Jul Sezar'ın Seçilmesi

Tirana ölüm, yaşasın yeni imparator İÖ 10, Roma

Tarih 11.09.2014, 23:51 11.09.2014, 23:53
Jul Sezar'ın Seçilmesi
Jul Sezar'ın yönetimi altındaki Roma savaş ganimetleriyle güçlenmiş ve zenginleşmiş bir imparatorluğun merkeziydi, yüzyıllarca önce Roma'nın soylu ailelerinin yaşadıkları ve hatta üzerinde tarım yaptıkları toprakları, şimdi zengin Romalı senatörler köle çalıştırarak işletiyorlardı. İmparatorluğun özgür vatandaşları yoksullaşıyordu. Ne çiftlikleri onların verimli topraklarıyla, ne de güçleri köle fabrikalarının üretimiyle boy ölçüşebilecek durumdaydı. 

Roma şehrinde yaşayanların sayısı birkaç bin kişiden iki milyonun üstüne çıkmıştı. Bu kadar insanı beslemek şimdiden hazineye ve tüccar denizcilere zor geliyordu. Şehir halkını beslemek için gereken tahıl, Mısır'ı ve bugün Balkanlar diye bilinen Romalıların Panoria adını verdikleri bölgeyi fethetmelerinin önemli bir nedeniydi. Her iki bölgede de tahıl bol miktarda vardı. Nüfusu artan, aç Roma kendisini yönetenlerden çok şey bekliyordu.

Bütün hükümetlerde olduğu gibi bürokrasi kendi kendine varolmaya başlamıştı. Rüşvet yeme toplumun her kesiminde almış başını gidiyordu. Genellikle rüşvet, alınmamasını kontrol etmekle görevli zengin senatör aileleri tarafından destekleniyor ve korunuyordu. Lejyonlar az sayıda İtalyan, daha çok da yeni fethedilmiş ülkelerin vatandaşlarının egemenliğindeydi.

Ortalıkta huzursuzluk hakimdi; itfaiyecilik bile bir sorundu. Roma genellikle birkaç katlı tahta evlerden oluşan bir şehirdi. İtfaiyecilik, şehir için çok önemliydi. Ama aynı hükümet gibi, o da çürümüş bir kurum haline gelmişti. Geniş alanlar fahiş fiyatlarla özel şirketlere ruhsatlanmıştı.

Bunlar da karşılığında, bir yangın çıktığında evlerini kurtarmak ya da korumaya çalışmak için her bir ev sahibiyle anlaşmaya başladılar. Çoğunlukla bu şirketler ev tam yanarken geliyorlar ve yangını söndürmeye çalışırken ek bir para talep ediyorlardı. 

Politikacılar da intizamsız ve kuralsız ortamda siyasi katillere dönüşmüşlerdi. Özel çeteleri, hizipler ellerinde tutuyorlardı. Hatta ordu bile bağımsız hareket ediyordu. Senato, orduyu kontrol altında tutmak için çoktan bir yasa koymuştu. Buna göre hiçbir kumandan, senatonun izni olmadan Rubicon nehrini aşarak ordusunu başkente yaklaştıramayacaktı... ki hiçbir zaman da böyle bir izin verilmedi.

Birkaç general Roma'ya girecekleri tehdidinde bulundular; hatta bir tanesi ordusunu yasal sınır olan Rubicon nehrinin ilerisine geçirdi. Bu general, Roma'nın çoğunluğunu oluşturan pleplerin desteğini almış Jul Sezar'dı. Ama Lepidus gibi diğer liderlerin kendi lejyonları vardı. Mesela Crassus'un emrinde imparatorluğun zenginliğinin büyük bölümünü ellerinde bulunduran bir grup adam bulunuyordu.

Önde gelen liderler haricinde, politikacılara yapılan suikastlar çok artmıştı. Bir zamanlar son sözü söyleme yetkisine sahip olan Senato hızla güç kaybediyordu. 

Zengin ailelerin ve önemli işlerin başında olan senatörlerin bir karar vermeleri gerekiyordu. Daha fazla demokrasi halk tarafından kontrol edilmek demekti. Pleplerin zengin elit zararına kendi şartlarını iyileştirmek için hareket etmeleri önlenemezdi. Diğer yandan, Sezar gibi liderlerde güçlü bir temel, zenginlik ve halkı yönetmek için gerekli yetenek vardı. Bu, bütün yetkilerin bu liderlerden birine verilmesi demekti. Bu değiş tokuş sayesinde huzur gelecek, bu da zenginlerin mali ve sosyal pozisyonlarını sağlama alacaktı.

