Sarımsağın bileşiminde protein, karbonhidrat, kükürtlü bileşikler, lif (posa) ve suyun yanı sıra fosfor, potasyum, kükürt, çinko, selenyum mineralleri ve bir miktar A ve C vitamini yer almaktadır. Tıp alanında detaylı bir şekilde değerlendirilen sarımsak; atardamarları etkileyen hastalıklar, ağrılı eklem hastalıkları, bağışıklık sistemi bozuklukları ve kanser gibi birçok hastalığın önlenmesi ve tedavisi amacıyla kullanılmaktadır.
Vücuttaki toksinleri uzaklaştırmak bağlamında antioksidan özelliği sürekli olarak ön planda tutulmaktadır. Sarımsağın çeşitli mekanizmalarla kanser yapıcı etkenleri engelleyebileceği, bağışıklık sisteminin baskılanmasını önleyerek özellikle mide, bağırsak, gırtlak, meme, kolon ve prostat kanserlerine karşı olumlu etkiler sağlayabileceği bilinmektedir. Ayrıca içeriğindeki dialil di sülfit bağları ile kronik kalp hastalıklarına karşı koruyucu etki gösterdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Günde en az 1 diş sarımsak yenmesi bile bu bakımdan yarar sağlayabilir.
Besleyici özellikleri dışında vücuda fizyolojik yararlar sağlayan ve kronik hastalık riskini azaltabilen, sağlığı geliştiren besinlere “fonksiyonel besinler” denilmektedir.
Fonksiyonel besinler aynı zamanda koruyucu birer ilaç niteliğindedir. Günlük beslenme alışkanlıkları içinde doğal şekilleri ile tüketilen besinler olabildiği gibi, genetik mühendislik yoluyla ya da zenginleştirilmiş olabilirler. Hastalıkların önlenmesi ve tedavisindeki etkinlikleri açısından çok sayıda besin incelenmiş ve fonksiyonel besinler arasında yer alıp almadıkları saptanmıştır. Bu araştırmalarda kolesterol düşürücü, tansiyonu düzenleyici etkileri mevcut olduğu için sarımsak da fonksiyonel besin olarak değerlendirilmektedir.
Sarımsak tüketirken birkaç noktaya dikkat edilmesi önerilmektedir:
- Eğer sarımsağın kötü kokusundan rahatsız oluyorsanız, en azından yararlı etkilerinden faydalanmak adına onu bütün olarak yutmayı deneyebilirsiniz. Isırılmadığı, ezilmediği veya doğranmadığı taktirde koku vermeyecektir.
- Sarımsağa uygulanan pişirme işlemi esnasında içerisindeki bazı etken maddelerin etkinliğinin azalması sebebi ile daha çok çiğ olarak tüketilmesi önerilmektedir.
- İçerisindeki sülfürden dolayı bazı bireylerde mide kramplarına veya gaz oluşumuna sebep olabilmektedir. Hassas kişilerin daha dikkatli kullanmaları gerekmektedir.
- Pıhtılaşmayı engelleyici özelliğinden ötürü antikoagülan ilaç kullananların mutlaka bir uzmana danışmaları önerilmektedir.
Dyt. M. Turgay KÖSE