O; Türkiye, Balkanlar ve Ortadoğu’nun en karanlık dehlizlerine, vadilerine girmiş ve çıkmış efsanevi Memati; Çanakkale’de kan, ter ve gözyaşı ile hattı müdaafa değil sathı müdafa yapan Onbaşı Muhsin ve her türlü farklı karaktere müthiş bir oyunculukla can veren yine o: Gürkan Uygun!..
Gerek Tatlı Kaçıklar’daki Tolgahan rolüyle gerek Fasulye filmindeki koruma rolleriyle gönüllerde taht kuran sanatçı, Muhteşem Yüzyıl’da Mimar Sinan ve şu anda da Oyun Atölyesi’ndeki Testosteron oyununda Fistah olarak sanatseverlerin karşına çıkmayı sürdürüyor.
Şimdilerde Kaçak adlı dizi filmde Serhat rolüyle ilgi çeken oyuncu, Kara Kartalımız’ın da tribündeki aydınlık yüzlerinden...Beşiktaş Dergisi, BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde Gürkan Uygun ile buluşarak özel bir röportaj gerçekleştirdi.
Memati elbette ki benim ve de birçok vadi hayranı için efsanedir ama severek oynadığım tek rol değildir. Çanakkale Yolun Sonu filmindeki Onbaşı Muhsin, Talı Kaçıklar’daki Tolgahan, Fasulye filmindeki koruma, Muhteşem Yüzyıl’da Mimar Sinan, hali hazırda Oyun Atölyesi’nde Testosteron oyununda Fistah, Kaçak’ta Serhat ve inşallah eklenmeye de devam edecek (gülüyor).
Sonuç olarak oynadığım her rol benim için bir değerdir, yeni bir karakterdir ve bunun için oynamak isterim, oynamaktan keyif alacağım rolleri tercih ederim elbette. Bazı rolleri uzun süre oynarsınız, bazılarını kısa, bazen başarılı bazen de başarısız olabilirsiniz. Mühim olan edineceginiz tecrübedir diye düşünmekteyim.”
“Gezi direnişi herkese çok şey gösterdi ve öğretti. Oradan çıkan enerji sıkışmış bir enerji olduğu için etkisi büyük oldu diye düşünüyorum kısaca, yoksa sabaha kadar konuşabiliriz (gülüyor). Fotoğrafa baktığımızdaysa bugünümüze dair kesin karar vermenin erken olduğunu düşünüyorum. Çünkü halkın karar vereceği iki seçim daha var ve umarım şaibeli bir seçim süreci yaşamayız.”
Beşiktaşlı olarak...
“Kuşların avlanırken gösterdikleri reaksiyonlar, dikkat, algı, odaklanmaları (elbette ki bir Beşiktaşlı olarak önce Kartal’a baktım), keskin sert bakışlar dikkatimi çekti tabii; asaletini başka bir karakterde kullanacağım artık (gülüyor). Ancak sadece buralardan beslenmedim; gazetelerden birçok eşgal baktım, internet size her şeyi getiriyor çok şükür.”
“Beşiktaşlı olmak, bazen “şerefli ikincilikler”di, bazen namağlup şampiyonluklardı; Metin-Ali-Feyyaz’dı, son dakikaların takımı olmaktı, Avrupa’da hem en acı maglubiyetlerdi hem en büyük galibiyetlerdi,
‘beş dakikada Beşiktaş’tı, ilk yarı 3-0, maç sonu 3-3 olmaktı”