Terör örgütü PKK'nın en kanlı eylemlerinden 1992'deki Derecik baskınında annesi, kız kardeşi ve en küçüğü altı aylık 4 çocuğunu kaybeden emekli köy korucusu Cemil Yılmaz, çözüm sürecine destek verdi.
Terör örgütünün eylemlerinin şiddetlendiği yıllar. 29 Eylül 1992'de PKK'lı kalabalık bir grup terörist, Hakkari'nin Şemdinli ilçesine bağlı Derecik sınır karakoluna sabaha karşı baskın düzenledi. Mehmetçik karşılık verdi, çatışma çıktı. Gerdi aşiretine mensup korucular da askere destek oldu. Asker, korucu ve sivil 36 kişi şehit düştü, çok sayıda terörist öldürüldü. Örgütün en kanlı eylemlerinden Derecik baskını, Yılmaz ailesinin yaşamını da trajediye çevirdi.
Üç çocuğunu evden çıkarmayı başaran anne, 4 çocuğuyla teröristlere yakalanmıştı. Çocuklara bir şey yapmazlar diye umut etti ama olmadı. Teröristler aileyi kurşuna dizdi. En küçüğü altı aylık 4 çocuk ile 80 yaşındaki kayın validesi ve eşinin kız kardeşi hain kurşunların hedefi oldu.
Anne Yılmaz ile evdeki 8 yakını da yaralandı. Teröristler daha sonra gaz döküp evi ateşe verdi. Çocukları gözünün önünde öldü. Anne Yılmaz, yaralı kurtuldu ama o günü hiç unutmadı.
"Başkaları bu acıyı yaşamasın"
Cemil Yılmaz, annesi, kardeşi ve 4 çocuğunu elleriyle toprağa verdi. "Evlatlarım kül oldu" diyen acılı baba, başka kimsenin bu acıyı yaşamasını istemediğini belirterek, "Sadece köyümüzde 13 şehit var. Yalnız ben değil, tüm bölge halkı barışın gelmesini istiyor. Görüştüğüm herkes 'Yeter artık kimse ağlamasın' diyorlar. En büyük acıyı yaşadım. Ben de barışın gelmesini istiyorum. Yeter, kimsenin bu acıyı çekmesini istemiyorum. Acımı gömdüm, barış istiyorum" sözcükleriyle duygularını anlattı.
"Bu işin kaybedeni insan"
O gün annesinin çalıların arasına saklayarak kurtardığı Mesut Yılmaz, bugün 25 yaşında. Bir kamu kuruluşunda çalışıyor. Yaşadıklarının kendisini çok etkilediğini, çok acı çektiğini söyleyen Yılmaz'ın tek arzusu insanların huzur içinde kardeşçe yaşaması.
Yılmaz, "Gencecik insanların, bebeklerin, çocukların, yaşlıların günahı ne ki bu şekilde öldürülüyorlar? Herkes bu sürece destek versin, barış, huzur gelsin. İnsanca hep birlikte yaşayalım. Bu vatan hepimize yeter. Dedelerimiz Çanakkale'de birlikte savaşmış. Ne oldu ki 80-90 yılda Türkiye bu hale geldi? Hepimiz aynı dini paylaşıyoruz, aynı toprak, aynı vatan parçası üzerinde yaşıyoruz. İstediğimiz tek şey barış ve huzur içinde yaşamak" ifadesini kullandı.
Saldırıda yaralanan ablasının 21 yıl boyunca onlarca kez ameliyat edildiğini ve 2 yıl önce ayağının diz altından kesildiğini anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Çok acı yaşadık. İçimizdeki acı hala ilk günkü gibi taze. Giden geri gelmez ama var olan gitmesin. Başka canlar gitmesin, başka ocaklar sönmesin. Hiçbir annenin yüreği yanmasın. Bu işin Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez'i yok, sonuçta kaybeden insan. Hepimiz kaybediyoruz, hepimiz zarar görüyoruz, acı çekiyoruz. Bunu yaşamayan 'acınızı paylaşıyoruz' der ve geçer gider. Bu acıyı sadece yaşayan bilir. Biz biliyoruz, bizim gibi binlerce aile var. Hepsinin sesi olmak istiyorum. Eminim ki bu acıyı yaşayan herkes, bir başkasının bunu yaşamasını istemez. İnşallah bu son bulur ve bir daha hiçbir annenin yüreği yanmaz. Sürece kimse engel olmasın. Hiçbir olaya meydan vermeyelim. Tek istediğimiz şey barış."