Ya da Senato, birçok üyesinin önerdiği gibi, geleneklerin yanında yer alabilir ve imparatorluğun kontrolünü elinde tutmaya çalışabilirdi. Ama varolan durum Senato'nun halktan hiç destek almadığını ve çatışan güçler tarafından yakında bir kenara atılacağını gösteriyordu.

Böylece senatörler bir araya geldiler ve en az karşı çıkmayı getirecek olan çözümde karar kıldılar. Jul Sezar zaten birinci konsüldü, eşit konumda olanlar arasında en önde olandı. Zengin ve soylu bir aileden geliyordu, kendi ordusu vardı ve geçmişte Galya savaşlarında gücünü kanıtlamıştı. Eğer Senato imparatorluğu yönetmek için güçlü birisini seçecekse en uygunu oydu. Jul Sezar'ın başa geçmesi ve huzur ortamı yaratması her şeylerini kaybetmelerinden daha iyiydi. Jul Sezar'ın hayat boyu birinci konsül seçilmesinin, en azından kendileri için barış ve refah sağlayacağını düşünüyorlardı. 

Böylece, Roma'nın soylu aileleri, bir kriz sırasında değil de, barış zamanında bir diktatörün başa geçmesi için oy verdiler. Jul Sezar bunun nasıl bir başlangıç olacağını biliyordu. Bu nedenle üç kez, Roma sisteminin esasını oluşturan kuralları değiştirmek istemiyormuş izlenimini bırakarak kendisine yapılan teklifi reddetti. Aslında bu mevkiye gelmek için ne kadar uğraş vermişti.

Sonunda kabul etti ve Senatodaki herkes rahat bir nefes aldı. Sadece birkaç gelenekçi tüm sisteme ihanet edildiğini düşünüyordu. Bu adamlar 1776'da Amerika Birleşik Devletleri'nde Sam Adams'ın ve Kurucu Ataların yaptığı gibi bütün Romalıların haklarından ve Senatonun kutsal yönetme yetkisinden bahsettiler ve yapılacakları kendi başlarına yapmaya karar verdiler. 

Tarihi kaynaklara göre Sezar'ı uyaran herhangi bir kehanet yoktu. Günlerden 15 Mart'tı, kayıtsız şartsız kabul edilmesi gereken yasa taslaklarıyla birlikte Senato Salonu'na doğru ilerledi. Kısa bir zamanda Jul Sezar Roma İmparatorluğu'nun her yerinde mutlak güce sahip olmuştu. Sonraki birkaç yıl boyunca da Pompeius ve diğer askeri tehdit oluşturan rakiplerini tasfiye etti. Barış ve huzur kısa bir süreliğine geri geldi ama örnek oluşturan bir Senato'nun ortadan kalkmasına ve Roma İmparatorluk Sistemi'nin kurulmasına mal oldu. 

Bundan sonrasında gerçekleşenler ise iyi kaydedildi ve Shakespeare'in yazdığı oyunla ölümsüzleşti. Gelenekçiler, sorumluluklarını tekrar üstlenmesi için Senato'ya gözdağı vermek ve Sezar'ın başa geçmesinin verdiği zararları telafi etmek üzere Birinci Konsülü öldürdüler. 

Öyleyse yapılması gereken ve en iyi olduğu düşünülen iki karar vardı ortada; birincisi, Jul Sezar'ı hayat boyu diktatör olarak atamak, ikincisi de Konsülün hayatına son vererek bu kararı tersine çevirmekti. Birinci kararın başarılı olabilmesi için Sezar düşmanlarını yenmeli ve gücünü pekiştirmeliydi. Bunun sonucunda lejyonlar arasında tarihte o zamana kadar görülmemiş çapta bir dizi savaş oldu. Sezar öldürüldüğünde, düzeni sağlamak için güçlerini devrettikleri diğer liderlere dönmekten başka çare kalmadı Senato açısından. Sezar'ın ölümünden sonraki birkaç yıl hemen bir iç savaş ortamı egemen oldu. Önce üçer liderden oluşan iki grup birbirleriyle savaştı.

Augustus, Anthonius ve Crassus diğerlerini yendikten sonra bu sefer birbirleriyle savaşmaya başladılar. Heba edilen insan sayısı ve maddi hasar inanılmaz boyuttaydı. Diğer üç lider de birbirleriyle savaşa başladıklarında iç savaş daha da derinleşti. Sonunda Augustus Caesar galip geldi ve sonraki bir yüzyıl boyunca barış hüküm sürdü. Tabii ki imparatorluk da bir kişinin keyfi yönetimine kaldı. Ama iç savaşların sonuna doğru Roma artık yayılmacı politika izleyen bir imparatorluk olmaktan çıkmıştı.

