Gıda şirketi sahibi N.A., ilk eşinin 1996 yılında ölmesinin ardından, ailesinin ısrarıyla 2000 yılında ikinci evliliğini yaptı. Bu evliliğinden 13 yaşında olan oğlu E. dünyaya gelen N.A., 2005 yılında şiddetli geçimsizlik nedeniyle ikinci eşinden boşandı. N.A., boşandıktan sonra tanıştığı, evli olan ve çocukları bulunan müteahhit Z.Ü. ile birlikte yaşamaya başladı.
İddiaya göre Z.Ü., N.A.’ya hediye ettiği cep telefonuna gizlice bir cihaz taktırarak, yaptığı tüm görüşmeleri kendi telefonundan izleyip, kayıt altına aldı. Durumu öğrenen N.A. şikayetçi oldu. Antalya’da ortaya çıkan bir şebekeyle bağlantılı olduğu iddia edilen Z.Ü., burada Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davada yargılanıp, ’haberleşmenin gizliliğini ihlal’ suçundan 10 ay hapis cezasına çarptırıldı, hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Z.Ü. ayrıca, İzmir’de de N.A.’ya karşı ’hakaret, kişilerin huzur ve sükununu bozma, basit tehdit’ suçlarından Sulh Ceza Mahkemesi’nde açılan davada, 2 ay 15 gün adli para cezasına çarptırılıp, cezası 5 yıl süreyle ertelendi.
Birlikte yaşadıkları süre içinde, ikisi Z.Ü.’nin zorlamasıyla olmak üzere üç kez kürtaj yaptırmak zorunda kaldığını, eşinden boşanıp kendisiyle evleneceğini söylemesine rağmen bu sözünü de yerine getirmediğini, baskılarının hala sürdüğünü iddia eden N.A., avukatı Gökhan Uluhan aracılığıyla, 29 bin lirası maddi, 100 bin lirası manevi, toplam 129 bin lira tazminat istemiyle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı.
Avukatı aracılığıyla mahkemeye verdiği dava dilekçesinde başından geçenleri anlatan N.A., "Boşandıktan sonra birlikte yaşamaya başladık. Bana ilk etapta olgun birisi gibi davrandı. Eşinden boşanacağını, benimle evleneceğini söyledi. Ama bugüne kadar bir türlü eşinden boşanmadı. Bana ikinci eşiymiş gibi davranıp aşırı baskı yaptı. Baskı ve verdiği sözleri yerine getirmediği için ayrılmak istedim. Beş yıl boyunca bu ilişkiyi zorla, tehditle sürdürdü. İnsanlık onuruna yakışmayan muamelede bulundu.
Terk etmem durumunda hem bana, hem de çocuğuma zarar vereceğini söyledi. Dayak, tehdit ve hakaretlerine maruz kaldım. İleri gidip eve kamera koyup benim her yaptığımı izledi. Tanıştığımızda hediye ettiği cep telefonuna gizli bir cihaz taktırıp, yaptığım tüm görüşmeleri mesaj yoluyla izleyerek kayıt altına almış. Eve geldiğimde ne yaptıysam, kiminle görüştüysem hepsini tek tek bana söylüyordu. Bunları nereden bildiğini sorunca, ’Ben seni dinliyorum dangalak kadın. Hem de 2007 yılından bu yana sana hediye ettiğim telefon ile’ diye cevap verdi" dedi.
Bu olayın ardından savcılığa gidip birlikte yaşadığı Z.Ü. hakkında şikayetçi olduğunu ve ilişkisine son verdiğini belirten N.A., yargılama sonunda iki ayrı davadan ceza aldığına değinerek, "Beni takip etmesi nedeniyle oturduğum evden taşındım. Adresimi bulup baskılarına devam etti. Tekrardan birlikte yaşamaya başladık. Fiziksel, psikolojik, cinsel yönden cebir ve şiddet uyguladı. Bu baskılardan dolayı insan içine çıkamaz hale geldim. Dayakları artık evden sokağa taştı.
Sinirlendiği her yerde beni dövmeye başladı. Dayaklarından dolayı kolumda lif kopması oldu" dedi. Kürtaj olması yüzünden hem ruh hem de beden sağlığı yönünden sorunlar yaşadığını, cinsel sağlık problemlerinin de ortaya çıktığını, halen tedavi gördüğünü söyledi.
N.A.’nın avukatı Gökhan Uluhan da Z.Ü.’nün müvekkilinin özel hayatına ve haberleşme özgürlüğüne açıkça saldırıda bulunduğunu, yargılandığı davada da bunu açıkça beyan ettiğini söyledi. N.A.’nın davalının bu tutum ve davranışları nedeniyle yaşamını bir paranoya içerisinde sürdürmeye başladığını, herkesten şüphe eder duruma geldiğini, Z.Ü.’nün heran peşinde olduğunu düşünerek evine girmeye, evde tek başına kalmaya korkar olduğunu, birçok geceyi ağlayarak, başına gelecekleri düşünerek uykusuz geçirmek zorunda kaldığını dile getirdi.
Avukat Gökhan Uluhan, "Müvekkilimin yaşadığı travmanın etkilerinin biraz olsun giderilmesi, elem ve ızdırabının bir nebze de olsa dindirilebilmesi, yaşadığı sağlık sorunlarının giderilmesi için harcamak zorunda bırakıldığı tedavi giderlerinin karşılaması, uğradığı maddi ve manevi zararlar bakımından, hayatında derin izler bırakan, belki de yaşadığı sürece peşini bırakmayacak bu sürecin etkilerinin biraz olsun ortadan kaldırabilmesi, zihninde yer alan kötü anıların bir nebze olsun silinebilmesi adına, 129 bin liralık bu tazminat davasını açmak zorunda kaldık" dedi. Uluhan, davayı ’ihtiyati haciz talebiyle’ açtıklarını da söyledi.
Davalı Z.Ü.’nün avukatının, dava dilekçesine cevap vermek için mahkemeden süre talep ettiği, hakimin de bir ay süre verdiği öğrenildi. Davaya henüz başlanmadı.