Ama bildiğim, izlediğim bir süreçti. Demek oluyor ki hükümet içerisinde terör konusunda görüş birliği yok. Terörist başının bazı hükümetteki bakanlarımıza selam söylediği ama kendi tabiri ile faşist, düşman veya buna benzer ifadeler ile benim üzerimde durulması gerektiği yönünde bilgiler var. Bu terör konusundaki sinyallerden sonra muhtemelen benim görev değişikliğim gerçekleşmiş oldu. Ben görevden alındıktan sonra BDP'nin yetkilileri, isimlerini söylemek istemiyorum. Bir tanesi dedi ki Allah bir daha bu ülkeye bu bakan gibi bela vermesin dedi. Bana beddua okundu" diye konuştu.
"ORDU BELEDİYE BAŞKAN ADAYLIĞI İÇİN TALEBİM YOKTU"
Ordu belediye başkan adaylığı konusunda kendisinin herhangi bir talebinin olmadığını belirten Şahin, "Ordu belediye başkan adaylığı konusunda herhangi bir talebim yoktu. Ama Ordu için düşünülen isimin doğru olmadığını da paylaştım. Sayın başbakan beni Ordu belediye başkanlığına yönelik bir talebim varsa onu da ortaya koymak durumundadır. Doğru ise ispatlanmalı" diyerek hakkındaki iddialara tepki gösterdi.
"KASET MESELESİ İLE ÇOK MEŞGUL SAYIN BAŞBAKAN"
"İstifa etti. Onun da şantaj kasetleri var" iddialarını sert bir dille eleştiren Şahin şöyle konuştu: "Sayın başbakanın hangi sözün doğru olduğunu ben anlamakta zorlanıyorum. Eğer benim istifam, belediye başkanı adayı olmayınca veya olamayınca ise olay orada bitmiştir zaten sebebi budur. Sayın başbakanın ifadelerinde bunu görmek çokça mümkün. Niye biliyor musunuz? Onun da şantaj kasetleri var' diyor. Onu da açıklayacaklar diye korkarak gitti diyor. Biliyorum diyor bir de şimdi hangisi doğru. Ben aday olmadığımı söylüyorum zaten. Şantaj konusuna gelince, kaset meselesi ile çok meşgul sayın başbakan, bahsettiği şantaj kaseti, kendisi veya bir başkası tarafından, anlaşılan şudur. 'Pensilvenya, paralel devlet' diyor. Bir takım yerleri günde üç beş kez işaret ediyor konuşmasında. Oradan bana gelmiş bir şantaj kasetini ima ediyor. Ben söylüyorum, bana böyle bir kasetten bahseden de olmadı. Böyle bir kasetten şantaj yapan da olmadı. Böyle bir kasetten bilgim yok. Sayın başbakan ben biliyorum diyor. İçeriğinde de bir suç var ise bunu savcılığa bildirmesi lazım. Bildirmiyorsa o zaman bir suçu gizliyordur demektir. Sayın başbakan da bilir 77 milyon da bilir. Bölücü terör örgütleri de bilir. Benim kimden, nerede, ne kadar korkacağım konusu bilinir. Ne kadar korkusuz olduğumu sayın başbakan da bilir. Onun tabiri ile beni 'tırı vırı' kasetler kararımdan vazgeçiremez. Nereye varırsa varır. Kaset deyince benim, Ordu'nun dereleri, Hekimoğlu türkülerine yönelik kasetlerim var. Amatör türkülerin kasetleri. Kast edilen bunlarsa eğer. Onun dışında böyle bir kaset şantaj yok."
"BAŞBAKANIN HER İKİ İDDİASI ORDU MEYDANINA BİR KURU AĞAÇ OLARAK DİKİLMİŞTİR"
Kendisi hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu söyleyen Şahin, "Sayın başbakanın her iki iddiası, iki çatallı, iki boy yalan olarak Ordu meydanına bir kuru ağaç olarak dikilmiştir. O ağacın dalına da bir kaset asılmıştır. O türbe ağacı gibi, adak ağacı gibi orada itibari olarak durmaktadır. Bir gün yolum düşerse o adak ağacına bir mor beyaz kurdele bağlarım" dedi.
"AYRILAN MİLLETVEKİLLERİ İLE İLGİLİ BAŞBAKANLIK'TA BİR MONTAJLAMA BİR DUBLAJLAMA FAALİYETİ BAŞLATILDI"
Şahin, "Partiden ayrılan milletvekilleri ile ilgili olarak Başbakanlık'ta ve Parti Genel Merkezi'nde bir montajlama bir dublajlama faaliyetinin başlatıldığını bir talimat verildiğini, bizimle ilgili bir arayış içerisinde olunduğunu duydum. Bu duyum yanlış olabilir doğru olabilir. Yani kaset üretme çabasının olduğunu duydum" diye konuştu.