Birbiri ardına elde ettikleri zaferler de geçmişte kalmıştı. Zamanla daha az yetenekli imparatorlar başa geçmeye başladı. Sonraki iki yüzyıl boyunca değişen koşullara bağlı olarak imparatorlar da değişiyordu. Yönetim sistemi içinde hiçbir denge kalmamıştı. Senato önemini kaybetti ve sadece bir paravan olmaya başladı. Kısa bir denge dönemi için imparatorluk diktatörlük yönetimine dönmüş ve hatta Caligula gibi bir deli imparatorun eline geçmişti.

Çoğu kişi tarafından sevilmeyen Brütüs ve suikastçı grubu Senato adına yaptıkları suikastlarıyla işleri daha da içinden çıkılmaz hale getirmeyi başarmışlardı. Beş yüzyıl sonraki çöküşlerine kadar, imparatorlardan hiçbiri ne düzenli olarak Senato'ya başvurma, ne de tavsiyelerine uyma ihtiyacı hissetti. Belki de Caligula, bir zamanların güçlü kurumuna atını tayin ederek en iyi açıklamayı yapmış oldu. 

Ama Sezar'ın seçimi, hatta öldürülüşü bile o zamanlar çok doğru bir fikir gibi gözükmüştü.

Yorumlar (0)
15
açık
Günün Anketi Tümü
En Çok Sevdiğiniz Renk Hangisi?
Namaz Vakti 21 Kasım 2024
İmsak 06:22
Güneş 07:52
Öğle 12:55
İkindi 15:25
Akşam 17:48
Yatsı 19:12
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 11 31
2. Fenerbahçe 11 26
3. Samsunspor 12 25
4. Eyüpspor 12 22
5. Beşiktaş 11 21
6. Göztepe 11 18
7. Sivasspor 12 17
8. Başakşehir 11 16
9. Kasımpasa 12 14
10. Konyaspor 12 14
11. Antalyaspor 12 14
12. Rizespor 11 13
13. Trabzonspor 11 12
14. Gaziantep FK 11 12
15. Kayserispor 11 12
16. Bodrumspor 12 11
17. Alanyaspor 11 10
18. Hatayspor 11 6
19. A.Demirspor 11 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 12 25
2. Bandırmaspor 12 24
3. Erzurumspor 12 22
4. Karagümrük 12 21
5. Igdir FK 12 21
6. Ankaragücü 12 19
7. Ahlatçı Çorum FK 12 19
8. Boluspor 12 18
9. Şanlıurfaspor 12 18
10. Manisa FK 12 17
11. Esenler Erokspor 12 17
12. Ümraniye 12 17
13. Pendikspor 12 17
14. Keçiörengücü 12 15
15. Gençlerbirliği 12 15
16. İstanbulspor 12 14
17. Amed Sportif 12 14
18. Sakaryaspor 12 13
19. Adanaspor 12 7
20. Yeni Malatyaspor 12 -3
Takımlar O P
1. Liverpool 11 28
2. M.City 11 23
3. Chelsea 11 19
4. Arsenal 11 19
5. Nottingham Forest 11 19
6. Brighton 11 19
7. Fulham 11 18
8. Newcastle 11 18
9. Aston Villa 11 18
10. Tottenham 11 16
11. Brentford 11 16
12. Bournemouth 11 15
13. M. United 11 15
14. West Ham United 11 12
15. Leicester City 11 10
16. Everton 11 10
17. Ipswich Town 11 8
18. Crystal Palace 11 7
19. Wolves 11 6
20. Southampton 11 4
Takımlar O P
1. Barcelona 13 33
2. Real Madrid 12 27
3. Atletico Madrid 13 26
4. Villarreal 12 24
5. Osasuna 13 21
6. Athletic Bilbao 13 20
7. Real Betis 13 20
8. Real Sociedad 13 18
9. Mallorca 13 18
10. Girona 13 18
11. Celta Vigo 13 17
12. Rayo Vallecano 12 16
13. Sevilla 13 15
14. Leganes 13 14
15. Deportivo Alaves 13 13
16. Las Palmas 13 12
17. Getafe 13 10
18. Espanyol 12 10
19. Real Valladolid 13 9
20. Valencia 11 7